İslam Bilim Tarihi

XII. Yüzyılda Bilimsel Gelişmeler ve Öne Çıkan Bilim İnsanları

Ömer Hayyam (1048-1132) cebir, aritmetik ve geometri alanlarında eserler yazmış; irrasyonel sayıların da rasyonel sayılar gibi işlemlerde kullanılabileceğini göstermiş bilim insanıdır. Cebirsel denklemleri sınıflandırmış, özellikle üçüncü dereceden denklemlere koni kesitlerini kullanmak suretiyle geometrik çözümler getirmiştir. Hayyam denklemlerin birden fazla kökeni olabileceğini de ortaya koymuştur. Risâle fī el-Berâhîn ‘alâ Mesâ’il el-Cebr ve-l-Mukâbele (Denklemlerin sınıflandırılmasına ve her grubun çözüm yöntemleri üzerine) adlı kitabı XI. yüzyılın ortalarında Avrupa’da tanınıp yayınlanmış, Fransızcaya çevrilmiş ve matematik tarihindeki çığır açıcı rolü Franz Woepcke’nin mükemmel bir incelemesinde açıkça ortaya konulmuştur. Cebirin aritmetikten kesin bir biçimde ayırt edildiği bu eserde dairenin ve düz çizgilerin üçüncü dereceden denklemlerde yetersizliği düşüncesi ilk olarak Ömer Hayyam tarafından dile getirilmiştir. Ömer Hayyam’ın cebir ile geometri arasında kurduğu irtibat, Descartes öncesi matematik tarihinde önemli bir açılıma işaret etmektedir.

Abdurrahman el-Hâzinî‘nin Mîzân el-Hikme’si kelimenin tam anlamıyla bir fizik kitabıdır ve bize XII. yüzyılda Müslüman bilginlerinin bildiği birçok fiziksel yasaları öğretmektedir. El-Hâzinî suyun özgül ağırlığının sıcaklık derecesine bağlı olduğuna ilişkin açık seçik bir bilgiye sahiptir ve bu anlamda ulaştığı gözlem sonucunu, kendi terazisinde tarttığı suyun yazın kışa göre daha düşük bir ağırlığa sahip olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, dakikaları ölçmek maksadıyla terazi prensibine göre imal edilmiş özel bir su saati ve geç dönem antikiteden bilinen farklı sıvıların özgül ağırlıklarını belirlemeye yarayan bir areometreyi de tanıtmaktadır.

el-Hâzînî'nin çizimini yaptığı areometre
el-Hâzînî’nin çizimini yaptığı areometre
Günümüzde kullanılan areometre
Günümüzde kullanılan areometre

Sıvılar bir kapta, eğer bu kap yerin merkezine daha yakın ise daha büyük bir hacim, daha uzak ise daha küçük bir hacim kaplar.” (Sezgin, F. İslam’da Bilim ve Teknik, s. 36) tespitini yapan Astronom ve Fizikçi Abdurrahmân el-Hâzînî İttihâz el-Âlât en-Nefîse adlı risalesinde diğer aletlerin yanında Üçgenli Alet’i de (el-âle zât el-müselles) tarif etmiştir. Bu araç şu iki problemin çözümü için kullanılmıştır:

  1. Tıpkı sıradan bir kadran gibi yıldızların yüksekliklerini belirlemek
  2. Bir nesnenin bize göründüğü optik açıyı belirlemek
Üçgenli alet
Üçgenli alet

Mizan el-Hikme (Bilgelik Terazisi), terazi gelişiminin en yüksek basamağı olarak, Abdurrahmân el-Hâzînî tarafından mükemmelleştirilmiş ve hata oranını 1/60000’lik bir hassasiyete hedefleyecek tarzda yapılmıştır. Bu terazi, alışılageldik tartım işlemi yapmak, özgül ağırlığı belirlemek, gerçek ve karışık metalleri incelemek, alaşımların oluşturan maddeleri tespit etmek, dirhemi dinara çevirmek ve diğer birçok ticari hesaplamalar için kullanılmıştır.

Mizan el-Hikme (Bilgelik Terazisi)
Mizan el-Hikme (Bilgelik Terazisi)

Şerafeddin el-Tusi (1135-1213) özellikle matematik alanında önemli katkılarda bulunmuş Müslüman ilim insanlarındandır. Mesailül-cebr vel-Mukabele isimli eserinde üçüncü dereceden denklemleri on üçe ayırmış, bunların en az sekizinin pozitif bir köke sahip olduğunu, beşinin çözümünün ise bazen mümkün olmadığını belirterek yaklaşık bir çözümünü ortaya koymuştur. Şerafeddîn el-Tusî’nin ortaya koyduğu sonuçlar erken modern bilim tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Newton‘un (Nivton)sonuçlarına yakındır. Ayrıca eserinde reel kökleri hem geometrik hem de cebirsel olarak ifade ederek küp kök hesaplamalarının bir genellemesini de yapmıştır.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  İslam Biliminin oluşumunda farklı medeniyetlerin etkisi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu