İslam Bilim Tarihi

XIII. Yüzyıl İslam Dünyasında Tıp

Yabancı kaynakların Arapçaya tercümesi ile gelişme gösteren İslam tıbbı, IX-XIII. yüzyıllar arasında yetişen Müslüman bilim insanlarının özgün çalışmaları ve başarıları ile olgunluk dönemine ulaşmıştır. Tıp bilimi, bu dönemde devlet yöneticileri tarafından büyük destek görmüştür. Müslüman ve gayrimüslim tabipler bir yandan hastalara şifa dağıtırken bir yandan da onlarca eser kaleme almışlardır.

XIII. yüzyılda, İslam tıp dünyasında çalışmalarıyla öne çıkan ünlü hekimlerden biri de İbn Nefis‘tir (1210-1288). İbn Nefis, İbn Sina Kanunu‘nun Anatomi Kısmına Şerh adlı eserinde, Galen’in ileri sürdüğü kalbin sağ ve sol karıncığı arasındaki duvarda deliklerin bulunduğu ve bu delikler vasıtasıyla kanın kalbin sağ tarafından sol tarafına geçtiği görüşüne itiraz etmiştir. İbn Nefis kalbin sağ karıncık kısmından çıkan kirli kanın (karbondioksitli kanın) akciğer atardamarı aracılığı ile akciğere ulaşıp burada temizlendikten (oksijenli kanın) sonra akciğer toplardamarı ile kalbin sol kulakçığına geldiğini tespit etmiş ve bu tespitiyle küçük kan dolaşımını keşfeden ilk hekim olarak tıp tarihinde önemli bir yer edinmiştir.

İbn Nefis'in küçük kan dolaşımını gösteren çizimi
İbn Nefis’in küçük kan dolaşımını gösteren çizimi
Arap zamkı
Arap zamkı

Tıp alanındaki gelişmeler ilaç yapımında da kendini göstermiş, bitkilerden elde edilen bileşimlerle yeni ilaçlar üretilmiştir. Bu dönemde ilaç yapımında kullanılan bitkilerden en önemlisi Arap zamkıdır. Göz hastalıklarına iyi geldiği bilinen bu bitkiden elde edilen zamk yumurta ile karıştırılarak yaraların tedavisinde kullanılmıştır. Mesane, böbrek, karaciğer ve dalak yaralarının tedavisinde kullanılan anasondan gaz giderici ve ağrı kesici olarak da faydalanılmıştır. Uykusuzluğun tedavisinde menekşe yağı ve safrandan yararlanılmıştır.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  İslam bilim tarihi araştırmalarında birincil kaynak kullanımı

Cüzzam hastalığı için menekşe yağı gibi ağrı kesici özelliği olan bazı bitkisel yağlar kullanılmış; veba için de kafur bitkisinin antiseptik, kan toplayıcı ve ağrı giderici özelliklerinden faydalanılmıştır. Sandal, papatya, bakla, fındık, safran, nilüfer, sumak, biber, zeytin, amber, hatmi, çam gibi birçok bitki türü bu dönemde ilaç yapımında kullanılmıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu