Tarih Bilimi

Yazının İcadı ve Önemi

Yazı ilk defa MÖ 3200’lerden itibaren Mezopotamya uygarlıklarından biri olan Sümerler tarafından kullanıldı. Temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılık olan Sümerler her şeyin tanrıya ait olduğuna inanır, ürettikleri ürünleri kralın kontrolündeki ziggurat denilen tapınağa teslim ederlerdi.

Sümerler tapınak depolarına giren ürünlerin miktarı ve çeşitliliği arttıkça toplama ve dağıtma işlemlerinde zorluklarla karşılaştılar. Bunun üzerine görevliler tapınağa getirilen ürünü unutmamak ve belgelendirmek amacıyla her vatandaş için ürünlere ayrı bir işaret koymaya, işaretin karşısına da getirdiği ürünlerin resimlerini yapmaya başladılar.

Sümer çivi yazısı
Sümer çivi yazısı

İdeogram denilen bu yazının zaman kaybına ve karışıklığa yol açtığını görünce de resimlerin yerine heceleri ifade eden, çiviye benzeyen işaretler kullanmaya başladılar. Sümer şehir devletlerinden Uruk’taki büyük tapınaktan çıkarılan kil tabletlerde tahıl çuvallarına ve büyükbaş hayvanların sayılarını ifade eden listelere rastlanmıştır. Bu durum, yazının tapınaklarda depolanan malların kaydını tutma ihtiyacının bir sonucu olduğunu göstermektedir.

Sümerler çivi yazısı adıyla bilinen bu yazıyı üçgen uçlu bir kalem kullanarak yumuşak kil tabletler üzerine yazdılar. Ardından tabletleri fırınlarda pişirerek sağlamlaştırdılar. Sümer çivi yazısı geniş bir yayılma alanı bularak Mısır, Anadolu, Suriye, İran ve Akdeniz havzasındaki pek çok kavim tarafından öğrenildi.

Üzerinde hiyeroglif yazı bulunan bir papirüs
Üzerinde hiyeroglif yazı bulunan bir papirüs

Mezopotamyalılar ile yaptıkları ticaret sırasında yazıyı öğrenen Mısırlılar hiyeroglif adıyla bilinen, kendilerine özgü resim yazısını kullandılar. Yazılarını da Nil Nehri kıyısında yetişen papirüs bitkisinin yapraklarından ürettikleri kâğıtlar üzerine yazdılar.

Yazının gelişimine katkıda bulunan İlk Çağ kavimlerinden biri de Fenikeliler oldu. Deniz ticaretiyle uğraşan Fenikeliler yazmayı kolaylaştırmak amacıyla tarihin bilinen ilk harf yazısı olan Fenike alfabesini oluşturdular. 22 harften oluşan bu alfabeyi İyonyalılar, Romalılar ve Yunanlar da kullandılar.

Fenike alfabesine yeni harfler ekleyen bu uygarlıklar günümüzdeki Latin alfabesini meydana getirdiler. Tapınak hesaplarının tutulması ihtiyacından kaynaklanan yazı zamanla yönetim işlerinden ticarete, vergilerin toplanmasından eğitime ve edebiyata kadar hayatın pek çok alanında kullanıldı.

Sümerlere ait çivi yazılı konik mühürler
Sümerlere ait çivi yazılı konik mühürler

Böylece yazı, bilgilerin muhafazası ve taşınmasının yanı sıra duygu ve düşünceleri kalıcı hâle getirerek uygarlığın vazgeçilmez araçlarından biri oldu. Yazı en fazla devletler tarafından kullanıldı. Devletlere ait ilk yazılı belgeler genellikle vergi bilgilerini içeren defterlerdi.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Kibyra Antik Kenti

Memurların isimlerini, özelliklerini, yaptıkları işleri ve aldıkları ücretleri gösteren listeler; muhasebe defterleri, faturalar, bütçe çizelgeleri, sözleşmeler, mühürler ve arazi kayıtları da yazılı resmî belgelerdendi. Yazı devlet işlerinin yanı sıra ekonomik ilişkileri de kolaylaştırdı. Ticaret sözleşmeleri, iş mektupları, malların cinsini ve fiyatlarını gösteren listeler bu alandaki başlıca örnekleri oluşturdu.

Fenike alfabesi ile yazılmış bir metin
Fenike alfabesi ile yazılmış bir metin

Devletler yazıdan kamu ekonomisinin yanı sıra yönetim işlerinde, hukukta ve diplomaside de yararlandılar. Krallar kanunlarını, devlet politikalarını ve yasaklamalarını yazılı hâle getirerek bunların vatandaşlar tarafından önceden bilinmesini sağladılar.

Hukuk ilkelerini, vergi esaslarını, ticaret kurallarını ve mülkiyet haklarını yazılı metinlere dönüştürerek ülke yönetimini kolaylaştırdılar. Yazılı emirler yayımlayarak ordu üzerindeki otoritelerini arttırdılar. Yöneticiler başka devletlerin yöneticilerine yazdıkları mektuplar aracılığıyla dış ilişkilerini geliştirdiler.

Ateşkes, barış ve ittifak antlaşmaları yaparak siyasi ve ekonomik kazanımlar elde ettiler. Diğer yandan yazının geniş kitlelere ulaşma gücünden ve kalıcılığından yararlanmaya çalıştılar.

Bu amaçla yanlarında bulundurdukları kâtiplere günlük yaşamlarını, avlarını, savaş ve barış zamanlarında yaptıklarını anlatan metinler yazdırdılar. Üzerinde kendi sözlerinin yer aldığı anıtlar diktirdiler. Böylece egemenliklerini güçlendirmeye ve kalıcı hâle getirmeye çalıştılar.

Tarih Bilimi Ders Notları

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu