İslam Bilim Tarihi

IX. Yüzyılda Bağdat’ın Bilime Katkısı

Abbasiler Dönemi’nde Bağdat’ın Bilime Katkısı

Günümüzde Irak’ın başkenti olan Bağdat şehri yüzyıllar boyunca İslam medeniyetinin önemli kültür ve bilim merkezlerinden birisi olmuştur. Bağdat ve çevresi Halife Hz. Ömer tarafından 637 yılında alınmıştır. Dört Halife Döneminde ticaret, Emeviler döneminde ise askerî ve Abbasiler döneminde siyasi ve askerî alanlarda özellikleri ile öne çıkmıştır. Abbasilerin 2. halifesi olan Mansur, “Medînetüsselâm” adını verdiği Bağdat şehrini 762-766 yılları arasında dairevi şekilde yaptırmıştır. İç içe geçmiş daireler şeklinde yapılan şehrin merkezinde halifenin sarayı ve cami yer almıştır. Bağdat şehrinin etrafı surla çevrilmiş ve surun dışına da derin su kanalları yapılmıştır.

Bağdat şehrinin Kûfe, Şam, Basra ve Horasan yönlerine açılan dört kapısı vardı. Saray ve caminin bulunduğu şehrin merkezi ile mahalleler arasında geniş bir boşluk bulunmaktaydı. Bu boşluktan sonra devlet daireleri, askerî kışlalar, beytülmal (hazine) bulunmakta ve bunlardan sonra halkın yaşadığı mahalleler yer almaktaydı.

Halife Mansur, devletin yönetim merkezini Şam’dan Bağdat’a taşımış, Bağdat şehri böylelikle; siyasi, askerî, idari, bilimsel, mimari ve sanatsal yönden dünyanın sayılı şehirleri arasına girmiştir. Ticaret yollarının üzerinde yer alması ve merkezî devlet yönetim anlayışının oluşması şehirde ekonomik refahın oluşmasını sağlamıştır.

Halife el-Me'mun Dönemi'nde Bağdat (temsilî resim)
Halife el-Me’mun Dönemi’nde Bağdat (temsilî resim)

Şehirde hastane, rasathane ve medrese gibi mimari yapıların bulunması bilim, kültür ve sanat faaliyetlerinin gelişmesinde etkili olmuştur.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  XIII. Yüzyılda İslam Astronomisinin Gelişimi

Halife ve diğer devlet yöneticileri İskenderiye, Cündişâpûr, Harran, Nusaybin ve İstanbul gibi şehirlerden birçok bilim insanının Bağdat’a gelmesini sağlamışlardır. Bağdat, Halife el-Me’mun Dönemi’nde İslam medeniyetinin en önemli şehri olmuş; âlimler, irfan ve fazilet sahipleri bu şehirde toplanmaya başlamıştır. Astronomi, tıp, kimya, matematik alanlarında çalışmalar başlamış; açılan tercüme okulları sayesinde kitaplara ve kitapçılara ilgi artmıştır.

Halife el-Me’mun Dönemi’nde dünyanın çeşitli yerlerinden tercüme edilmek amacıyla kitaplar getirilmiş ve Bağdat’ta büyük bir kütüphane kurulmuştur. Yeni kurulan bu kütüphanede tercüme faaliyetleri başlamış, çevirmenlerin yöneticilerden destek görmeleri sağlanmıştır. Kadim medeniyetler olarak bilinen Hint, İran, Yunan, Bizans, Mısır, Mezopotamya uygarlıklarına ait tıp, astronomi, matematik, kimya, siyasetname, felsefe ve mantık kitapları sistematik bir şekilde tercüme edilmiştir. Bu tercüme ile kadim medeniyetlere ait bilgilere daha kolay ulaşılmasına olanak sağlanmıştır. Bağdat’ta Beytü’l-hikme (Bilgelik Evi)’nin kurulması ile beraber Aristo’nun Organon, Eflatun’un Kanun, Dioscurides’in Materia Medica, Batlamyus’un Coğrafya, Beydaba’nın Kelile ve Dimne’si gibi kitaplar tercüme edilmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu