Atatürk İlkeleri

Cumhuriyetçilik İlkesi

Cumhuriyetçilik İlkesi

Cumhuriyet bir yönetim biçimidir. Cumhuriyeti diğer yönetim biçimlerinden ayıran temel fark, bu yönetim biçiminde egemenlik hakkının tek bir kişiye ya da bir zümreye değil, halkın tamamına ait olmasıdır.

Mustafa   Kemal   Atatürk,   1919’da   Samsun’a   çıkışının   hemen    ardından 22 Haziran 1919’da “Amasya Genelgesi” adında bir genelge yayınladı. Bu genelgede “Milletin bağımsızlığını, yine milletin  azim ve  kararı  kurtaracaktır.”  deniliyordu. Bu ifadeyle millet gerçeğine dayalı yepyeni bir devletin kurulacağının işaretleri veriliyordu.

Milli bağımsızlığa ve milli egemenliğe yer veren bu düşünce Atatürk İnkılabının temel ilkelerinden biri oldu. Mustafa Kemal bir konuşmasında “Artık İstan­ bul Anadolu’ya hakim olmak değil, tabii olmak mecburiyetindedir.” diyerek milli egemenliğin sağlanacağını, artık halkın yönetilmeyeceğini, yöneteceğini söylüyordu. Bu düşünce 23 Nisan 1920’de “kuvayımilliye’yi amil ve milli iradeyi hakim kılma” esasına dayanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışıyla somut bir adıma dönüştü. Bu Meclisin hazırlayıp kabul ettiği ve henüz fiilen kurulmamış olan Türkiye Cumhuriyetinin ilk Anayasası kabul edilen 1921 Teşkilat-ı Esasi’sinde “Egemenlik kayıtsız  şartsız  milletindir.”  ifadesi  yer  alıyordu.

Türkiye  Büyük  Millet  Meclisi 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırdı. 29 Ekim 1923’te cumhuriyeti ilan etti. Bunun hemen ardından da 3 Mart 1924’te hilafeti kaldırarak halk egemenliğini güçlendirdi.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Laiklik İlkesi Tanımı ve Özellikleri

Halk iradesinin yönetime yansıması için Cumhuriyet tek başına yeterli değildir. Çoğulcu, katılımcı bir demokrasinin de sağlanması gerekir. Atatürk “Demokrasi yönetimine dayanan hükümetlerde egemenlik halka, halkın çoğunluğuna aittir.

Cumhurbaşkanı Atatürk TBMM’de konuşma yapıyor
Cumhurbaşkanı Atatürk
TBMM’de konuşma yapıyor

Demokrasi ilkesi egemenliğin millette olduğunu, başka yerde olamayacağını gerekli sayar. Bu suretle demokrasi ilkesi, siyasal gücün, egemenliğin yasal kökenlerine dayanmaktadır.” diyerek demokrasinin önemini vurguluyordu. Bu nedenle Atatürk cumhuriyetin ilanının hemen ardından çok partili siyasal yaşama geçmek için çalışmalara başlamış ancak Türk milleti çok partili siyasal yaşama Atatürk’ün ölümünden sonra 1945 yılında kavuşabilmiştir. Halen yürürlükte bulunan Anayasa’nın 2. maddesi “Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.” ifadesine yer verir. Anayasa’nın 5. maddesi gereği bu ibarenin değiştirilmesi teklif dahi edilemez.

Cumhuriyet yönetimi insan haklarına adalete ve eşitliğe önem veren bir yönetim biçimidir. Özgür düşünce ancak cumhuriyet yönetimi içinde gelişebilir. Cumhuriyet yönetimi aklı ve bilimi kendine rehber eder. Türk halkı Cumhuriyet sayesinde bugün olduğu yere gelebilmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu