Türk İnkılabı

Atatürk İnkılabının Amaçları Nelerdir

Atatürk İnkılabının öncelikli amacı, vatanın bağımsızlığını ve milletin özgürlüğünü kayıtsız ve koşulsuz bir biçimde gerçekleştirmektir.

“Özgürlük benim karakterimdir.” diyen Mustafa Kemal Atatürk, kendini yetiştiren Türk milletinin karakterinin de özgürlük olduğunu biliyordu. Bir konuşmasında Atatürk, “Türk’ün hassasiyeti, izzeti nefsi ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evladır. Binaenaleyh ya istiklal ya ölüm” diyordu. Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı gün planlarını çok önceden yaptığı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini başlatmıştı.

Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği günlerde yorgun ve yıpranmış Türk milletinin zafere ulaşamayacağını ve kurtuluşun ancak güçlü bir devletin korumasına sığınmakla gerçekleşeceğini düşünen çevreler olmuştu. Atatürk bunlara şiddetle karşı çıkmış ve Misakımilli sınırları içinde vatanın bir ve bölünemez olduğunu, manda ve himayenin kabul edilemez olduğunu söylemiştir.

Atatürk İnkılabının yöneldiği ikinci bir amaç, halkın egemenliğine dayalı bir devlet sistemi kurmaktı.

Atatürk siyasi ve askeri alanda kazanılan bir  zaferin,  sosyal  ve  ekonomik alanlarda kazanılan zaferlerle taçlandırılmadıkça kalıcı olmayacağını biliyordu. Bu nedenle çağın gerisinde kalmış kurum ve kuralların ortadan kaldırılarak Türk toplumunun yapısına uygun ve Türk toplumunu  çağdaş  medeniyet  seviyesinin  üzerine  taşıyacak yeni kurum ve kuralların oluşturulması gerektiğine inanıyordu.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Tarih Alanındaki Çalışmalar
Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi’ni hazırladığı günlerde Rauf Bey (solda) ve Ali Fuat Paşa (sağda) ile
Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi’ni hazırladığı günlerde Rauf Bey (solda) ve Ali Fuat Paşa (sağda) ile

Atatürk İnkılabı, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda bir toplumsal değişime yöneldi. Cumhuriyet kuruldu. Saltanat ve hilafet kaldırıldı. Laik devlet anlayışı benimsendi. Eğitim ve öğretim alanlarında yeniliklere gidildi. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Çok partili siyasal hayata geçiş için çaba harcandı. Ekonomik yatırımlara hız verildi… Kısaca her alanda hızlı bir toplumsal değişme ve çağdaşlaşma hamlesi başlatıldı.

Atatürk büyük güçlüklerle elde edilen barışın kalıcı olmasını istiyor, Türk milletinin yeni acılar yaşamasını istemiyordu. Atatürk “yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek savaşsız bir dünya özlemini dile getiriyordu. İleri görüşlü bir lider olan Atatürk, barışı ve insan haklarını korumada uluslararası toplumun rolünü o günden çok iyi kavramıştı. O zamanda Türk Cumhuriyeti öncülüğünde kurulan uluslararası ittifaklar bunun somut bir göstergesidir.

Yurtta barışın sağlanabilmesi, üniter devlet yapısıyla ve birleştirici-bütünleştirici bir milliyetçilik anlayışıyla sağlanabilirdi. Bu nedenle Atatürkçülük millet anlayışına büyük önem vermiş ve hiçbir ayrım gözetilmeksizin kendini Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ferdi olarak gören herkesin Türk olduğunu kabul etmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu