Atatürk İlkeleri

Devletçilik İlkesi

Osmanlı Devleti Batıda gerçekleşen Sanayi Devrimi’ne karşı kayıtsız kalmış ve ekonomik açıdan gelişmemişti.

Osmanlı Devletinin ekonomik mirasını devralan Türkiye Cumhuriyeti de ekonomik açıdan çok güçsüz bir devlet olarak kurulmuştu. Ülkede sanayi üretimi yoktu. Ticaret yabancıların elindeydi. Milletin ihtiyaç duyduğu tüketim malları, silahlar, araç-gereçler büyük ölçüde dışarıdan karşılanmak zorundaydı.

Atatürk, süngüyle kazanılmış bir zaferin gerçek bir bağımsızlık getirmeyeceğini, askeri ve siyasal alanda kazanılan zaferin ekonomik, bilimsel ve kültürel alanlarda yapılan atılımlarla desteklenmedikçe kalıcı olmayacağını biliyordu.

Atatürk bir konuşmasında bunu “Siyaset ve askerlik alanındaki zaferler ne denli büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa iyice yerleşmiş olamaz, kısa zaman­ da sönüp gider. Bunun içindir ki en büyük ve parlak zaferlerimizin de sağlayabildiği, daha da sağlayabileceği yararlı meyveleri toplayıp, onlardan yararlanmak için ekonomimizin, ekonomik egemenliğimizin sağlanması, pekiştirilip genişletilmesi gerekir.” sözleriyle ifade ediyordu.

İzmir İktisat Kongresi
İzmir İktisat Kongresi

O dönemde halk ülkenin ekonomik bağımsızlığını kazanabilmesi için gerekli olan atılımları yapacak sermaye birikimine sahip değildi. Ekonomik atılımlar ancak devlet öncülüğünde ve devlet millet işbirliğiyle başarılabilirdi. Atatürk “yurtta her nevi üretimin çoğalması için kişisel teşebbüsün devlet açısından çok gerekli olduğunu” dile getirdikten sonra “beyan etmeliyiz ki devlet ve fert birbirine karşı değil, birbirinin tamamlayıcısıdır” diyordu.

Atatürk özel teşebbüsün önemini İzmir’de yapılan Türkiye İktisat Kongresi’nde de vurgulamış, özel teşebbüse her alanda destek olunacağını belirtmişti. Fakat başta söylenen nedenlerle özel teşebbüs ülke için gerekli olan atılımları başaramamıştı. Bu nedenle o dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasına hız veren yatırımlar devlet öncülüğünde gerçekleştirilmiştir.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Laiklik İlkesi

1931 yılında resmen uygulamaya konulan Devletçilik ilkesi ile Türkiye planlı ekonomiye geçiş yapmıştır. Özellikle sanayileşme konusunda çok kısa bir sürede büyük atılımlar gerçekleştirilmiştir. Şeker, çimento, deri ve kumaş fabrikalarının kurulması, demiryolu ağının genişletilmesi Türk bankacılık sisteminin güçlendirilmesi bu dönemde devlet öncülüğünde sağlanabilmiştir.

Tüm bu atılımların amacı Türk toplumunu refaha kavuşturmaktır. Atatürk Devletçilik ilkesiyle asla bütün sermaye ve ekonomik etkinliklerin devlet tekelinde olmasını istememiştir. Tam tersine Atatürk, devlet millet işbirliğine dayalı bir ekonomik kalkınmayı hedeflemiştir. O günün toplum yapısından ve uluslararası gerçeklerinden kaynaklanan devletçilik ilkesinin bugün belli ölçüde terk edildiği, devletin ekonomik alandan çekilerek özel teşebbüsün ekonomik alanda daha ağırlıklı bir konuma geldiği söylenebilir.

Gazi Orman Çiftliği, Ankara, 1929
Gazi Orman Çiftliği, Ankara, 1929

Atatürk’ün koyduğu devletçilik ilkesinin en temel amaçlarından biri Türk halkını layık olduğu yaşam standardına yükseltmektir. Bugün çağdaş demokrasilerin vazgeçilmez bir niteliği olan sosyal devlet, devletin ekonomik alanda gerçekleştirdiği düzenlemelerle sağlanabilir.

Devlete eğitimin, sağlık hizmetlerinin ve sosyal hizmet­lerin sağlanmasında büyük görevler düşmektedir. Eğer devlet bu alanlarda üzerine düşen görevleri hakkıyla yerine getirmezse demokrasinin tam olarak gerçekleşmesi imkansızdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu