Türk İnkılabı

Çağdaşlaşma (Modernleşme-Batılılaşma)

“Moderne” sözcüğü Fransızca bir kelime olup yaşanılan zamana, çağa uygunluk anlamında kullanılmaktadır.

Çağın gereklerine göre yaşamak demektir. Eskiden kullanılan muasırlaşma, asrileşme veya günümüzde kullanılan batılılaşma, modernleşme, uygarlaşma gibi sözcüklerin en güzel karşılığı çağdaşlaşma kavramıdır. En geniş anlamıyla çağdaşlık gelişmiş dünyayı ve bu ölçütlerde yaşamayı ifade eder.

Bir başka ifadeyle; çağın gelişmiş kurumlarına, gelişmiş uygarlık düzeyine ulaşabilmek için gerekli olan ekonomik, toplumsal, psikolojik, siyasal değişmeyi gerçekleştirmek demektir.

Tanımdan da anlaşılabileceği gibi çağdaşlaşma sadece ekonomik ve sanayileşme alanında değil, diğer alanlarda da yenileşmeyi amaçlamaktadır. Atatürk Dönemi Türk çağdaşlaşması, uygarlığa giden yolu açmıştır. Aynı zamanda Yeni Türk Devleti, yapısı ve görünümüyle mazlum milletlere de önderlik etmiş, onlara örnek olmuştur.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  1924 Anayasası (20 Nisan 1924)

Atatürk’ün gösterdiği hedef muasır medeniyet seviyesidir, hatta onun üzerine çıkmaktır. Bunun gerçekleşebilmesi çağdaşlaşmanın sürekliliğiyle mümkündür. Uygarlık sürekli gelişmektedir. Çağa uyum sağlayabilme, bu gelişmeyi izlemekle mümkündür. Uygarlaşamamış devlet ya da milletlerin durumlarının perişanlığı göz önündedir.

Atatürk, Türk toplumunu her sahada uygar bir toplum durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların amacı, Türkiye Cumhuriyeti hâlkını tamamen modern ve bütün anlamı ve biçimiyle uygar bir toplumsal heyet durumuna getirmektir” derken çağdaşlaşma amacını belirtmiştir. “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.

İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, cehâlettir, delalettir” sözleriyle de çağdaşlaşmada izlenecek yolu göstermektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu