Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi

Osmanlı Devleti’ndeki Toplumsal Yapı

Osmanlı Devleti’nin toplumsal yapısı ve toplum düzeni, zamana bağlı olarak değişiklikler göstermiştir. Sınırların genişlemesiyle birlikte Osmanlı hâkimiyetine giren dinî ve etnik grupların çeşitliliği artarken XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren sınırlarda gerilemeler başlamış, kaybedilen ülkelerdeki Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu elde kalan topraklara çekilmiştir.

Osmanlı toplum yapısı, XIV. yüzyıl başlarında tarih sahnesinde kendini hissettiren savaşçılar ile ahiler, dervişler, göçerler, Anadolu bacıları, abdallar, önceden beri bu coğrafyada yaşayan Hristiyan köylüler ve şehirli halktan oluşan bir özellik gösteriyordu.

Devletten imparatorluğa geçiş süreci ve imparatorluk devrinde Osmanlı toplumu çok dilli, çok dinli, kısacası çok kültürlü bir yapıya dönüşmüş, sosyoekonomik açıdan bir tarım toplumu hâline gelmiştir. Bu toplumda nüfusun ezici çoğunluğu geçimini tarımdan sağlarken devlet gelirleri de büyük ölçüde tarım ürünlerinden alınan vergilerden oluşmuştur.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Hilâl-i Ahmer’den Türk Kızılayı’na

Osmanlı toplumunda nüfusun çoğunluğu köylülerden oluşurken halkın içinde hayvancılıkla uğraşan konargöçer unsurlar da önemli bir yere sahipti. Osmanlı Devleti, yönetenler (askerî ve idari yöneticiler) ve yönetilenler (reaya/halk) olarak iki kısma ayrılmış, bu ayrım da görev dağılımından kaynaklanmıştır.

Osmanlı Devleti toplum içerisindeki farklılıklara saygı gösterdiği için Osmanlı’da sosyal sınıf ayrımı ve tabakalaşma meydana gelmemiştir. Yönetilenler sınıfından olan halk, üretim yaparak vergisini verir, bu suretle de askerî sınıfı desteklerdi. Padişah başta olmak üzere yönetenlerin görevleri ise şerî ve örfî hukuk kurallarını uygulayarak ülkede adaleti sağlamak, halkı refah ve huzur içerisinde yaşatmaktı.

Osmanlı toplumu

Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Notları

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu