Osmanlı Devleti

Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi

Osmanlı devleti duraklama dönemi, Sokullu Mehmed Paşa’nın ölümünden sonra devlet duraklama dönemine girdi. Çünkü Kanuniden sonra gelen padişahlar Kanuni gibi tecrübeli değildi. III. Murad döneminde İran ile Osmanlı Devleti arasındaki savaşlar 12 yıl sürmüştü. 1590 yılında imzalanan Ferhat Paşa Anlaşması ile Osmanlı Devleti ve İran arasında barış yapıldı. İşte; Osmanlı devleti duraklama dönemi

Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi

Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi

Osmanlı devleti duraklama dönemi, 1595 yılında III. Murad’ın ölümü üzerine oğlu III. Mehmed tahta çıktı ve ilk iş olarak kardeş katlini uygulamak oldu. III. Mehmed Osmanlı tarihinde görülmemiş bir biçimde 19 kardeşini idam ettirerek en çok şehzadeyi katleden padişah oldu. III. Mehmed’in 19 kardeşini idam ettirmesi hem hanedan da hem de halk arasında üzüntü ve tepkiye neden oldu. 1596 yılında III. Mehmed, Haçova Meydan Savaşında Haçlı ordusunu bozguna uğratarak büyük bir zafer kazandı.

III. Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman’dan beri sefere çıkan ilk padişahtı ve Eğri Kalesini fethederek Eğri Fatihi unvanını almıştı. 1601 yılında Tiryaki Hasan Paşa Kanije Kalesini 9.000 yeniçeri ile beraber 150. 000 Haçlı askerine karşı müdafaa de başarılı oldu. 1603 yılında III. Mehmed’in en büyük oğlu Şehzade Mahmud Celali eşkıyasının üzerine yürümek için padişah babası III. Mehmed’in huzuruna çıkıp ordu isteyince III. Mehmed oğlunun kendisini devirme niyetinde olduğuna kanısına vardı.

Zaten harem de Şehzade Mahmud’un validesinin oğlu padişah olsun diye büyücülere gidip muskalar yaptırdığı dedikodularının yayılması üzerine büyük validesi Safiye Sultan’ın tesirinde kalan III. Mehmed cellat göndererek veliaht oğlu Şehzade Mahmud’u idam ettirdi. Şehzade Mahmud’un ölümü üzerine III. Mehmed’in hayatta kalan iki oğlu Şehzade Ahmed ve Şehzade Mustafa arasından büyük olan şehzade Ahmed veliaht oldu.

Ekber ve Erşed Sistemi’nin Getirilmesi ve Sonrasında Osmanlı

Ekber ve Erşed Sistemi’nin Getirilmesi
Ekber ve Erşed Sistemi’nin Getirilmesi

Şehzade Mahmud’un ölümünden 7 ay sonra III. Mehmed vefat edince Osmanlı tahtına I. Ahmed geçti. I. Ahmed tahta çıktığında İran ile yapılan savaşlar devam ediyordu ve devlet eski gücünde değildi devletin gücü sönmeye yüz tutmuştu. Celalilerle devletin savaşı bu dönem de zirveye çıktı.

I. Ahmed bir yandan İran ve Avusturya ile savaşırken diğer yandan Celalilerle mücadele ediyordu. I. Ahmed kardeş katli uygulamasını da yürürlükten kaldırarak veraset sistemini değiştirdi ve yaşa göre tahta çıkılmasını ön gören “Ekber ve Erşed” sistemini getirdi. I. Ahmed döneminde Avusturya ile yapılan savaşta Osmanlı ordusu üstün durumda olmasına rağmen,  İran ve Celalilerle yapılan savaşlar nedeni ile Avusturya ile 1606 yılında imzalanan Zitvatorok Anlaşması ile Osmanlı Devleti Macar toprakları için Avusturya’dan vergi almaktan vazgeçerken.

Avusturya Kralının Osmanlı padişahına denk tutulmasını ve kendisine imparator denilerek her yıl karşılıklı armağanlar gönderilmesini kabul etmişti. Böylelikle Osmanlı Devleti Avusturya üzerindeki üstünlüğünü kaybetmişti. Bu dönem de Celalilerin Kuyucu Murat Paşa tarafından toplanarak kuyulara atıldığı söylenmektedir.

1. Ahmed’den Sonra Devletin Durumu

1. Ahmed’den Sonra Devletin Durumu
1. Ahmed’den Sonra Devletin Durumu

I. Ahmed 1617 yılında vefat edince yerine hanedanın Ekber evladı olduğu için kardeşi I. Mustafa tahta çıktı. Ancak akli dengesinin bozuk olduğu anlaşılınca 3 aylık saltanatının ardından 1618 yılında tahttan indirilerek yerine I. Ahmed’in en büyük oğlu olan ve Genç Osman diye de anılan II. Osman tahta çıkarıldı 3 ay içinde devlet iki kez cülus bahşişi vermek zorunda kaldığından devlet hazinesi zarar görmüştür.

Bazı tarihçiler I. Mustafa’nın gerçekte deli olmayıp Kösem Sultan’ın I. Mustafa’yı tahttan indirip Genç Osman’ı tahta çıkarmak için çevirdiği bir entrika olduğunu iddia etmişlerdir. Genç Osman Lehistan seferine orduyu hazırladıktan sonra sefere çıkmadan evvel babası I. Ahmed’in kaldırdığı kardeş katlini tekrar uygulamaya koyuldu ve sefer öncesi kösem Sultan’dan doğan kardeşi Şehzade Mehmed’i 1621 yılında idam ettirdi.

Lehistan seferinde yeniçerilerin başıbozukluğu yüzünden seferden bir netice elde edemeden dönen Genç Osman payitahta döndüğünde serde planladığı yeniçeri ocağını kaldırıp yeni bir ordu kurma düşüncesini gerçekleştirmek için harekete geçti ve payitahta döndüğünde hacca gideceğini ilan etti. Aslında Genç Osman’ın niyeti hacca gitmek değil hac bahanesi ile İstanbul’dan Şam’ kadar gidip yolda bulduğu Anadolu ve Suriye Türkmenlerinden müteşekkil yeni bir ordu kurmaktı.

Yanına güvendiği yeniçerileri ve bazı saray memurlarını alarak yola çıkmıştı ancak Genç Osman’ın asıl niyetini öğrenen yeniçeriler isyan çıkarıp payitahtı talan etmişti bunun üzerine geri dönmek zorunda kalan Genç Osman yeniçerileri teskin etmeye çalışsa da fayda etmedi ve asi yeniçeriler 1622 yılında Genç Osman’ı tahttan indirerek yerine sabık padişah I. Mustafa’yı tekrar tahta çıkardılar Genç Osman’ı da payitaht sokaklarında dolaştırarak küçük düşürdüler. Genç Osman kısa bir süre sonra Yedikule zindanlarına kapatıldı ve öldürüldü.

Genç Osman’ın Ölümü Sonrası ve IV. Murad Dönemi

Genç Osman’ın ölümü üzerine halk ve askerler ayaklanınca padişahın ölümünde parmağı olan Kara Davut Paşa idam edilerek ayaklananlar sakinleştirilmeye çalışıldı ancak sakinleşmemeleri üzerine I. Mustafa ikinci kez tahttan indirildi ve yerine hanedanın Ekber evladı olan 1623 yılında IV. Murad çıkarıldı. IV. Murad tahta çıktığında henüz 11 yaşındaydı bu yüzden devlet işlerine müdahale edecek kabiliyette değildi bu sebepten validesi Kösem Sultan’ın etkisinde kaldı. IV. Murad’ın ilk yıllarında devlet düzeni işlemez olmuş ve Bağdat başta olmak üzer bazı topraklar elden çıkmıştı.

1632 yılında askeri ayaklanmalardan sorumlu tuttuğu Hüsrev Paşa’yı Diyarbekir Beylerbeyine gönderdiği gizli bir emirle öldürten IV. Murad’ın bu hareketi İstanbul da duyulunca telaşa kapılan Topal Recep Paşa askeri ayaklandırarak padişahı ayak divanına çıkmaya zorlamış ve Hüsrev Paşa’nın hesabını sordurtmuştu.

Padişaha liste verip listede ismi olanların kendilerine teslim edilmesini isteyen askere direnen IV. Murad içeri girdiğinde yeniçeriler ve sipahiler tarafından tekrar ayak divanına çıkmaya zorlandı. Ayak divanına çıkmak zorunda kalan padişaha zorbalar Hafız Ahmed Paşa’nın kendilerine teslim edilmesini ve Recep Paşa’nın sadarete getirilmesini istediler. Padişah ne kadar ayak direse de ve Ahmed Paşayı saraydan kaçırmaya çalışsa da Hafız Ahmed Paşa padişahı kurtarmak için kendisini zorbaların önlerine atmıştı. Sadrazamı parçalayan zorbalar padişahın tahtına kan sıçrattı ve Recep Paşa zorbaların isteğiyle sadarete getirildi.

IV. Murad bu zorbalıkların önüne geçmek için fırsat kollamaktaydı ve bir gün asilerin içine düştüğü ayrılıktan yararlanarak Recep Paşa’yı 1632 de saraya davet etti. Recep Paşa yanına 15 kadar zorba sipahi alarak saraya girdiğinde onları dışarı da bırakıp el etek öpmek için padişahın huzuruna çıktığında IV. Murad Gel beru topal zorba başı diye seslendi. Bu söz karşısında korkuya kapılan Recep Paşa suçsuz olduğu konusunda yeminler edince artık sabrı taşan padişah abdest al bre kâfir diye bağırdı.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Barışa Son Veren Barış: Paris Barış Konferansı

IV. Murad Dönemi

IV. Murad Dönemi
IV. Murad Dönemi

Çünkü padişah ayak divanına çıktığı gün Recep paşa padişaha abdest almasını söylemişti. Yani üstü kaplı padişaha zorbalarıma emredersem seni öldürürler demek istiyordu. IV. Murad baltacıları çağırarak Recep Paşa’yı boğdurttuktan sonra cesedini de sarayın dışında bekleyen zorbaların önlerine attırmıştı. Bundan sonra zorbalara göz açtırmayan IV. Murad ülkeyi sıkıyönetim’e aldı ve zorbalık yapan askerleri ve bunları kullanan devlet adamlarını idam ettirerek devlet otoritesini güçlendirdi. Askerden ve halktan yasaklara uymayanların herkesi öldürttü.

İran üzerine 1635 yılında sefere çıkarak Revan’ı aldı. Kardeşleri Şehzade Bayezid, Şehzade Süleyman’ı oldu bitti ile tahta namzet gösterilmemesi için 1634 yılında sefer öncesi idam ettirdi. Aynı yıl IV. Murad Osmanlı da daha önce görülmemiş bir biçimde ilk kez bir şeyhülislamı idam ettirdi. 1637 yılında kardeşi Şehzade Kasım’ı idam ettiren IV. Murad İran üzerine 1638 yılında sefere çıkarak bu sefer Bağdat’ı ele geçirdi ve Bağdat Fatihi olarak anılmaya başlandı.

1639 yılında İran ile Kasr-ı Şirin Anlaşması imzalanarak İran ile Osmanlı Devleti arasındaki sınırlar belirendi. Bu anlaşma günümüzde de geçerliliğini büyük ölçü de korumaktadır. IV. Murad saltanatının ilk yıllarında yetersiz kalmış ancak 20 yaşını doldurduktan sonra devlet yönetiminde etkili olarak zorbalıkların önüne geçmiş batmaya yüz tutan devlet güneşini göğe yükseltmeyi başarmıştır. Bu yönüyle IV. Murad Osmanlı Devletine Duraklama Dönemi içinde bir yükseliş yaşatmıştır.

Sultan İbrahim Dönemi (1640-1648)

Sultan İbrahim Dönemi (1640-1648)
Sultan İbrahim Dönemi (1640-1648)

1640 yılında IV. Murad’ın ölümü üzerine tahta hanedanın tek erkek mensubu olan Sultan İbrahim çıktı. Sultan İbrahim döneminde samur kürk alınabilmesi için yeni vergiler koyulmuş bu dönem de Sultan İbrahim’in rahatsızlıklarını gidermek için görev alan Cinci Hoca da Sultan İbrahim’i kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirerek devlete ekonomik yönden zararlar vermiştir. 1645 yılında Venedik’e savaş açılmış ve Girit adası kuşatma altına alınmıştır. Sultan İbrahim’in 1648 yılında deli olduğu içi tahtta oturamayacağı gerekçesi ile tahttan indirilerek yerine oğlu IV. Mehmed tahta çıkarılmıştır. Aslında Sultan İbrahim deli değildi sadece ağabeylerinin idam edilmesinden sonra kendisini ölüm korkusu sarmış ve bu korku ile bazı psikolojik sorunlar yaşamıştır. Sultan İbrahim tahttan indirildikten kısa bir süre sonra idam edilmiştir.

IV. Mehmed Dönemi

IV. Mehmed Dönemi
IV. Mehmed Dönemi

IV. Mehmed tahta çıktığında henüz 6 yaşındaydı ve tahta çıkan padişahlar içinde en küçük yaşta çıkan padişahtı. Saltanatının ilk yıllarında validesi Hatice Turhan Sultan’ın tesirinde kalmış ancak Hatice Turhan Sultan Kösem Sultan gibi devlet işlerine yersi müdahalelerde bulunmamıştı. Kösem Sultan 1651 yılında torunu IV. Mehmed’i tahttan indirme girişiminde bulunmuş ancak Hatice Turhan Sultan bunu engellemiştir. Kösem Sultan darbe girişiminde bulunduğu gün başarısız olmuş ve öldürülmüştür.

Köprülüler Dönemi (1656-1683)

1656 yılında Hatice Turhan Sultan yaşı ilerlediği halde Köprülü Mehmed Paşa’ya sadrazamlık teklif etmiş o da işlerine karışılmaması, sunacağı tekliflerin kabul edilmesi, atayacağı kişilere karışılmaması ve hakkında bir dedikodu çıkarsa kedisine sorulması şartlarıyla bu görevi kabul etmiştir. Köprülü Mehmed Paşa bütçe açığını kapatarak orduyu disiplin altına almış, Erdel Beyinin isyanını bastırarak devlet otoritesini ve sonra topçu sınıfını güçlendirmiştir. Aynı zaman da işini yapmayan memur ve askerin maaşını keserek onları da disiplin altına almayı başarmıştır. 1661 yılında Köprülü Mehmed Paşa’nın ölümü üzerine yerine oğlu Köprülü Fazıl Ahmed Paşa sadrazamlığa atanmıştır. Fazıl Mustafa Paşa da babası gibi devlet işlerini hızlı yürüterek devleti güçlendirmeyi başarmıştır.

1664 yılında Avusturya ile savaşılmış ve Vasvar Anlaşması imzalanarak barış yapılmıştır. Bu anlaşma ile Uyvar Kalesi de Osmanlı mülkü oldu. 1669 yılında Girit’in fethi tamamlandı. Girit’in fethedilmesi 24 yıl gibi çok uzun bir zaman sürmüştür bu da Osmanlı donanmasının eski gücünde olmadığını göstermiştir. 1672 de Lehistan ile yapılan savaş sonunda imzalana Bucaş Anlaşması ile Osmanlı Devleti atı da en geniş sınırlarına ulaşmış ve Lehistan vergi vermeyi kabul etmiştir. Fakat Leh diyet meclisinin karşı çıkması üzerine 1676 yılında anlaşmadan vergi maddesi çıkarıldı. Aynı yıl Fazıl Ahmed Paşa ölünce yerine Köprülü ailesinin yetiştirdiği Merzifonlu Kara Mustafa Paşa getirildi.

1678 yılında Ruslar Osmanlı himayesinde bulunan Özi Kazaklarına saldırınca Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sefere çıkarak Çehrin Kalesini aldı ve Ruslarla Çehrin barışı imzalandı bu anlaşma ile Özi Nehri iki devlet arasında sınır oldu.

İkinci Viyana Kuşatması (1683) Ve Sonraki Süreçte Osmanlı

Macar asilzadesi Tökeli İmre Osmanlı Devletine sığınıp Avusturya’ya karşı Osmanlıdan yardım isteyince 1683 yılında sefere çıkıldı ve Kanuni Sultan Süleyman’dan tam 154 yıl sonra Viyana ikinci kez kuşatıldı. Viyana kuşatmasında Kırım hanı Osmanlı Devletinden desteğini geri çekince Osmanlı ordusu bozguna uğradı ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa da yenilgiden ayrıca sorumlu tutularak idam edildi. Osmanlı Devletine karşı papalık çağrısı ile Avusturya, Venedik, Rusya, Lehistan ve Malta şövalyeleri birleşerek savaş yapıldı. Savaş devam ederken 1687 yılında IV. Mehmed asker bir isyan ile tahttan indirilerek yerine kardeşi II. Süleyman çıkarıldı.

II. Süleyman döneminde de Viyana da yapılan savaşlar devam etti. 1691 yılında II. Süleyman Edirne de bulunan ordunun başına geçtiği sıra da vefat etti ve yerine kardeşi II. Ahmed tahta çıktı. II. Ahmed döneminde de savaş tüm hızıyla devam etti. Bu dönem de Sakız adası elden çıktı. Bunun üzerine padişah adanın her ne olursa olsun geri alınmasını emretti. Ada geri alındı ancak 1695 yılında adanın geri alındığı haberi İstanbul’a gelmeden II. Ahmed vefat etti yerine kardeşi IV. Mehmed’in oğlu II. Mustafa tahta çıktı. II. Mustafa ordu başında sefere çıkarak Avusturya’ya karşı zafer elde etti. İkinci kez çıktığı sefer de Avusturya’dan bazı kaleleri aldı. Osmanlı ordusu bu şekil de zaferler kazanırken Zenta ve Salankeman bozgunları ile Osmanlı ordusu güçten düşmüş ve barış istemek zorunda kalmıştı.

Karlofça Anlaşması (1699)

1699 yılında Karlofça Anlaşması imzalanarak Osmanlı Devleti Macaristan ve Erdel’i Avusturya’ya, Mora ve Dalmaçya kıyılarını Venedik’e, Galiçya ve Podolya’yı da Lehistan’a bırakmak zorunda kalmıştı. Bu anlaşma ile Osmanlının da yenilebileceği anlaşılmış ve Avrupa da dengeler Osmanlı aleyhine dönmüştür. Bu anlaşma Osmanlı Devleti’nin Avrupa da büyük ölçü de toprak kaybettiği ilk anlaşma olup bu tarihten sonra Osmanlı Devleti Avrupa’dan çekilmeye başlamıştır. Karlofça Anlaşmasından bir yıl sonra yani 1700 yılında Rusya ile de anlaşma yapılarak Azak Kalesi Rusya’ya verilmiş ve Rusya’ya İstanbul da sürekli elçi bulundurma hakkı tanınmıştır. Karlofça ve İstanbul Anlaşmalarından sonra Osmanlı sultanı II. Mustafa a eğlencelerine dalmış ve devlet işlerini ihmal etmiştir. Bu dönem artık Osmanlı Devleti Gerileme dönemine girmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu