Temel Dini Bilgiler

İman Bakımından İnsanlar

İnsanlar, Allah’a (c.c.) ve dinine karşı tutum ve davranışları bakımından mümin, kâfir ve münafık olarak adlandırılır.

Mümin

Mümin inanıp tasdik edendir. Sözüne güvenilen ve aynı zamanda başkalarının güvende olmasını sağlayan kişi anlamına da gelir. Allah’a (c.c.) ve peygamberi aracılığıyla insanlara bildirdiklerinin tümüne şüphe duymaksızın iman eden kişiye mümin denir.

Kur’an-ı Kerim’de “Müminler kesinlikle kurtuluşa ermiştir. Onlar, namazlarında derin bir saygı hali yaşarlar. Anlamsız, yararsız şeylerden uzak dururlar. Zekâtı verirler. İffetlerini korurlar…” buyrularak mümin olmanın insanı kurtuluşa erdirecek tek yol olduğu vurgulanmaktadır. Müminlerin firdevs cennetlerine gireceği ise şu ayetlerde haber verilmiştir.

Yine o müminler emanetlerine ve ahidlerine sadakat gösterirler. Namazlarını titizlikle eda ederler. İşte vâris olacaklar bunlardır. Firdevs cennetine vâris olacaklar ve orada onlar ebedî kalacaklardır.” Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de mümini yaprakları hiç dökülmeyen ve daima meyve veren hurma ağacına benzetir.

Bu ağacın kökü imandır. İman şüphe, şirk ve inkâr barındıran kötü söz ve davranışları kabul etmez. İman sayesinde mümin daima dipdiri ve heyecanlı olur. Müminin kalbi güzelliklerle doludur. Bu sayede çevresindeki insanlara güzel davranır ve onlara faydalı olur.

Hz. Muhammed (s.a.v.) müminin bu özelliğini şöyle dile getirmiştir: “Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin olsun ki mümin bal arısına benzer; güzel şeyler yer, güzel şeyler üretir, (güzel yerlere) konar, (konduğu yeri de) kırmaz ve bozmaz.” Müminin yedikleri de helal ve temizdir.

Onun ortaya koyduğu, ürettiği eserler kendisi ve insanlar için faydalıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadisinde: “Allah’ım! Beni, iyilik yaptığı zaman sevinç duyan, kötülük yaptığı zaman da bağışlanma dileyen kullarından eyle.” diye dua etmiştir.

Bütün bunlar müminde bulunması gereken özelliklerdir. Allah (c.c.), kendisine iman edip güzel işler yapanları ahirette nasıl ödüllendireceğini Kur’an-ı Kerim’de şöyle haber vermektedir: “İman edip salih amel işleyenler var ya onları içinden ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. (Allah’ın istediği şekilde gayret gösterenlerin) Çalışanların mükâfatı ne güzeldir!

Kâfir

Kâfir; örten, gizleyen ve nankörlük eden anlamına gelir. Terim olarak, Allah’a (c.c.) ve peygamberi aracılığıyla bildirdiklerine inanmayan ve onları inkâr eden kişidir. Allah’ın (c.c.) varlığını, birliğini; yaratan, yaşatan ve rızık verenin O olduğunu kabul etmeyenler, Allah’ın (c.c.) buyruklarına da uymazlar.

Onlar kendi arzularına; yanlış inanç ve düşüncelerine göre yaşarlar. Kâfirler gerçeği kabul etme konusunda önyargılı ve umursamaz oldukları, kalplerini İslam’ın çağrısına açmadıkları için Allah’ın (c.c.) ayetlerini anlayamazlar.

Allah’a (c.c.), meleklerine, peygamberlerine ve inananlara düşmanlık ederler. Onlar dünya hayatını ahirete tercih ederler ve insanları doğru yoldan ayırmaya çalışırlar. Her şeyin yaratıcısı Allah’tır (c.c.). O, yarattığı her canlının rızkını da verendir. Bütün güç ve kudret O’nundur.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Geleneğimizden Nezaket Örnekleri

Yiyeceklerimizi, içeceklerimizi, ekinlerimizi, yağmuru ve her nimeti bize bağışlayan Allah’tır (c.c.). Bu apaçık gerçeğe rağmen başka bir varlığı O’na ortak koşarak tanrı kabul etmek, İslam inancına göre şirk olarak adlandırılır. Böyle inanan kişiye müşrik denir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), şirki en büyük günah saymış ve “Her kim Allah’a bir şeyi ortak koşarak ölürse cehenneme girer.” buyurarak insanları bu konuda Kur’an-ı Kerim’de ehl-i kitap (kitap ehli) olarak tanımlanan bir gruptan da bahsedilir. Ehl-i kitap tabiriyle, Müslümanlar dışında Tevrat, Zebur ve İncil’e inanan kimseler kastedilir. Aynı zamanda bu kişiler Hz. Muhammed’e ve onun getirdiklerine inanmayan kimselerdir.

Yüce Allah onları kendi birliğine iman etmeye ve hiçbir şeyi kendisine ortak koşmamaya çağırır. Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c.) ehl-i kitaba şöyle seslenir: “De ki: ‘Ey Ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze gelin: Yalnız Allah’a tapalım, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp da içimizden bazıları diğer bazılarını rab edinmesin…’” Kur’an-ı Kerim Allah’ı (c.c.), meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr edenlerin doğru yoldan saptıklarını bildirir.

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın (c.c.) kendilerine verdiği akla rağmen ayetlerini inkâr edip küfre düşenlerin ahirette nasıl cezalandırılacağı şöyle haber verilir: “İşte böyle; Allah’ın düşmanlarının cezası ateştir. Ayetlerimizi bile bile inkâr etmeleri karşılığı orası onların temelli kalacakları yerdir.

Münafık

Olduğundan başka görünen, içiyle dışı birbirinden farklı olan kişiye münafık denir. Münafık, iman etmediği halde çıkarları için kendisini mümin olarak gösteren kişidir.

Kur’an-ı Kerim’de münafıklarla ilgili pek çok ayet vardır. Onların iki yüzlülüğüne şu ayetle dikkat çekilir: “İnsanlardan bazıları da vardır ki inanmadıkları halde ‘Allah’a ve ahiret gününe inandık.’ derler. Bunlar Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.” Münafıklar iman etmemişlerdir.

Fakat kâfirliklerini saklayarak Müslüman gibi görünürler. Oysa onların kalbinde müminlere karşı kin vardır. Allah’ı (c.c.) ve müminleri alaya alırlar.

Münafıklar cimri, yalancı ve kibirlidirler. Kötülüğü yaygınlaştırıp iyiliğe engel olmaya çalışırlar. Aslında dua ve ibadet konusunda isteksiz oldukları halde gösteriş yapmayı severler, Allah’ı aldatmaya çalışırlar.

Münafıklar da kâfirler gibi cehenneme gideceklerdir. Allah (c.c.) onların cehennemdeki durumuyla ilgili şöyle buyurmaktadır: “Doğrusu münafıklar, ateşin en aşağı tabakasındadırlar. (O gün) onlar için hiçbir yardımcı da bulamazsın.

Peygamber Efendimiz de münafıkların kıyamet günündeki halini şöyle haber vermektedir: “Kıyamet günü Allah katında insanların en kötüsünün şunlara bir yüzle, bunlara diğer bir yüzle gelen iki yüzlü kimseler olduğunu görürsün!” Bundan ötürü biz de Peygamberimizin “Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlaktan sana sığınırım.” duasını sık sık tekrar etmeliyiz.

Temel Dini Bilgiler Ders Notları

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu