11. Sınıf Psikoloji

Bir Bilim Dalı Olarak Psikoloji

Bu yazımızda bir bilim dalı olarak psikoloji konusunu işleyeceğiz. Psikolojinin bir bilim dalı olma süreci, psikolojide yaklaşımlar, psikoloji biliminin gelişmesine katkıda bulunan bilim insanları ve Gevher Nesibe Şifahanesi ana başlıklarımız olacaktır.

Psikolojinin Bir Bilim Dalı Olma Süreci

Psikoloji daha önce de belirtildiği gibi insan davranışlarını inceleyen bir bilim olduğundan insanlıkla birlikte var olmuştur. Milattan önce 4 ve 5. yüzyıllarda, dönemin filozofları Aristoteles’in (Aristotales) (MÖ 384-322) ve Platon (Pilaton) (MÖ 427-347) zihnin nasıl çalıştığını, özgür iradenin ne olduğunu araştırmaları ile felsefenin içerisinde psikoloji alanının temelleri atılmıştır.

Sokrates (Sokrat) (MÖ 469-399) ve Descartes (Dekart) (1596-1650) gibi ünlü filozoflar ise insanların duygu, düşünce ve davranışları ile ilgilenmiştir. Fakat bu filozoflar genellikle insan zihninin davranışlara etkisine odaklanmışlardır. 17. yüzyılda John Locke (Con Lok) (1632-1704), insanın dünyaya geldiğinde boş bir levhaya benzediğini, dünyada deneyimler yaşadıkça bilgiler kazandığını belirtmiştir.

Modern psikolojinin ilk temelleri ise Wilhelm Wundt (Vilhelm Vunt) (18321920) tarafından 1879’da Almanya’da ilk psikoloji laboratuvarının kurulması ile atılmıştır. Psikolojinin ayrı bir bilim dalı olarak tanınmasından sonra Wundt’un katkılarıyla birçok üniversitede psikoloji laboratuvarları kurulmaya başlanmıştır. Bir bilim dalı olarak psikoloji …

Psikolojide Yaklaşımlar

Psikolojinin bir bilim dalı olarak ayrışmasından günümüze kadar bilim insanları, farklı yaklaşım ve yönelimler çerçevesinde insanın duygu, düşünce ve davranışlarını açıklamaya çalışmışlardır. Şimdi kısaca bu yaklaşımları tanıyalım:

Yapısalcılık

Psikolojide kabul gören ilk yaklaşımdır. Kurucusu Wilhelm Wundt’tur (1832-1920). Yapısalcı yaklaşım zihnin yapısını inceler. Wundt, ilk çalışmalarında duyum ve imgeleri araştırmıştır. Yapısalcılara göre psikolojinin amacı; bilincin karmaşık yapısını çözümlemek, zihnin en yalın öğelerini araştırmak ve bunlar arasındaki ilişkileri bulmaktır. Örnek aldığı bilim dalı kimyadır. Kimyada, bileşik maddelerin yalın elementlerden oluştuğunun çözümleme ile anlaşılabilmesi gibi, yapısalcılar da karmaşık bilinç olaylarının yapısal açıdan çözümlenmesi ile daha iyi anlaşılıp açıklanabileceğini ileri sürmüşlerdir. Wundt’un laboratuvarında eğitim gören Edward Titchener (Edvırd Tiçınır) (1867-1927), buradan elde ettiği bilgi ve deneyimleri Amerika’ya taşımıştır. Amerika’da da o yıllarda kabul gören bu yaklaşım, içe bakış yöntemini kullanmıştır. İçe bakış yöntemi, belirgin duyusal deneyimler yaşarken bireyin kendi duygu ve düşüncelerini değerlendirmesidir. Bu yaklaşım, insanın bütün zihinsel faaliyetlerin basit unsur ve olayların birleşiminden oluştuğunu savunur. Bu yaklaşım; düşünmenin nedenine, nasılına değil içeriğinin ne olduğuna odaklanmıştır.

İşlevselcilik

Bu yaklaşımın en önemli temsilcisi William James (Vilyım Ceyms)’tir (1842-1914). Bu yaklaşım temelde, canlıların çevreye uyumu ve yaşamlarını devam ettirmelerini sağlayan alışkanlıklara odaklanmıştır. İşlevselcilik yaklaşımı, insan davranışını anlamaya çalışırken “Bu davranışın, hareketin sebebi veya işlevi nedir?” sorusuna cevap aramıştır.

Davranışçılık

Bu yaklaşımın temelleri John Watson (Con Vatsın) (18781958) tarafından 20. yüzyılın başlarında atılmıştır. Bu yaklaşım, insanların sadece gözlenebilir davranışlarına odaklanılması gerektiğini savunur. İçe bakış yönteminin bilimsel olmadığını söyleyen yaklaşım, insanların çevredeki olaylara nasıl tepki verdiklerinin incelenmesinin bilimsel olduğunu belirtmiştir. Bu yaklaşım, o yıllarda Amerika’da çok yaygın kullanılmıştır. Günümüzde, özellikle eğitimde, bu yaklaşımın temsilcilerinden biri olan B.F. Skinner’in (Sikınır) (1904-1990) çalışmaları, hâlâ etkisini sürdürmektedir. Örneğin; eğitimimizde dönem sonu karnelerle verilen teşekkür ve takdir belgeleri, davranışçı yaklaşımının “pekiştime, ödül” kavramları ile ilgilidir.

Psikanalitik Yaklaşım

Sigmund Freud (Sigmund Froyd) (1856-1939) tarafından öne sürülen yaklaşımdır. Freud, ilk başta psikolojik rahatsızlığı olan bireylerle çalışmıştır. Fakat sonraları yaklaşımın normal bireylerin davranışlarını anlamada da kullanılabileceğini belirtmiştir. Freud, davranış üzerinde bilinçaltı etkilerin olduğunu savunur. İnsan davranışlarını anlamak için bilinçaltı etkilere, biyolojik güdülere ve çocukluk yaşantılarına odaklanır.

Gestalt (Geştalt) Yaklaşımı

Bir grup Alman psikolog, insanın algı sistemi üzerinde araştırma yapmıştır ve bütünün onu meydana getiren parçalardan daha fazla olduğunu savunmuşlardır. Gestalt kelimesi Almancada “bütün, bütünlük” anlamına gelmektedir. Yaklaşımın en önemli temsilcileri Max Wertheimer (Maks Wertaymır) (1880-1943), Wolfgang Köhler (Volfgang Köhler) (1887-1967), Fritz Perls (Fritz Perls) (1893-1970) ve Kurt Koffka (Kurt Kafka)’dır (1886-1941). Bu yaklaşım; insan davranışlarını, yaşantılarını, öğrenmelerini incelerken parçalara bölmektense bütün olarak ele almayı savunur.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Psikoloji Biliminin Ölçütleri ve Amaçları

Bilişsel Yaklaşım

Bu yaklaşım, insan davranışlarının bilişsel süreçler tarafından belirlendiğini savunur. En önemli temsilcileri Jean Piaget (Jan Piaje) (1896-1980) ve Noam Chomsky (Noum Çomski)’dir (1928…). Chomsky, dil gelişimi konusunda yaptığı araştırmalarla dikkat çekerken Piaget, çocukların bilişsel gelişimleri üzerinde yaptığı araştırmalarıyla dikkat çekmiştir. Bilişsel süreçlerden kasdedilen dikkat, algılama, tekrar, kodlama ve geri getirmedir. Dikkat, uyarıcılar üzerinde bilinçli bir odaklaşma sürecidir. Algılama, belleğe gelen bilgiye anlam vermeyi ifade eder. Tekrar, bilginin şeklini değiştirmeden sesli veya sessiz olarak defalarca söyleme şeklidir. Kodlama, bilgiyi uzun süreli belleğe yerleştirme sürecidir. Geri getirme, bilginin uzun süreli bellekten kısa süreli belleğe getirilmesi yani hatırlanmasıdır.

Piaget, çocuklar üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda onların bilişsel gelişim aşamalarını belirlemiştir. Bilişsel gelişim sürecinde, kütlenin değişmezliği (korunumu) kavramından bahsetmiştir. Kütlenin değişmezliğinde sıvıların korunumunu düşünürsek sıvının içine konulduğu kap değişse bile, eğer herhangi bir ekleme ve çıkarma yapılmamışsa sıvının miktarının aynı kalacağını ifade eder. Kütlenin değişmezliği kavramını çocuk, somut işlemler (7-11 yaş) döneminde kazanır. Yedi yaşından küçük çocuklara “Bir kilo pamuk mu daha ağırdır, bir kilo demir mi?” sorusu sorulduğunda demirin ağır olduğunu söylemeleri bu sebeptendir.

Okullarda ders müfredatları hazırlanırken çocukların bilişsel gelişimleri dikkate alınır. Örneğin; matematik dersinin somut kavramları ilkokul ve ortaokul, soyut kavramları ise soyut işlem dönemine girildikten sonra yani lisede verilir.

Hümanist Yaklaşım

Bu yaklaşımın en önemli temsilcileri Abraham Maslow (Ebrehem Meslov) (1908-1970) ve Carl Rogers (Karl Racırs)’dır (1902-1987). 1950’lerde davranışçı ve psikanalitik yaklaşıma tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşım, insanların davranışlarını çevrenin etkisiyle ya da içgüdüsel güçler nedeniyle gerçekleştirmediğini savunur. Bu yaklaşım; kişisel gelişim, kişisel algı, kişisel seçim gibi konulara öncelik verir. Bireylerin kendilerini nasıl algıladıklarının, davranışları üzerinde etkili olduğunu savunur.

Psikoloji Biliminin Gelişmesine Katkıda Bulunan Bilim İnsanları

  • İbni Sina (980-1037): Filozof ve hekimdir. Felsefe ve tıp alanları ile ilgilenmiş, bu alanlarda 200’ün üzerinde kitap yazmıştır. Orta Çağ’da modern bilimin kurucusu olarak bilinir. El-Kanun fit-Tıb (Tıbbın Kanunu) kitabı 1650 yılına kadar Batı’da birçok üniversitede ders kitabı olarak okutulmuştur. İbni Sina, ruh bilimini; metafizik ve fizik arasında bağlantı kuran, iki bilim dalından da yararlanan bir alan olarak görmüştür. Ruh bilimini üçe ayırmıştır: akıl ruh bilimi, deneysel ruh bilim ve tasavvuf (gizemci ruh bilim). İnsanların ruhlarının müzik ile tedavi edilebileceğini öne sürmüş ve bu yöntemi geliştirmiştir.
  • Mazhar Osman Usman (1884-1951): Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Usman, Türkiye’de ilk ruh sağlığı hastanesini kuran hekimdir. Türk Nöropsikiyatri Cemiyeti, İçki ile Mücadele Cemiyeti derneklerinin kurucusudur. Türkiye’de ilk kez nöro-patoloji, deneysel psikoloji laboratuvarları oluşturulmasında önemli rol oynamıştır.
  • Muzaffer Sherif (1906-1988): Asıl adı Muzaffer Şerif Başoğlu’dur. Türk asıllı ABD’li psikologdur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirmiştir. Daha sonra Harvard Üniversitesinde psikoloji lisans eğitimi almıştır. Sherif, özellikle sosyal psikoloji alanında yaptığı çalışmalarla ön plana çıkmıştır.

Gevher Nesibe Şifahanesi

Gevher Nesibe Sultan, Selçuklu Hükümdarı Kılıç Arslan’ın kızıdır. Vasiyeti üzerine ölümünden sonra kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından Kayseri’de inşa edilen medrese, Anadolu’da İslam Dönemi’ne ait en eski hastanedir ve dünyanın ilk tıp medresesidir. Anadolu Selçuklu Dönemi’ne ait olan ve Kayseri Tıbbiyesi olarak da adlandırılan bu şifahane, psikoloji alanına ait uygulamaların yapıldığı ilk kurumlardan biridir. Bu şifahane, günümüzde Tıp Tarihi Müzesi olarak hizmet vermektedir.

Dış Linkler:

İç Linkler:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu