Tarih Bilimi

Orta Çağ’da Hukuk

1- Roma Hukuku

MÖ 753 yılında bir şehir devleti olarak kurulan Roma İmparatorluğu ilk günden itibaren yayılma politikası izleyerek topraklarını genişletti. Siyasi hayatına şehir devleti olarak başlayan Roma’nın böylesine büyük bir imparatorluğa dönüşmesinde gelişmiş bir hukuk sistemine sahip olması önemli rol oynadı. Krallık döneminde Roma’da geçerli olan hukuka “yurttaşlar hukuku” deniyordu. Yurttaşlar hukukundan kendilerini devletin kurucusu ve asıl sahipleri olarak gören patriciler yararlanabiliyordu.

Buna karşılık geniş halk kitlesini oluşturan plebler ayrı bir hukuka tabiydi. Yabancılar ise hukuken yok sayılıyordu. Roma hukuku, insanları toplumsal sınıfın yanı sıra soy ve cinsiyet bakımından da ayırıyordu. Roma’da efendi, kölesini her işte kullanabileceği gibi isterse öldürebilirdi. Diğer yandan bu hukuk düzeni evin reisi olarak kabul ettiği babaya geniş yetkiler verirken onun hâkimiyeti altındaki diğer aile fertlerine hiçbir hak tanımıyordu.

Kadınlar babalarına, kocalarına, eğer onlar yoksa erkek kardeşlerine veya oğullarına ait bir mal olarak görülür; hukuki işlem yapma ve miras alma hakkından mahrum bırakılırdı. Borçlarını ödeyemeyen bir kimsenin alacaklıları onu köle olarak satıp haklarını tahsil edebilirdi. Patricilerin örf ve âdetlerine dayanan Roma hukuku son derece şekilci ve sert hükümler içeriyordu. Bu hukuk sistemi yazılı olmadığı için herkes tarafından bilinemiyor ve yöneticilerin keyfî davranışlarına yol açıyordu.

Yargılama yetkisinin de yine aynı sınıftan seçilen rahiplerin elinde bulunması hukuku tam anlamıyla aristokratik bir hâle getiriyordu. Hukukun bütün bu özellikleri Roma’da başlayan patrici-pleb mücadelesinin temel nedenini oluşturdu. Bu mücadelenin sonunda pleblerin isteği kabul edilerek MÖ 451’de kanunların yazılmasına ve ilanına karar verildi.

Roma hukukunun yazılı hâle getirilmesiyle görevlendirilen komisyonun tespit ettiği kanunlar on iki adet tunç levha üzerine kazınarak Roma şehir meydanında herkesin görebileceği bir yere asıldı. Tarihe On İki Levha Kanunları adıyla geçen bu kanunlarla birlikte patricilerin keyfî hareketlerinin önlenmesi ve sınıf ayrımının ortadan kaldırılması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Ayrıca pleblere çeşitli devlet işlerine katılma ve patricilerle evlenme hakları tanındı.

On İki Levha Kanunlarında suçluların devlet tarafından yargılanıp cezalandırılacağı esası getirilerek zarara uğrayanların kişisel öç almaları yasaklandı. Yalancı şahitlik ve rüşvet almak gibi suçlara ağır cezalar verildi. Hırsızlıkta suçüstü yakalananların bu suçu gece vakti işleyenlerin veya yakalanacağını anladığında silah kullananların öldürülmesine izin verildi.

Sonradan yakalanan bir hırsıza ise çaldığı malın değerinin iki katı ödeme yapma cezası öngörüldü. Vatana ihanetin ölümle cezalandırıldığı On İki Levha Kanunlarında büyücülük ağır suçlar arasında kabul edildi. Aynı şekilde başkalarına zarar vermek üzere dua etmek ve sihir yapmak gibi hareketlerin cezası ölümdü. On İki Levha Kanunlarının bir diğer özelliği suçların tarifinde kasıt ve ihmal ayrımının yapılmış olmasıydı.

Örneğin ihmal sonucu ölüme sebep olan veya yangın çıkaran birinin cezası, aynı suçları bilerek işleyen birine göre daha hafifti. Miras hukukuna da yer verilen kanunlarda kişilere hayattayken vasiyetname düzenleyerek mirasçılarını belirleme hakkı verilmişti. Mirasçısı olmayan bir kimsenin malları ise en yakın akrabasına, o da yoksa devlete kalırdı.

Roma hukukunda yargılama yetkisi soylular sınıfına mensup rahiplerden alınıp devlet tarafından belirlenen yargıçlara verilerek laik hukuk düzenine geçildi. Roma vatandaşlığını kazanmanın kolaylaştırılması ile de herkesi kapsayacak şekilde eşit ve genel hâle getirildi. Roma hukuku şekil ve içerik bakımından bugünkü Avrupa ülkelerinin hukuk sistemlerinin temelini oluşturdu. Özellikle Almanya, Fransa, İtalya, İsviçre gibi ülkeler yürürlükte olan özel hukuk kurallarını büyük ölçüde Roma hukukuna dayandırdı.

2- Justinianus Kanunları

Doğu Roma İmparatoru Justinianus (Justinyanus), 527 yılında tahta geçtikten sonra ilk iş olarak hukuk alanındaki karışıklığı gidermek istedi. Bu amaçla dönemin en büyük hukuk bilginlerinden bir komisyon kurarak çalışmalar başlattı. Altı yıl süren çalışmanın sonunda Roma İmparatorluğu’nun yürürlükteki bütün kanunları bir araya getirildi. 3 milyon civarında olan kanun sayısı 150 bine indirilerek sadeleştirildi. Bu, imparatorluk kurulduğundan bu yana ilk defa yapılan en büyük hukuki düzenlemeydi.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  En Ünlü Kızılderili Liderler

Justinianus Kanunları, Corpus Juris Civilis (Korpus Yuris Sivilis, Yurttaşlar Hukuku Derlemesi) adıyla yürürlüğe girdi. Genelden özele doğru sistemli şekilde sıralanan bu kanunlarla toprak alım satımı ve kölelerin serbest bırakılması kolaylaştırıldı. Babanın çocuklar üzerindeki hakları kısıtlandı. Diğer yandan kilisenin karşı çıkmasına rağmen boşanma hakkının kullanımına devam edildi.

Boşanan kadına miras alma ve kendi çocuklarının vasisi olma hakları tanındı. Aynı şekilde kadınlara başlarında bir erkek olmadan ticaret yapma ve mal mülk edinebilme yolu açıldı. Aile hukukunda ölüm cezası kaldırıldı, bunun yerine suçlu tarafın manastırda belli bir süre tutularak ıslah edilmesi uygulamasına geçildi. Justinianus Kanunlarında ölüm cezaları yerine daha çok sürgün, para cezası ya da maden ocaklarında zorunlu çalışma gibi cezalar verildi.

Bununla birlikte bazı durumlarda cezalar Roma Kanunlarına göre daha sert hâle getirildi. Örneğin paganlık (putperestlik) inançlarını sürdürenlere ölüm cezası verildi.

3- Cengiz Yasası

XIII. yüzyıl başlarında Orta Asya’da güçlü bir devlet kuran Moğol İmparatoru Cengiz Han, devletini yönetmek ve ülkesinde düzeni sağlayabilmek için kendi adıyla anılan yasalar yaptı. Devletin silahla kurulduğunu ancak kalem ve kanunla idare edileceğini bilen Cengiz Han, hukuk konusunda Uygur Türklerinden yararlandı. Seçtiği deneyimli devlet adamlarını ve âlimleri kanunlarını yazılı hâle getirmekle görevlendirdi.

Uygurca yazılan Cengiz Yasası’nda Cengiz Han’ın yasaklarının yanı sıra Türk töresinden alınma hükümlere de yer verildi. Cengiz Han’ın yasaları onun ölümünden sonra kendi soyundan gelenlerin kurduğu Moğol devletlerinde de yaşatıldı. Karşılaşılan siyasi, askerî ve sosyal sorunlar yazılı tomarlar hâlinde muhafaza edilen kanun metinlerine göre çözüldü. Aynı kanunlar Anadolu ve İran’da kurulan Türk devletlerince hazırlanan yasakname adlı hukuk metinlerinde de kullanıldı.

Cengiz Yasası’ndan Seçmeler

Zina etmek, yalan söylemek, sihirbazlıkla uğraşmak, başkalarının hareketlerini araştırmak, kavgada birisine yardım etmek, suya veya küle su dökmek, esir alanın izni olmadan savaş esirine yiyecek giyecek vermek, kaçan bir esiri tutup sahibine teslim etmemek, savaşta veya geri çekilme sırasında birinin düşürdüğü bir şeyi alıp sahibine vermemek suçlarının cezası ölümdür.

Cengiz Yasalarından intikal eden konular arasında toplumsal hayatı ilgilendirenler de vardır. Buna göre yemek ikram eden kişi sunduğu şeyden önce kendisi yemelidir. Yemek yiyenlerin yanından geçen bir kimse davet beklemeden onlara katılmalıdır; arkadaşlarından fazla yememeli, suya el sokmamalı, suyu kapla almalıdır. Elbiseler yıkanmamalıdır, zira pis nesne yoktur.

Dinler ve mezheplerin hepsi saygıdeğerdir. Hükümdara veya herhangi bir kimseye sadece adıyla hitap edilmelidir. Elinde çalıntı at bulunan kimse onu iade etmekle yükümlüdür ayrıca dokuz at daha vermelidir; bu atları vermeye gücü yoksa çocuklarını vermelidir; çocuğu da yoksa idam edilir.

İnsan toplulukları sahip oldukları kültür, sosyal yapı ve gelişmişlik düzeyi bakımından birbirinden ayrılır. Toplumlar arasındaki bu farklılıklar hukuk kurallarını ve bunların uygulanma şekillerini de farklılaştırır. Örneğin Cengiz Yasası’nda elbiselerin çok kirlenmeden yıkanması yasaklanmışken Roma hukukunda ve Justinianus Kanunlarında böyle bir yasaklamaya rastlanmamaktadır. Aynı şekilde 12 Levha Kanunlarında hırsızlık yaptığı sonradan ortaya çıkanlara, çaldığı malın iki katı ödeme yapma cezası verildiği hâlde Cengiz Yasası’nda bu oran dokuz kat olarak belirlenmiştir.

Tarih Bilimi Ders Notları

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu