10. Sınıf Felsefe

Akıl Yürütme ve Argümantasyon

Akıl Yürütme ve Argümantasyon , en az iki düşünce arasında bu düşüncelerden birini öbürünün kanıtlayanı olarak ele alıp buradan bir sonuç çıkarma işlemidir. Bir akıl yürütmede gerekçe ya da kanıt durumundaki önermelere öncül (öncül önerme), gerekçelendirilmiş kanıtlanan önermeye ise sonuç (sonuç önermesi) denir. Buradan tek başına hiçbir önermenin akıl yürütme için yeterli olmadığı, en az bir öncül ve sonuç önermesinin olması gerektiği kolayca anlaşılabilir. Önermeler doğru ya da yanlış diye ifade edebileceğimiz bir doğruluk değeri taşıyan, yargı cümleleridir. Akıl yürütme, akıl yürütmede yer alan önermelerin içeriğinden ve bilgisel değerinden bağımsız olarak formel yönden de birtakım kurallara bağlı kalınarak yapılan bir düşünsel etkinliktir. Başka bir ifadeyle akıl yürütmede öncüller (kanıtlayan), sonuçtan (kanıtlanan) önce ifade edilmelidir.

  • 1. Öncül : Bütün insanlar ölümlüdür.
  • 2. Öncül : Sokrates bir insandır.
  • Sonuç : O hâlde Sokrates ölümlüdür.

Akıl yürütme her şeyden önce kendi düşüncelerimizi doğru bir şekilde ifade edebilmemizi ve başkalarının düşüncelerini doğru anlamamızı sağlayan mantığa dayalı bir zihin faaliyetidir.

https://www.youtube.com/embed/7OsMJusPxIs
TYT Felsefe – Akıl Yürütme ve Argümantasyon | TYT Felsefe

a) Görüş

nsanların yaşamdaki temel amacı var olmaktır. Biyolojik var olma, insan olma sürecinde gerekli ama yeterli olmadığı bilinen bir gerçekliktir. İnsan; zekâ, bakış açısı, düşünme gibi zihinsel süreçlerde de var olmak ister. İnsan öteki insanlardan fiziksel olarak farklı oluşla yetinmez; düşünce olarak da farklılaşmayı; kendine ait yargılar, ilkeler, bakış açıları oluşturmayı arzular. Aynı coğrafyada yaşayan, aynı kültür ikliminde yetişmiş, aynı eğitimi almış insanların birbirinden farklı felsefi dinî inanç ve politik görüşlere sahip olabildikleri bilinmektedir. Bu farklılık insanın bir ayırt edici özelliğidir ve insanı apayrı yapar, özel kılar. Kısaca görüş, insanın herhangi bir konu üzerinde inancı, anlayışı ve kavrayışıdır.

Görüşlerimizin oluşmasında alınan eğitimin ve içinde bulunulan kültürün, sosyal çevrenin etkisi bulunmaktadır. Bu etkiler insanda varlığa, evrene, insana ve hayata ilişkin bakış açılarının oluşmasına, yeni anlayış geliştirmesine katkı sağlar.

b) Önerme

Algılanmış ya da düşünülmüş herhangi bir şeyin zihnimizdeki tasarımına kavram denir. Kavramlar düşüncemizin en basit birimini oluştururlar. Kavramlara karşılık gelen sözcüklere terim denir. Bir iddia taşıyan, doğru ya da yanlış değeri alabilen cümlelerin dille ifade edilmesine önerme denir. Bir cümlenin önerme olabilmesi için özne (kavramın kendisi), yüklem (kavramın özelliği) ve ikisini birbiriyle ilişkilendiren, ilişkisini ortaya koyan, iki önermeyi birbirine bağlayan bir bağın olması gerekir. Örneğin “İnsan alet yapan bir canlıdır.” cümlesi bir önermedir. Bu önermede “insan” özne, “alet yapan canlı” yüklemdir (öznenin özelliği), “dır” bağdır. Özneyle yüklem “dır” bağıyla bağlanarak birbiriyle ilişkisi belirlenmiş ve bir yargı bildirir hâle geldiği için önermeye dönüşmüştür. Dua, dilek, rica, emir ve soru cümleleri bir yargıda bulunmadıkları için önerme değildir.

Önermeler yargının niceliği bakımından üçe ayrılır.

b1) Tümel Önermeler

Tümel önermeler; bütün, hep, hepsi, hiçbir, her, herkes gibi niceleyiciler ile ifade edilir. Bir kümenin bütün öznelerini içine alan önermelere tümel önerme denir.

  • Örnek: Bütün kuşlar canlıdır.
  • Örnek: Hiçbir bitki insan değildir.

b2) Tikel Önermeler

Bir kümede bulunan öznelerin bir kısmını kapsayan önermelerdir. Bazı, birtakım, kimi gibi niceleyiciler ile ifade edilir.

  • Örnek: Bazı öğrenciler sporcudur.

b3) Tekil Önermeler

Bir kümenin bir tek öznesine işaret eden önermelerdir.

  • Örnek: Ahmet çalışkandır.

c) Argüman

Argüman kanıt anlamındadır. Bir anlatımın doğru ya da yanlışlığını ortaya koymada kullanılan önermedir. Başka bir anlatımla belirli kanıtlara dayanarak ulaşılan yeni bir önermedir. Sonuç önermesine veri, dayanak olan önermelere öncül adı verilir. Öncüller ile bir sonuca ulaşma işlemine argümantasyon denir.

  • 1. Öncül : Bütün insanlar akıllıdır.
  • 2. Öncül : Sokrates insandır.
  • Sonuç : O hâlde Sokrates akıllıdır.

Bu akıl yürütmede “Sokrates’in akıllı olduğu” sonucuna “Sokrates’in bir insan olduğu” ve “bütün insanların akıllı olduğu” öncülerinden hareket edilerek ulaşılmıştır.

Nussbaum (Nusbam) tarafından öğrencilerin daha kaliteli argüman üretmelerini sağlamak amacı ile “Argümantasyon Vee Diyagramı” geliştirilmiştir. Bu diyagram, bireylere tartışmalı bir soru üzerine nihai bir sonuç geliştirmeden önce konu ile ilgili argüman ve karşı argümanlar oluşturmak ve bunların avantaj ve dezavantajlarını değerlendirmek konusunda yardımcı olmak amacıyla tasarlanmıştır. Nussbaum tarafından geliştirilmiş “Vee” diyagramı aşağıda verilmiştir. Diyagramı inceleyiniz.

Akıl Yürütme ve Argümantasyon

BİRLEŞTİRME
Hangi taraf daha güçlü? Neden?
Bir uzlaşma veya yaratıcı çözüm var mı?
Nihai Sonuç
Gerekçe (Mantıklı Açıklama)

Bir soruna ilişkin üretilen görüşler arasındaki benzer ve farklı yönleri belirlemek için bu diyagram kullanabilir.

Gündelik yaşamda argümantasyonu bir örnekle açıklayalım.

  • 1. Öncül: Düzenli spor yapanlar sağlıklı insanlardır.
  • 2. Öncül: Yaşam kalitesini artırmak için spor yapmak gereklidir.
  • Sonuç: O hâlde yaşam kalitesini artıranlar sağlıklı insanlardır.

Bu argümanı incelediğimizde sonuç önermesini söyleyebilmemiz, bir yargıya ulaşabilmemiz için bir temellendirmeye, bir dayanağa, bir kanıta ihtiyacımız olması gerekir. İşte 1 ve 2. öncül önermelerin yani kullandığımız argümanların güçlü olması, elde ettiğimiz sonucun geçerli olmasını sağlar.

Bir argüman da sonuç cümlesi örneklerde görüldüğü gibi “o hâlde”, “öyleyse”, “sonuç olarak”, “bundan dolayı” gibi bağlaçlarla başlar. Okullarda öğrencilerin katıldıkları münazaralarda ya da açık oturum, tartışma ve benzeri programlarda ikna edici, sağlam argümanlar geliştirerek sonuca gitmeye çalışanların daha inandırıcı, iddialarını savunmada daha başarılı bulundukları bilinmektedir.

Mantıksal olarak doğru gibi gözüken ama bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan hatalı akıl yürütmeler vardır. Bunlara safsata adı verilir.

Safsata Örnekleri:

Örnek

  • 1. Öncül Ayşe’nin parası varsa tatile gider.
  • 2. Öncül Ayşe tatile gitmedi.
  • Sonuç O hâlde Ayşe’nin parası yoktur.

İki tikel önermeden ya da iki olumsuz önermeden geçerli bir sonuç çıkmaz. Ancak kıyas kurallarına uymayan safsata örnekleri olabilir.

Örnek

  • 1. Öncül Kanuna karşı gelenler cezalandırılır.
  • 2. Öncül Cüneyt yer çekimi kanununa karşı geldi.
  • Sonuç O hâlde Cüneyt cezalandırılmalıdır.

Kanun kelimesi 1. öncülde hukuki norm (yasa) anlamında, 2. öncülde ise bilimsel yasa anlamında kullanılarak geçersiz bir çıkarım yapılmıştır. Öncüller tutarsız ve sonucu desteklemediği için bu örnek safsata olarak değerlendirilmelidir.

d) Tümdengelim, Tümevarım ve Analoji

Akıl yürütmelerin mantığın inceleme konusu olabilmesi için onları günlük dildeki ifade ediliş biçimlerinden arındırmak gerekir. Bir akıl yürütme; kanıtlayan (öncül), kanıtlanan (sonuç) sırasını takip etmelidir. Akıl yürütmede sonucun öncül veya öncüllerden zorunlu olarak çıkmasına geçerlilik denir. Öncül veya öncüllerin sonucu zorunlu kılamaması durumuna ise geçersizlik denir. Bu sebeple bir akıl yürütmede yer alan önermelerin doğruluk değerleri ile yani doğru ya da yanlış olmalarıyla akıl yürütmenin geçerliliği arasında bir ilişki yoktur.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Filozofların Felsefe Tanımları

Akıl yürütmeler üç tür içinde ele alınır.

  1. Tümdengelim (dedüksiyon, dedüktif akıl yürütme)
  2. Tümevarım (endüksiyon, endüktif akıl yürütme)
  3. Analoji (analojik akıl yürütme)

d1) Tümdengelim (Dedüksiyon)

Tümdengelim, tümel bir önermeden tümel bir önermeyi ya da tümel bir önermeden tikel önermeyi çıkaran akıl yürütme yoludur. Bu akıl yürütmede öncüller doğru ise sonuç önermesi zorunlu olarak doğrudur. Mantığın ve matematiğin kullandığı akıl yürütme türü tümdengelimdir. Matematikte üçgenin iç açıları hesaplanırken her üçgenin iç açılarının toplamı 180 derecedir tümel yargısından hareket edilir. Tümdengelim klasik mantıkta (Aristoteles mantığı) sözel olarak aşağıdaki örnekteki gibi ifade edilir.

Örnek

  • 1. Öncül Bütün üçgenlerin iç açıları toplamı 180 derecedir.
  • 2. Öncül ABC bir üçgendir.
  • Sonuç O hâlde ABC üçgeninin iç açıları toplamı 180 derecedir.

Tümdengelim de sonuç önermesi öncüllerin içinde örtük olarak zaten vardır. Tümdengelim modern mantıkta (sembolik mantık) sembollerle aşağıda gösterildiği şekilde ifade edilir.

Örnek

  • 1. Öncül Tüm A’lar B’dir.
  • 2. Öncül x bir A’dır.
  • Sonuç O hâlde x bir B’dir.

Bir akıl yürütme türü olarak tümdengelim yeni bir bilgi vermediği, var olanı tekrarladığı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Bu eleştiride haklılık payı vardır ancak tümdengelimi bilgimizi artırıcı bir düşünce yöntemi olarak değil; bilgimizi çözümleyen, açığa çıkaran ve denetleyen bir yöntem olarak görmek gerekir. Bilgilerimizin bir kuram, bir sistem içinde düzenlenmesi tümdengelim aracılığı ile sağlanmaktadır. Aşağıdaki örnekte görüldüğü gibi geçerli bir tümdengelimde serçenin kanatlı olduğu 1. öncülde örtük olarak bulunmaktadır.

Örnek

  • 1. Öncül Bütün kuşlar kanatlıdır.
  • 2. Öncül Serçe kuştur.
  • Sonuç O hâlde serçe kanatlıdır.

d2) Tümevarım (Endüksiyon)

Bir akıl yürütme yöntemi olarak tümevarım özelden genele, parçadan bütüne, giden bir genelleme sürecidir. Francis Bacon (Firensis Beykın, 1561-1626) tümevarımı “Bilmek için sınamak, gözlemlemek, olayları çözümlemek ve sonra ayrı olaylardan genellemeler yapmak ve sonuçlar çıkarma yöntemi.” olarak tanımlamıştır. Doğa bilimlerinde elde edilen bilimsel bilgilerin çoğu tümevarım yöntemini kullanarak elde edilmişlerdir. Boşluğa bırakılan cisimlerin hep düştüğü gözlemlenmiştir. Farklı yer ve zamandaki tek tek bu düşme olaylarının gözlemlenmesi ve denenmesi “Boşluğa bırakılan bütün cisimler düşer.” yargısına varılmasına sebep olmuştur. Tek tek düşme olaylarının ortak noktalarının saptanması bize olguların bilgisini verir. Tümevarımda da ulaşılmak istenen şey bu olguların bilgisinden hareketle bilimsel yasalardır.

Tümevarımın öncüllerinden elde ettiğimiz sonuç tümdengelimdeki gibi bir kesinlik, bir geçerlilik ifade etmez, olasılıklıdır. Cisimlerin düştüğünü gözlemlememiz geçmişte, şimdi ve gelecekte ve her yerde her cismin düşeceği sonucunu zorunlu kılmaz. Ancak aksi kanıtlanıncaya kadar bir genelleme olarak kabul edilir. Bütün eleştirilere rağmen gözlem ve deney yoluyla yasalara ulaşmak isteyen tüm deneysel bilimler için tümevarım vazgeçilmez bir yöntemdir.

Örnek

  • Bir kuğu gördüm beyazdır.
  • Bir kuğu daha gördüm beyazdır.
  • . .
  • . .
  • O hâlde bütün kuğular beyazdır

d3) Analoji (Analojik Akıl Yürütme)

Tümevarım tikelden tümele, tümdengelim tümelden tikele gidiş yolu izlerken analojide ise tikelden tikele ve tekilden tekile doğru bir gidiş yolu vardır. Analoji en az bir ortak noktası olan A ile B’nin birlikte ele alındığında A’da olan bir başka özelliğin B’de de olabileceğine kanaat getirmek, öyle olabileceğini varsaymaya dayalı bir akıl yürütme biçimidir. Bundan dolayı analojik yöntemle elde edilen bilgiler olasılıklıdır, kesinlik taşımaz. Analojide bilinen bazı olay, olgu ve nesnelerin bilgisinden diğer bazı olayların, olguların ve nesnelerin bilgisini elde etme yoluna gidilir. Analoji; tümdengelim gibi kesinlik, tümevarım gibi bir genelleme içermez.

Analojik akıl yürütme formu şöyle formüle edilir:

  • 1. Öncül A ve B x özelliğine sahiptir.
  • 2. Öncül A ayrıca y özelliğine sahiptir.
  • Sonuç O hâlde B de y özelliğine sahiptir

Analoji deneyden çok gözleme dayalı olarak çalışan astronomi gibi doğa bilimlerinde ve sosyoloji gibi insan bilimlerinde çok sık kullanılan bir yöntem durumundadır. Sosyolojide analojik yöntemle elde edilmiş bir bilgiyi şöyle örnek verebiliriz.

  • 1. Öncül İşsizliğin yaygın olduğu A ve B illerinden büyük kentlere yetişkin nüfus göç etmiştir.
  • 2. Öncül A ilinde kırsal kalkınma hamlesi başladığı için büyük kentlere göç eden yetişkin nüfus tersine göçe başlamıştır.
  • 3. Öncül B ilinde kırsal kalkınma hamlesi başlamıştır.
  • Sonuç O hâlde B ilinden büyük kentlere göç eden yetişkin nüfusun da tersine göç etmesi beklenir.

e) Tutarlılık ve Çelişiklik

Tutarlılık, en geniş anlamıyla akıl ve mantık ilkelerine uyumlu olma durumunu anlatan bir kavramdır. Tutarlılık bir akıl yürütmede argümanı oluşturan öncül önermelerin birbiriyle çelişmemesi, birbirini desteklemesi, birlikte doğru olması hâlidir. Tutarlılık; önermelerin, olayların, olguların ve kavramların diğer önerme, olay, olgu ve kavramlarla ilişkilerinde taşıdıkları doğruluk değerleri üzerinden yargılarımızın, elde ettiğimiz sonuçların geçerliliğini belirlemede kullanılan bir ölçüttür.

Çelişiklik, özne ve yüklemi aynı olup nitelik ve nicelik bakımından birbirinden farklı olan iki önermeden biri doğru ise diğerinin zorunlu olarak yanlıştır. Her ikisinin aynı anda doğru ya da her ikisinin aynı anda yanlış kabul edilmesi çelişkidir.

Örnekteki önermeler hem nitelik hem nicelik bakımından farklıdır. Önermelerden ilki doğruysa ikincisi zorunlu olarak yanlış olmalıdır. İlki yanlışsa ikinci önerme zorunlu olarak doğru olmalıdır. Bu durum mantık dilinde çelişiklik olarak ifade edilir. Çelişiklik tümel olumlu bir önerme ile tikel olumsuz bir önerme arasında (Örnek 1) ya da tümel olumsuz bir önerme ile tikel olumlu bir önerme (Örnek 2) arasında olur.

Örnek 1

Bütün hayvanlar sevimlidir. Tümel olumlu
Bazı hayvanlar sevimli değildir. Tümel olumsuz

Örnek 2

Hiçbir insan ölümsüz değildir. Tümel olumsuz
Bazı insanlar ölümlüdür. Tikel olumlu (Ama Mantıksız)
Aristoteles Karesi, Karşı Olum Çıkarımları çizelgesinde çelişiklik bu şekilde sembolize edilir.
Akıl Yürütme ve Argümantasyon
Aristoteles Karesi, Karşı Olum Çıkarımları çizelgesinde çelişiklik bu şekilde sembolize edilir.

f) Gerçeklik ve Doğruluk

Gerçeklik varlık alanıyla ilgili bir kavramdır, var olan her şeydir. Bilim ve felsefe farklı gerçeklikleri konu alır. Bilimde gerçeklik insan zihninden bağımsız, deneye konu olan maddesel varlıklardır. Felsefe de ise zihinden bağımsız gerçekliklerin yanı sıra zihne bağlı olan, gerçekliklerde bulunur. Kedi, çiçek bilime konu olan gerçeklik; matematik sembolleri, şekiller zihinsel gerçekliğe örnek verilebilir Akıl Yürütme ve Argümantasyon.

Doğru, bir bilgi yargısıdır. Gerçekliği bilmek isteyen insanın gerçek hakkında ileri sürdüğü iddialar, tezler, görüşler gerçek olana uygun olduğu sürece doğru değeri alır. Gerçekliğe uymaz ise yanlış değeri alır.

Örnek

Hava, su, ateş, toprak birer gerçeklik iken;
Yazın hava sıcaktır.
Su akışkan bir maddedir.
Ateş yakıcıdır. Yargıları “doğru“ya birer örnektir.

g) Temellendirme

Temellendirme, bir önermenin, düşüncenin dayanaklarını, gerekçelerini ortaya koymadır. Bilimde temellendirme, deney ve gözlem teknikleriyle elde edilen verilerin yine akıl yürütmeyle sonuca bağlanmasıdır. Felsefede temellendirme ise salt akla dayanan yöntemle gerçekleştirilir Akıl Yürütme ve Argümantasyon.

https://kisaca.konuanlatimi.org/1909/felsefede-temellendirme-nedir

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu