Tarih Bilimi

Tarih Öncesinde Sözlü Kültür

Dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun insan evrenin yaratılışını, hayatın başlangıcını merak etmiş; bilgi birikimi yetersiz de olsa bu konuları anlayıp ifade etmeye çalışmıştır. İnsanlığın bu yöndeki çabaları Tarih Öncesi Devirlerden itibaren efsane veya mit denilen anlatıları ortaya çıkarmıştır. Mit kelimesi Yunancada “anlatı” veya “hikâye” anlamında kullanılan “mitos”tan gelir.

Mitler genellikle tanrılardan, dünyanın başlangıcından, canlı ve cansız varlıkların yaratılışından söz eder. Ayrıca devletlerin kuruluşunu, kanunların ortaya çıkışını ve daha pek çok konuyu anlatır. Mitler binlerce yıl boyunca evrenin bilinmezliği karşısında cevaplar arayan insana hayattaki yerini ve davranışlarını belirlemesinde yardımcı olur.

Evrenin bilinmezliği karşısında çaresiz kalmış olan insan da gerçeküstü varlıklar ve olaylarla süslü bu öykülere inanarak iç huzurunu sağlamaya çalışır. Mitlerdeki kahramanları örnek alır, orada anlatılanlardan hareketle hayatı anlamlandırır ve geleceğine yön verir.

Yazının icadından önceki dönemlerde insanlar yaşadıkları olayların, bilgi birikimleri ve tecrübelerinin yanı sıra mitlerini ve efsanelerini de sözlü biçimde kuşaktan kuşağa aktarmışlardır. Anlatıcının hayal gücünden beslenerek zaman içinde değişip zenginleşen bu sözlü kültür ögelerinin en eskilerinden biri de Altay Türklerine ait “Yaratılış Efsanesi”dir.

Altay Yaratılış Efsanesi

Altay Dağlarından bir görünüş
Altay Dağlarından bir görünüş

Wilhelm Radloff (Vilhelm Radlof) tarafından tespit edilen Altay Yaratılış Efsanesi’ne göre yerin yaratılışında Tanrı Kudas’ın yanında “Kişi” vardı. O zamanda yer, gök, ay ve güneş yoktu. Sadece su vardı. Tanrı hiçbir şey düşünmüyordu. Kişi rüzgâr çıkarıp Tanrı’nın yüzüne su serpti ve Tanrı’dan daha büyük olduğunu sanarak suyun dibine daldı.

Boğulmak üzere iken “Tanrı’m bana yardım et.” diye bağırınca Tanrı, “Tukançık” dedi. Kişi çıktı. Tanrı, “Sağlam bir taş olsun.” deyince suyun üzerine bir taşa çıktı ve Kişi’yle onun üzerinde oturdular. Sonra Tanrı Kişi’ye suyun dibine dalarak oradan toprak çıkarmasını söyledi. Kişi’nin getirdiği toprağı “Yer olsun.” diyerek suyun üzerine serpti. Yer yaratıldı.

Tanrı Kişi’ye tekrar dalıp toprak çıkarmasını söyledi. Kişi suya daldı. “Ben kendim için de toprak alayım.” diye düşünerek iki eline aldığı toprağın birini ağzına soktu. Tanrı Kişi’nin verdiği toprağı saçınca katı yer oluştu fakat Kişi’nin ağzındaki toprak da büyümeye başladı. Boğulacakken Tanrı’dan kaçmaya başladı.

Ancak nereye kaçtıysa Tanrı’yı yanında buldu. Tanrı’ya “A Tanrı, gerçek Tanrı, bana yardım et.” diye yalvarınca Tanrı ona niyetini sordu. O da “Kendime yer yaratayım diye düşündüm.” dedi. Tanrı, ağzındaki toprağı attırdı. Bu topraktan küçük tepeler meydana geldi. Tanrı Kişi’ye “İmdi sen günahlı oldun.” dedi.

vikipedi

Tarih Bilimi Ders Notları

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Büyük Selçuklu Devleti (1040-1157)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu