Sosyal Bilgiler

Toplumsal Hayatta Kadının Yeri ve Önemi

Günümüzde kadınlar %49.6’lık bir oran ile ülkemizdeki insan sayısının neredeyse yarısını oluşturmaktadır. Türk toplumunun yarısının kadın olduğunu göz önünde bulundurarak, kadınların ülkemiz toplum yapısı içinde aynı oranda yer edinip edinmediği konusunda bazı değerlendirmeler yapalım.

Türk tarihinde kadının toplumsal hayattaki yeri

Tarihsel olarak Türk kadınları hem toplumda hem de devlette önemli bir değere sahiptir. Kadınlar doğrudan toplum içinde aktif bir hayat yaşamaya devam ettiler. Orta Asya Türk devletlerinde kadınların da önemli hak ve yetkileri vardı. Orta Asya Türk devletlerinde kadın, “Hatun” sıfatıyla karşımıza Kağan’ın en önemli yardımcısı olarak çıkıyor. Örneğin, Büyük Hun Devleti ile Çin arasındaki ilk barış anlaşması Mete Han’ın eşi tarafından imzalandı.

Hunlarda kadın, erkek ayrımı yoktu. Hatta öyle ki Kağan’ın emirleri “Hakan buyuruyor ki” ifadesiyle başlasa bile geçerli olmazdı. Yabancı ülkelerin büyükelçileri sadece Hakan’a gitmezlerdi. Elçilerin kabulü sırasında, hatun hakanla birlikte olmalıydı. Kabul törenlerinde, ziyafetlerde ve şölenlerde hatun hakanın yanında otururdu. Siyasi ve idari konulardaki görüşmeleri dinleyerek fikirlerini söylerdi.

Orhun Yazıtları’nda devlet işlerini bilen hatunlardan söz edilir. Ülke yönetiminde Kağan’ın hanımı da Kağan gibi töre ile yer alabilirdi. Yine yazıtlarda “Hakan ve Hatunun Buyruğu” sözü ile başlayan ifadeler yer almaktadır. Orta Asya Türklerinde kadının siyasi ve toplumsal bakımından konumu, Orhun Yazıtları’nda (Bilge Kağan Yazıtı, Doğu Yüzü) şu şekilde ifade edilmiştir: “Yukarıda Türk Tanrısı, Türk’ün kutlu ülkesini öyle tanzim etmiş. Türk milleti yok olmasın, millet olsun diye babam İlteriş Kağan ve annem İlbilge Hatunu (Tanrı) halk içerisinden çekip yukarı çıkarmış.

İlk Türk devletlerinde yazılı olmayan hukuk kurallarına töre adı verilmiştir. Türk töresine göre kadına kötü davranılması uygun değildir. Zaten Türk kültüründe ve destanlarında böyle bir durum görülmemiştir. Türk destanlarında kadın daima erkeğinin yanında olup onun güç ve ilham kaynağı olmuştur.

Türk kadınları, ilk Türk devletlerinde olduğu gibi Kurtuluş Savaşı yıllarında da önemli görevler üstlenmiştir. Erkekler cephede düşmanla mücadele ederken Türk kadınları onlara cephe arkasında destek vermiştir. Türk kadını yeri geldiğinde evin geçimini ve çocukların bakımını üstlenmiş, yeri geldiğinde cepheye silah ve cephane taşımıştır. Ayrıca cephe gerisinde askerlerin sağlık, beslenme ve giyinme ihtiyaçlarının karşılamasına da yardımcı olmuştur.

Aşağıda göreceksiniz ki Tarih kitaplarımız “Osmanlı toplumunda kadın değersizdi, hiçbir hakkı-hukuku yoktu, erkek ‘boş ol’ dediğinde kapının önüne konurdu. Kadın, cumhuriyetle birlikte değer kazandı. Seçme-seçilme hakkını aldı. Boşanmalar medeni hukukun getirdiği kadın lehine bir sisteme bağlandı. Artık kadın mağdur değil.” Gibi söylemlerle gençleri Osmanlı düşmanı olarak yetiştirmek üzere yazılmıştır.

Hemen söyleyeyim ki, bu tür iddiaların gerçekle hiçbir ilgisi yok. Tümü yakıştırma, tümü Osmanlı’yı kötüleme yarışının parçası…

Osmanlı’da kadının söz hakkı da, seyahat hakkı da, boşanma hakkı da vardı. Mahkeme kayıtlarına bakılırsa, sözlerimizin sayısız ispatı bulunacaktır. Bazıları da zaten yayınlanmıştır. Ama ders kitapları bir dönemin etkisinden çıkamamıştır.

Cumhuriyetle birlikte kadına “seçme ve seçilme hakkı” verildiği elbette doğrudur (1934). Ama bu hak kâğıt üstünde kalmıştır. 

Çünkü seçilmenin ön şartı olarak “baş açma” mecburiyeti dayatılmıştır. Bu ise Anadolu kadınının inancı ve temsil ettiği kültürü Meclis’e taşıyamama anlamına gelmektedir (yani kadın tercih ettiği kıyafette Meclis’e girdiği gün bu hak fiiliyata geçmiş oluyor. Bunun da birkaç yıllık bir geçmişi var. Onun öncesi de 28 Şubat: Kadının “ikna odaları”nda tüketildiği o iğrenç süreç)… Yazının devamını lütfen aşağıdaki bağlantıdan okuyunuz ve Osmanlı’nın kadınlara verdiği değeri daha doğru kaynaklardan inceleyiniz.

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yavuz-bahadiroglu/osmanli-kadini-ve-cumhuriyet-kadini-23356.html

Cumhuriyet kurulduktan sonra Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınının sosyal, ekonomik ve siyasal haklara kavuşması için bazı çalışmalar yapmıştır. 17 Şubat 1926 yılında Türk Medeni Kanunu kabul edilmiş ve Türk kadını, sosyal ve ekonomik haklara sahip olmuştur. Bu kanuna göre resmî nikah zorunlu hâle getirilmiş, erkeklere tanındığı gibi kadınlara da boşanma hakkı tanınmıştır. Aynı kanunla miras konusunda kadın ve erkek eşit hâle gelmiş, kadınlar istedikleri mesleği seçme ve istedikleri meslekte çalışma hakkına kavuşmuştur.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Yeni Yurt Anadolu

Türk kadınına ülke yönetiminde görev alabilmesini sağlayan siyasi haklar yine Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde verilmiştir. Kadınlara sırasıyla 1930 yılında belediye seçimlerine katılma hakkı, 1933 yılında muhtarlık seçimlerine katılma hakkı ve 1934 yılında milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.

Türkiye’nin ilk kadın avukatı Süreyya AğaoğluTürkiye’nin ilk kadın bakanı Türkan AkyolTürkiye’nin ilk kadın muhtarı Gül Esin
Türkiye’nin ilk kadın avukat, bakan ve muhtarı

Türk tarihinde kadının toplumsal hayatta nasıl bir yer edindiğini öğrendiniz. Şimdi günümüzde kadının toplumsal hayattaki yerini öğrenelim.

Günümüzde kadının toplumsal hayattaki yeri

Toplumsal yaşamda iş, meslek edinme, yönetme gibi alanlarda kadınlara, çocuklara, engellilere ayrıcalık tanımaya pozitif ayrımcılık denir. Merdivenleri kullanamayan engelli bireyler için havaalanlarında, metro istasyonlarında, kamu kuruluşlarında yalnızca engellilerin kullanabileceği asansörler vardır. Bu uygulama, engellilere yönelik pozitif ayrımcılığa bir örnektir. Haberde de okuduğunuz gibi ülkemizin çeşitli yerlerinde kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık uygulamaları yapılmaktadır. Bu durum toplumsal hayatta kadına verilen değeri göstermektedir. Aşağıda, ülkemizde kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık uygulamalarına örnekler verilmiştir. İnceleyiniz.

  • Ülkemizde kadınların çalışma hayatından kopmadan annelik görevlerini yerine getirebilmeleri için doğumdan önce ve doğumdan sonra ücretsiz izin hakları vardır. Aynı zamanda çocukları 6 yaşına girene kadar kadınlara yarı zamanlı olarak çalışma hakkı tanınmıştır.
  • Ülkemizde kadınlar, erkeklerden daha önce emekli olma hakkına sahiptir.
  • Ülkemizde toplu taşıma araçlarında erkek yolcular, ayakta seyahat eden kadın yolculara yer vermektedir.
  • Okuma yazma bilmeyen kadınlara yönelik okuma yazma kampanyaları düzenlenmektedir.

Günümüzde çok sayıda kadın bir işte çalışarak ev ekonomisine katkıda bulunmakta, hemen hemen istediği her mesleği yapabilmektedir. Örneğin yönetici olarak şirketlerde, öğretmen olarak okullarda, şoför olarak belediye otobüslerinde çalışabilmektedir. Ülkemizde kadınların çalışma hayatına katılması için bazı çalışmalar yapılmaktadır.

Bireylere cinsiyetlerinden dolayı toplumda adaletsiz bir şekilde davranılmasına cinsiyet ayrımcılığı adı verilir. Ülkemizde ve dünyada kadınların genellikle şoförlük, futbol hakemliği, yöneticilik vb. meslekleri yapması toplum tarafından uzun yıllar yadırganmıştır. Bu durum, cinsiyet ayrımcılığına örnektir. Bireylere cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılık yapılmamalı, kadın ve erkek her bireyin eşit haklara sahip olduğu unutulmamalıdır.

Kadına yönelik şiddet toplum tarafından kabul görmeyen bir durumdur. İnsanların bedenlerine yönelik her türlü saldırı fiziksel şiddet olarak adlandırılır. Toplumda kadınlara şiddet içeren davranışlarda bulunulması asla kabul edilemez. Anayasamıza göre herkesin kişi dokunulmazlığı hakkı bulunmaktadır. Şiddetin söz konusu olduğu bir durumla karşılaşılırsa bu durum hemen en yakında bulunan güvenlik güçlerine bildirilmelidir.

Şiddet denilince yalnızca fiziksel şiddetten bahsedilmemektedir. Fiziksel şiddetin yanı sıra psikolojik ve ekonomik şiddet de söz konusu olabilmektedir. Psikolojik şiddet aynı zamanda duygusal şiddet olarak da adlandırılır. Psikolojik şiddet, bireyin ruh sağlığı ve duygularında kalıcı izler bırakabilir.

Ekonomik şiddet, bireylerin hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları ekonomik fırsatlardan yoksun bırakılması ve ekonomik kaynakların bireyi manipüle etme ve kontrol etme aracı olarak kullanılmasıdır. Ekonomik şiddet bireyin yaşam koşullarını zorlaştırır.

Geçmişten günümüze kadınlar, toplumsal hayatın her alanında önemli bir yere sahip olmuştur. Türk kadınları her zaman toplumun tüm kesimlerinde değerli görevler üstlenmiş ve önemli konumlarda bulunmuştur.

Kara Fatma (Fatma Seher Erden) Kurtuluş Savaşı’nın kadın kahramanlarından biridirHalide Edip Adıvar ülkemizin yetiştirdiği önemli yazarlardan biridir.Canan Dağdeviren dünyaca tanınan önemli fizik mühendislerinden biridir
Kara Fatma (Fatma Seher Erden), Halide Edip Adıvar, Canan Dağdeviren
6.SINIF SOSYAL BİLGİLER – KADIN VE TOPLUM – ETKİN VATANDAŞLIK

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu