Demokrasi ve İnsan HaklarıHaber

Türkiye Seçim Tarihi

Dünden bugüne Türkiye seçim tarihi , darbeler, muhtıralar, idamlar, siyasi yasaklar, erken seçimler ve koalisyonlar…

1946 Genel Seçimi

1946 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu seçimler, Türkiye’nin çok partili hayata geçişinin ilk seçimleri olarak kabul edilmektedir. 21 Temmuz 1946 tarihinde gerçekleştirilen seçimler, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olarak görülmektedir.

1946 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Seçimlere 10 siyasi parti katıldı. Bu partiler arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milli Kalkınma Partisi (MKP), Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF), Demokrat Parti (DP) ve Milliyetçi Köylü Partisi (MKP) gibi partiler bulunuyordu. Ancak seçimlerin ana mücadelesi CHP ve DP arasında oldu. Seçim sonuçlarına göre, CHP %41.4 oy oranı ile seçimi kazandı ve 395 milletvekili çıkardı. DP ise %39.6 oy oranı ile 64 milletvekili kazandı. Diğer partilerin oy oranları oldukça düşüktü ve hiçbir parti meclise giremedi. Seçim sonuçlarına göre, CHP hükümeti kurmak için yeterli sayıda milletvekiline sahipti. Ancak DP lideri Adnan Menderes, seçim sonuçlarını kabul etmeyerek hükümeti kurma konusunda ısrar etti. Bu durum, Türkiye’deki siyasi gerilimi artırdı ve ülkede birçok protesto eylemi düzenlendi. Sonunda, CHP lideri İsmet İnönü hükümeti kurdu ve Türkiye’nin ilk çok partili hükümeti kurulmuş oldu. Bu seçimler, Türkiye’nin siyasi hayatında önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilirken, demokratikleşme sürecinin önemli bir adımı olarak da görülmektedir. 1946 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olmuştur. Seçimler sonucunda CHP, seçimleri kazanmış ve Türkiye’nin ilk çok partili hükümeti kurulmuştur. Bu seçimler, Türkiye’nin siyasi hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Ancak seçim sonrası yaşananlar, Türkiye’nin siyasi hayatında önemli değişikliklere yol açmıştır. DP’nin, seçim sonuçlarını kabul etmeyerek hükümeti kurma konusunda ısrar etmesi, CHP’nin Türkiye’deki tek parti iktidarına son veren seçimlerin sonuçlarına saygı göstermesine rağmen, hükümetin kurulması için zorlu bir mücadele vermesine neden oldu. Seçim sonuçlarının ardından, Türkiye’nin siyasi hayatında yeni bir dönem başlamıştır. CHP’nin tek parti iktidarına son veren bu seçimler, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine ivme kazandırmıştır. Seçimler sonrasında, ülkede demokratik reformlar yapılmış, basın ve ifade özgürlüğü genişletilmiştir. Bunun yanı sıra, Türkiye’deki siyasi partilerin sayısı artmış ve seçimler daha özgür ve adil hale getirilmiştir. 1946 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin demokrasiye doğru attığı önemli bir adım olmuştur. Seçim sonuçları, Türkiye’deki siyasi hayatı ve demokrasi sürecini şekillendirmiş, ülkeye demokratikleşme sürecinde önemli bir ivme kazandırmıştır. Bu nedenle, 1946 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin tarihinde önemli bir yere sahiptir ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde bir kilometre taşı olarak kabul edilmektedir.

1950 Genel Seçimi

1950 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli seçimlerinden biridir. Bu seçimler, Türkiye’de çok partili sisteme geçişin ardından gerçekleştirilen ilk genel seçimlerdir. 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimler, Türkiye’nin siyasi hayatında önemli değişikliklere neden oldu.

1950 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Seçimlere altı parti katıldı. Bu partiler arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti (DP), Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP), Milliyetçi İşçi Köylü Partisi (MİKP), Serbest Parti (SP) ve Halkçı Parti (HP) bulunuyordu. Ancak seçimlerin ana mücadelesi CHP ve DP arasında oldu. Seçim sonuçlarına göre, DP %53.1 oy oranı ile seçimi kazandı ve 408 milletvekili çıkardı. CHP ise %39.9 oy oranı ile 69 milletvekili kazandı. Diğer partilerin oy oranları oldukça düşüktü ve hiçbir parti meclise giremedi. DP’nin seçim zaferi, Türkiye’deki siyasi hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. DP’nin lideri Adnan Menderes, Türkiye’nin yeni başbakanı olarak atandı. DP’nin seçim zaferi, Türkiye’deki çok partili siyasi hayatın başlangıcını simgeleyen bir olaydır. DP’nin seçim zaferi, Türkiye’deki siyasi hayatında önemli değişikliklere neden oldu. DP’nin iktidara gelmesiyle birlikte, Türkiye’de çok partili demokrasi süreci daha da güçlendi. Basın ve ifade özgürlüğü daha da genişletildi ve seçimler daha adil ve özgür hale getirildi. DP’nin iktidarı, Türkiye’nin modernleşme sürecinde de önemli bir dönüm noktası oldu.1950 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’de çok partili demokrasinin başlangıcını simgeleyen bir olaydır. Seçimler sonucunda DP, seçimleri kazanmış ve Adnan Menderes başbakan olarak atandı. DP’nin iktidarı, Türkiye’deki demokrasi sürecinin daha da güçlenmesine ve modernleşme sürecinin hızlanmasına neden oldu. Bu seçimler, Türkiye’nin siyasi hayatında önemli bir dönüm noktasıdır ve Türkiye’nin demokrasi ve modernleşme sürecinde bir kilometre taşıdır. DP iktidarı, Türkiye’deki siyasi hayatında önemli değişikliklere neden oldu. DP hükümeti, Türkiye’deki ekonomik kalkınmayı hızlandırmak için çeşitli reformlar gerçekleştirdi. Sanayi ve tarım sektörlerine yatırım yaparak Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkıda bulundu. Ayrıca, Türkiye’nin NATO’ya katılımı gibi uluslararası konularda da önemli adımlar attı. Ancak DP iktidarı, ülkedeki bazı kesimlerin tepkisini çekti. CHP, DP’nin uygulamalarını eleştirerek iktidarın baskıcı ve otoriter olduğunu savundu. Bazı sol gruplar da DP hükümetine karşı çıktı ve ülkede protesto eylemleri düzenledi. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan Kürt nüfusu, DP iktidarının uygulamalarına karşı çıktı ve bağımsızlık taleplerini dile getirdi. DP iktidarı, Türkiye’deki siyasi hayatında önemli değişikliklere neden olsa da, 1960 yılında gerçekleştirilen askeri darbeyle son buldu. DP lideri Adnan Menderes, darbe sonrasında idam edildi. Bu olay, Türkiye’nin demokrasi ve siyasi istikrarı açısından önemli bir kayıp olarak görülmektedir. 1950 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’deki çok partili demokrasinin başlangıcını simgeleyen bir olaydır. Seçimler sonucunda DP, iktidara gelmiş ve Türkiye’nin modernleşme sürecinde önemli adımlar atmıştır. Ancak DP iktidarı, ülkedeki bazı kesimlerin tepkisini çekmiş ve 1960 yılında gerçekleştirilen askeri darbeyle son bulmuştur. Bu seçimler, Türkiye’nin siyasi hayatında önemli bir dönüm noktasıdır ve Türkiye’nin demokrasi ve siyasi istikrar sürecindeki zorlukları göstermektedir.

1954 Genel Seçimi

1954 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli seçimlerinden biridir. Bu seçimler, Türkiye’deki çok partili sistemin ikinci genel seçimleridir. 2 Mayıs 1954 tarihinde yapılan seçimler, Türkiye’nin siyasi hayatında önemli değişikliklere neden oldu.

1954 Genel seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Seçimlere altı parti katıldı. Bu partiler arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti (DP), Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP), Halkçı Parti (HP), Serbest Parti (SP) ve Bağımsız Milletvekilleri (BM) bulunuyordu. Ancak seçimlerin ana mücadelesi CHP ve DP arasında oldu. Seçim sonuçlarına göre, DP %47.7 oy oranı ile seçimi kazandı ve 503 milletvekili çıkardı. CHP ise %42.8 oy oranı ile 69 milletvekili kazandı. Diğer partilerin oy oranları oldukça düşüktü ve hiçbir parti meclise giremedi. DP’nin seçim zaferi, Türkiye’deki siyasi hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. DP’nin lideri Adnan Menderes, Türkiye’nin başbakanı olarak yeniden seçildi. DP’nin seçim zaferi, Türkiye’deki çok partili siyasi hayatın ikinci dönemine girişin simgesi oldu. DP’nin seçim zaferi, Türkiye’deki siyasi hayatında önemli değişikliklere neden oldu. DP hükümeti, Türkiye’deki ekonomik kalkınmayı hızlandırmak için çeşitli reformlar gerçekleştirdi. Tarım, sanayi ve ticaret sektörlerine yatırım yaparak Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkıda bulundu. Ayrıca, Türkiye’nin NATO’ya katılımı gibi uluslararası konularda da önemli adımlar attı. Ancak DP iktidarı, ülkedeki bazı kesimlerin tepkisini çekti. CHP, DP’nin uygulamalarını eleştirerek iktidarın baskıcı ve otoriter olduğunu savundu. Bazı sol gruplar da DP hükümetine karşı çıktı ve ülkede protesto eylemleri düzenledi. Ayrıca, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan Kürt nüfusu, DP iktidarının uygulamalarına karşı çıktı ve bağımsızlık taleplerini dile getirdi. 1954 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’deki siyasi hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Seçimler sonucunda DP, iktidara gelmiş ve Türkiye’nin modernleşme sürecinde önemli adımlar atmıştır. Ancak DP’nin uygulamaları, ülkedeki bazı kesimlerin tepkisini çekmiş ve siyasi istikrarı tehdit etmiştir. Bu durum, 27 Mayıs 1960’ta gerçekleştirilen askeri darbeye kadar süren bir krize neden olmuştur. 1954 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’deki siyasi hayatındaki önemi yanında, demokratikleşme sürecine de katkıda bulunmuştur. Seçimlerin ardından, basın ve ifade özgürlüğü daha da genişletilmiş, seçimler daha adil ve özgür hale getirilmiştir. Bu süreç, Türkiye’nin demokrasi ve siyasi istikrarı için önemli bir adım olmuştur. 1954 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’deki çok partili demokrasinin ikinci döneminin başlangıcını simgeleyen bir olaydır. Seçimler sonucunda DP, iktidara gelmiş ve Türkiye’nin modernleşme sürecinde önemli adımlar atmıştır. Ancak DP iktidarı, ülkedeki bazı kesimlerin tepkisini çekmiş ve 27 Mayıs 1960’ta gerçekleştirilen askeri darbeye kadar süren bir krize neden olmuştur. Bu seçimler, Türkiye’nin demokrasi ve siyasi istikrar sürecindeki zorlukları göstermektedir ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir kilometre taşıdır. 1954 Türkiye Genel Seçimleri aynı zamanda Türkiye’de siyasi partilerin çeşitlenmesinde de bir dönüm noktasıdır. Seçimlere altı parti katılmış, bu partiler arasında yeni kurulmuş MDP, Halkçı Parti ve Serbest Parti gibi partiler de bulunmaktaydı. Bu çeşitlenme, Türkiye’deki siyasi hayatın çeşitliliğini artırmış ve halkın siyasi tercihlerini daha fazla yansıtacak bir yapı oluşmasını sağlamıştır. 1954 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olmasının yanı sıra, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına da katkıda bulunmuştur. DP iktidarı döneminde, tarım ve sanayi sektörlerine yatırım yaparak Türkiye’nin ekonomik büyümesi hızlandırılmış, yoksullukla mücadele edilmiş ve refah seviyesi arttırılmıştır. Ancak DP iktidarı, ülkenin Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan Kürt nüfusunun taleplerine cevap verememiş, bölgede çatışmaların artmasına neden olmuştur. Ayrıca, DP’nin uygulamaları bazı kesimlerin tepkisini çekmiş, siyasi istikrarsızlığa yol açmış ve sonunda 1960 yılında gerçekleştirilen askeri darbeye kadar süren bir krize neden olmuştur.

1957 Genel Seçimi

1957 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli seçimlerinden biridir. Bu seçimler, Türkiye’deki çok partili sistemin üçüncü genel seçimleridir. 27 Ekim 1957 tarihinde yapılan seçimler, Türkiye’nin siyasi hayatında önemli değişikliklere neden oldu.

1957 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Seçimlere altı parti katıldı. Bu partiler arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti (DP), Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP), Halkçı Parti (HP), Serbest Parti (SP) ve Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) bulunuyordu. Seçimlerin ana mücadelesi DP ve CHP arasında oldu. Seçim sonuçlarına göre, DP %47.9 oy oranı ile seçimi kazandı ve 424 milletvekili çıkardı. CHP ise %39.9 oy oranı ile 178 milletvekili kazandı. Diğer partilerin oy oranları oldukça düşüktü ve hiçbir parti meclise giremedi. DP’nin seçim zaferi, Türkiye’deki siyasi hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. DP lideri Adnan Menderes, Türkiye’nin başbakanı olarak yeniden seçildi. DP’nin seçim zaferi, Türkiye’deki çok partili siyasi hayatın üçüncü dönemine girişin simgesi oldu. DP’nin seçim zaferi, Türkiye’deki siyasi hayatında önemli değişikliklere neden oldu. DP hükümeti, Türkiye’deki ekonomik kalkınmayı hızlandırmak için çeşitli reformlar gerçekleştirdi. Tarım, sanayi ve ticaret sektörlerine yatırım yaparak Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkıda bulundu. Ayrıca, Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) üyeliği gibi uluslararası konularda da önemli adımlar attı. Ancak DP iktidarı, ülkedeki bazı kesimlerin tepkisini çekti. CHP, DP’nin uygulamalarını eleştirerek iktidarın baskıcı ve otoriter olduğunu savundu. Bazı sol gruplar da DP hükümetine karşı çıktı ve ülkede protesto eylemleri düzenledi. Ayrıca, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan Kürt nüfusu, DP iktidarının uygulamalarına karşı çıktı ve bağımsızlık taleplerini dile getirdi. 1957 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’deki siyasi hayatındaki önemi yanında, demokratikleşme sürecine de katkıda bulunmuştur. 1957 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde de önemli bir adım olmuştur. Seçimler öncesinde, DP hükümeti tarafından çıkarılan bazı yasalar, seçimlerin adil ve özgür olmasını engellemeye yönelikti. Ancak bu yasaların protesto edilmesi ve muhalefetin baskısı sonucunda, seçimler daha adil ve özgür bir şekilde yapıldı. Bu durum, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olarak kabul edildi. Seçimler sonrasında, Türkiye’deki siyasi partiler arasındaki rekabet arttı ve parti programları halka daha iyi ulaştırıldı. Bu durum, halkın siyasi tercihlerini daha fazla yansıtacak bir yapı oluşmasını sağladı. Ayrıca, seçim sonuçlarına göre, DP’nin oy oranı azalmış ve CHP’nin oy oranı artmıştır. Bu durum, Türkiye’deki siyasi hayatta bir değişim olabileceğini göstermiştir. 1957 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına da katkıda bulunmuştur. DP hükümeti, tarım ve sanayi sektörlerine yatırım yaparak Türkiye’nin ekonomik büyümesini hızlandırmıştır. Ayrıca, Türkiye’nin AET’ye üyeliği gibi uluslararası konularda da önemli adımlar atılmıştır. Ancak DP iktidarı, ülkedeki bazı kesimlerin tepkisini çekmeye devam etmiştir. Kürt nüfusu, DP iktidarının uygulamalarına karşı çıkmış ve bağımsızlık taleplerini dile getirmişlerdir. Ayrıca, bazı sol gruplar da DP hükümetine karşı çıkmış ve ülkede protesto eylemleri düzenlemişlerdir. 1957 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin siyasi hayatında ve demokratikleşme sürecinde önemli bir dönüm noktasıdır. Seçimler sonucunda DP, iktidara gelmeye devam etmiş ve Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmuştur. Ancak DP iktidarı, ülkedeki bazı kesimlerin tepkisini çekmeye devam etmiş ve Türkiye’nin siyasi istikrarını tehdit etmiştir. Bu seçimler, Türkiye’nin demokratikleşme sürecindeki zorlukları göstermektedir ve Türkiye’nin demokrasi ve siyasi istikrarı için önemli bir adım olmuştur.

1961 Genel Seçimi

1961 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Seçimler, Türkiye’nin 1960 askeri darbesinden sonra demokratik yönetimine geri dönmesini sağladı. Bu makalede, 1961 Türkiye Genel Seçimleri ve sonuçları hakkında ayrıntılı bir açıklama yapılacaktır.

1961 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Seçimler, 15 Ekim 1961’de yapıldı. O dönemde Türkiye’de çok sayıda siyasi parti bulunmaktaydı. Ancak seçime sadece dört parti katıldı: CHP, Yeni Türkiye Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve Adalet Partisi. Seçimlere katılan bu partiler, Türkiye’deki siyasi partilerin çeşitliliğini yansıtmaktaydı. Seçimlerin sonuçlarına gelince, Demokrat Parti’nin halefleri konumundaki AP, YTP ve CKMP oyların yüzde 60’ını aldı. CHP yüzde 36.74, AP yüzde 34.80, CKMP yüzde 13.95, YTP yüzde 13.72 oranlarında oy aldı. Nispi temsil sistemiyle yapılan seçimler sonunda CHP 173, AP 158, CKMP 54, YTP 65 sandalye çıkardılar. TBMM’de sandalye dağılımı sonucunda hiç bir parti tek başına iktidar olamadı. Senatoda da AP 71, CHP 36, YTP 27, CKMP 16 senatöre sahip oldu. 1961 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin demokratik yönetimi açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Seçimler, Türkiye’nin 1960 askeri darbesinden sonra demokratik yönetimine geri dönmesini sağlamıştır. Ayrıca, seçim sonuçları, Türkiye’deki siyasi partilerin güçlerinin nasıl değişebileceğini göstermiştir.

1965 Genel Seçimi

1965 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu seçimler, 1961 seçimlerinden sonra yapılan ikinci genel seçimdir.

1965 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Seçimlerin sonuçlarına gelince, AP yüzde 53 oy ile 240 milletvekili, CHP yüzde 28,7 oy ile 134 milletvekili MP yüzde 6 oy ile 31 milletvekili YTP yüzde 3.7 oy ile 19 milletvekili TİP yüzde 2.9 oy ile 15 milletvekili CKMP yüzde 2.2 oy ile 11 milletvekili kazandı. Adalet Partisi’nin seçimleri kazanmasının nedenleri arasında, parti lideri Süleyman Demirel’in ekonomik ve sosyal reformlar yapması, parti içindeki güçlü liderliği ve hükümetin güvenlik konularında aldığı sert önlemler sayılabilir. Ayrıca, seçimlerden önce AP, diğer partilerle ittifaklar kurarak seçimlerde daha fazla oy almayı başardı. Seçim sonuçları, Türkiye’nin siyasi yapısını ve demokrasisini derinden etkiledi. Adalet Partisi’nin tekrar iktidar olması, parti içindeki bazı grupların siyasi gücünü arttırdı. Ancak bu durum, siyasi çekişmelerin de artmasına neden oldu. Ayrıca, CHP’nin oy oranının düşmesi, partinin geleceği hakkında endişeleri arttırdı. 1965 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir yere sahiptir. Seçim sonuçları, Türkiye’deki siyasi partilerin güçlerinin nasıl değişebileceğini göstermiştir. Ayrıca, seçim sonuçları, Türkiye’nin siyasi yapısını ve demokrasisini etkilemiş, ülkenin geleceği hakkında farklı tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Demirel 27 Ekim 1965’de hükümeti kurdu. Demirel, 27 Mayıs darbesinden sonraki ilk tek parti hükümetini kurarak Türkiye’nin 12. başbakanı oldu. Oy kaybeden CHP’de ise parti içi hesaplaşma başlaması ile ortanın solunu sahiplenen Bülent Ecevit 1966’daki 18. Kurultay’da genel sekreterliğe seçildi.

1969 Genel Seçimi

1969 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu seçimler, 1965 seçimlerinden sonra yapılan üçüncü genel seçimdir.

1969 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

12 Ekim 1969 yılında gerçekleştirilen seçimlerde Süleyman Demirel başkanlığındaki AP yüzde 46.5 oy oranı ile 256 milletvekili çıkararak yeniden iktidar oluyordu. İnönü başkanlığındaki CHP ise yüzde 27’ler dolayında 143 milletvekili ile Meclis’te yer bulabilmişti. Bu sonuçlar İsmet İnönü’nün de sonu olmuştu. Milli Şef, ‘üzerine tapulanan’ CHP Genel Başkanlığı koltuğunu Bülent Ecevit’e devrediyordu. Adalet Partisi’nin seçimleri kazanmasının nedenleri arasında, parti lideri Süleyman Demirel’in ekonomik ve sosyal reformlar yapması, parti içindeki güçlü liderliği ve hükümetin güvenlik konularında aldığı sert önlemler sayılabilir. Ayrıca, seçimlerden önce AP, diğer partilerle ittifaklar kurarak seçimlerde daha fazla oy almayı başardı. Seçim sonuçları, Türkiye’nin siyasi yapısını ve demokrasisini derinden etkiledi. Adalet Partisi’nin tekrar iktidar olması, parti içindeki bazı grupların siyasi gücünü arttırdı. Ancak bu durum, siyasi çekişmelerin de artmasına neden oldu. Ayrıca, CHP’nin oy oranının düşmesi, parti içindeki tartışmaların artmasına neden oldu. 1969 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir yere sahiptir. Seçim sonuçları, Türkiye’deki siyasi partilerin güçlerinin nasıl değişebileceğini göstermiştir. Ayrıca, seçim sonuçları, Türkiye’nin siyasi yapısını ve demokrasisini etkilemiş, ülkenin geleceği hakkında farklı tartışmaları da beraberinde getirmiştir.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Nevşehir Gündem Haber

1973 Genel Seçimi

1973 Türkiye Genel Seçimleri, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu seçimler, 1969 seçimlerinden sonra yapılan dördüncü genel seçimdir.

1973 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Seçimler, 14 Ekim 1973’te yapıldı. Adalet Partisi seçimlere Demirel liderliğinde girerken CHP ise yeni lideri Ecevit’e umudunu bağlamıştı. Alparslan Türkeş liderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Milli Görüş siyasetinin lideri Erbakan’ın kurduğu Milli Selamet Partisi ile 27 Mayıs darbesi ile kapatılan Demokratik Parti de siyaset sahnesindeydi. Seçimlerin sonuçlarına gelince, seçime katılım Türkiye seçim tarihinin yüzde 64,3 ile en düşük katılımlı 1969 seçimlerini 2,5 puan geçerek yüzde 66,8’de kaldı. Sekiz partinin katıldığı seçimde Adalet Partisi yüzde 29’la 149, Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 33’le 185, Demokratik Parti yüzde 11’le 45, Milli Selamet Partisi yüzde 11’le 48 ve Cumhuriyetçi Güven Partisi yüzde 5 ile13 milletvekili çıkardı. Türkiye’de “ikinci koalisyonlar dönemi” başlıyordu. 1973’te CHP-AP koalisyonu bekleniyordu. Ancak Demirel, “Halk bize muhalefet görevi verdi” dedi. Ecevit ise “Olmaz” denilen bir formülü devreye soktu. Milli Selamet Partisi (MSP) Lideri Necmettin Erbakan’ın kapısını çaldı. İki isim, koalisyon için el sıkışıyordu. Yüz günü aşkın süren hükümet bunalımı CHP-MSP koalisyonu ile son buldu. 1973 seçimlerinden on ay sonra, 15 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs’ta Makarios’a karşı darbe yapıldı. Ankara’daki hükumet krizlerinin ve bitmek tükenmek bilmeyen koalisyon anlaşmazlıklarının ortasında gerçekleşen bu darbe Kıbrıs’taki gidişatı kontrol edilemez bir boyuta getirdi. Darbe nedeniyle Makarios Kıbrıs’tan kaçmak zorunda kaldı. Londra ve Zürih görüşmelerinden bir sonuç çıkmaması nedeniyle 20 Temmuzda Garantör Devlet olarak Türkiye Adaya müdahale etti. Görüş olarak birbirine taban tabana zıt iki parti, CHP-MSP Koalisyon Hükumeti döneminde “Barış Harekâtı” adı verilen müdahale yapıldı. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın büyük bir başarı ile sonuçlanmasına rağmen hükumet krizleri çözülemedi. Ve Türk siyasi hayatında Milli Cephe hükumetleri dönemi başladı.

1977 Genel Seçimi

1977 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

1 Mayıs 1977’de yaşanan kanlı olaylar üzerine Türkiye erken seçime gitme kararı almıştı. 5 Haziran 1977’de gerçekleştirilen seçimlerinde göz önünde iki parti vardı. Biri Bülent Ecevit adında genç bir ismi siyaset sahnesine “umudumuz” şeklinde sunan CHP, diğer yanda ise Milli Görüş siyasetinin kurucusu Necmettin Erbakan’ın partisi MSP yarış içerisindeydi.

Seçim sonucunda Adalet Partisi 189, Milli Selamet Partisi 24, Milliyetçi Hareket Partisi 16, CGP 3, DP 1 milletvekilli ile Meclis’te temsil edilecekti. CHP seçim sonrası azınlık hükümeti kurmuş ancak güvenoyu alamaması üzerine Süleyman Demirel “cephe hükümeti” kurma fikrini ortaya atarak MSP ve MHP’yi yanına almıştı. Demirel, AP ile Milli Selamet Partisi (MSP) ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) katılımıyla II. Milliyetçi Cephe hükümetini kurdu. CHP’nin gensorusu ile 31 Aralık 1977’de Süleyman Demirel başkanlığındaki II. MC Hükümeti devrildi. Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak gensoru ile hükümet düşürülmüştü. Demirel’in istifasını sunduğu Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, hükümeti kurma görevini 1 Ocak 1978’de CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’e vermişti.

1983 Genel Seçimi

1980’e yaklaşıldığında yurdun hemen hemen her köşesinden ölüm haberleri geliyordu. Ülke adeta bölünmüş, kamplaşma doruk noktaya ulaşmıştı. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul Maçka’daki evinin yakınlarında arabasında iken Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü. Türkiye İşçi Partisi Adana eski İl Başkanı Ceyhun Can, yazıhanesinde öldürüldü. Aynı gün bir diğer isim Çukurova Üniversitesi Rektör Vekili Fikret Ünsal da evinin önünde öldürüldü. CHP İstanbul milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu İstanbul Şişli’deki işyerinde öldürüldü. Eski Başbakan Nihat Erim İstanbul Dragos’ taki evinin yakınında Mahir Çayan ve arkadaşlarının intikamının alınması adına Dev-Sol militanları tarafından suikasta uğradı. Maden-İş Sendikası genel Başkanı Kemal Türkler İstanbul Merter semtinde silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

1983 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Toplumun her kesimini ezip geçen, temel insan haklarının askıya alındığı, birçok davanın açıldığı, sayısız idam kararının verildiği ve uygulandığı 12 Eylül darbesi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Bayrak Harekâtı” adı verilen müdahalesi ile başladı. Darbenin gece 03.00’te ilanından sonra aynı gün sabah saat 05.30’da Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’a Genelkurmay Başkanı Evren tarafından birer tebliğ gönderildi. Tüm tebliğlerde, “TSK yönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş, parlamento üyeliğiniz düşmüştür. Talimatı getiren subayın ikazlarına uyunuz” ifadesi kullanıldı, liderlere gidecekleri adresler de belirtiliyordu. Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel için Hamzaköy Gelibolu adresi belirtilirken, Necmettin Erbakan’a ise Uzunada İzmir adres olarak gösterildi. Ecevit ve Demirel eşleriyle birlikte aynı uçakla Hamzakoy’a götürüldü. Yaklaşık bir ay boyunca, 11 Ekim 1980’e kadar burada kaldılar. Necmettin Erbakan ise aynı gün uçakla Uzunada’ya götürüldü. Alparslan Türkeş evinde bulunamadığı için Milli Güvenlik Konseyi, 13 Eylül’de bir bildiri ile teslim olmaması halinde suçlu duruma düşeceğini belirtti. Bunun üzerine Türkeş 14 Eylül’de Ankara Merkez Komutanlığı’na teslim oldu ve Uzunada’ya gönderildi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası ilk genel seçim olan 1983 seçimlerinde yüzde 10 baraj sistemi getirildi. Yeni Seçim Kanunu kurulacak partilerin yasalaşması için en az 30 kurucu üyenin Milli Güvenlik Konseyi’nce onaylanmasını zorunluluğunu getirdi. Siyasi partiler 12 Eylül rejimine karşı beyan ve davranışlarda bulunamayacaklardı. MGK partiler, bağımsız adaylar, seçime giren partilerin adayları gibi pek çok ismi veto etti. Cunta yönetimi Mayıs 1983’te siyasi parti kuruluşlarını serbest bıraktı. Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milli Selamet Partisi parlamenter ve yöneticileri anayasadaki yasaklar nedeniyle yeni oluşumların içerisinde yer alamıyorlardı. Milli Güvenlik Konseyi’ni oluşturan beş general yayınladıkları yeni bildiriler ile siyasi partilerin kurucularını veto etme hakkını kendilerinde tuttu. Darbe sonrası kurulan ve seçime katılma hakkını kazanan ilk parti cuntanın görevlendirdiği Orgeneral Turgut Sunalp’ın oluşturduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi oldu. ‘Orta sol ‘olduğu varsayılan otuz iki kurucusundan yedisinin hemen konsey tarafından veto edildiği Halkçı Parti izin verilen ikinci partiydi. Türk siyasetinde bir döneme damgasını vuran Turgut Özal’ın lideri olduğu Anavatan Partisi de Halkçı Parti gibi 20 Mayıs’ta İçişleri Bakanlığı’na kuruluş beyannamesini vermişti. Orta sağda Süleyman Demirel ve arkadaşlarının önerisiyle kurulan Büyük Türkiye Partisi ise konsey tarafından kapatılmıştı. Süleyman Demirel, İhsan Sabri Çağlayangil gibi AP’liler ile Sırrı Atalay, Deniz Baykal gibi CHP’li 16 siyasetçinin Çanakkale’deki Zincirbozan askeri üstünde gözetim altında tutulmasına karar verilmişti. Kasım 1983 seçimlerine konseyin açık bir şekilde desteklediği Milliyetçi Demokrasi Partisi, Anavatan Partisi ve Halkçı Parti katıldı. Seçimden önce Kenan Evren’in radyo ve televizyondan açıkça Anavatan ve Turgut Özal’ın aleyhine konuşma yapmasına rağmen Anavatan partisi TBMM’deki salt çoğunluğu alarak seçimlerden birinci parti çıktı. CHP’nin klasik oylarını toplayan Halkçı Parti ikinci cuntanın desteklediği MDP ise çok az bir oyla üçüncü parti olabilmişti. Anavatan Partisi yüzde 42,9, Halkçı Parti yüzde 28,9, Milliyetçi Demokrasi Partisi yüzde 22,1 oy aldı.

1987 Genel Seçimi

1987 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

2 Kasım 1987 günü yapılan seçimlerde 26 milyon vatandaş sandığa giderken sonuçlar yine tek başına iktidarı gösteriyordu. Anavatan Partisi oran olarak oylarını düşürse de yüzde 36 oran ile 292 vekil çıkarmayı başarmıştı. Erdal İnönü’nün SHP’si ise yüzde 25 oy ve 99 vekil ile ana muhalefet partisi hüviyetini kazanmıştı.

Siyasi yasağı kalkan liderlerden bir tek Süleyman Demirel partisine yüzde 10 barajını geçirerek yüzde 19 oy ve 59 vekil ile Meclis’teydi. Bülent Ecevit’ li DSP yüzde 8,5, Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi yüzde 7, Alparslan Türkeş’li MÇP ise yüzde 3 oy alabilmişti. 1987 yılında yapılan seçimler sonrasında tekrar hükümeti kuran Özal, partisinin oyu düşmesine rağmen başbakanlığını devam ettirdi. 1987 seçimlerine gidilmeden önce gündem siyasi yasakların kaldırılmasıydı.. Halktan gelen baskıları da dikkate alan Meclis yasakların kaldırılması için yapılan anayasa değişikliğini referanduma götürmüştü. 6 Eylül 1987 günü yapılan referandumda yüzde 50.16’lık bir oy oranı ile siyasi yasakların kaldırılması sonucu çıkmış ve Demirel, Ecevit, Türkeş ve Erbakan’ın önü açılmıştı. Bülent Ecevit, Demokratik Sol Parti’nin, Alparslan Türkeş Milliyetçi Çalışma Partisi’nin, Necmettin Erbakan ise artık Refah Partisi’nin genel başkanıydı.

1991 Genel Seçimi

1991 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Altı siyasi parti ve bağımsız adayların yarıştığı 20 Ekim 1991’deki seçimlerde Doğru Yol Partisi yüzde 26,2, Anavatan Partisi yüzde 23,3, Sosyal Demokrat Halkçı Parti yüzde 20,1, Refah Partisi yüzde 16,4 ve Demokratik Sol Parti yüzde 10,4 oy alabilmişti. Seçimlerin ardından sekiz yıldır iktidarda bulunan ANAP’ın tek parti iktidarı sona ermişti.

1991 seçimlerinden Demirel’in lideri olduğu Doğruyol Partisi birinci parti olarak çıkmıştı. Ancak Meclis içinde tek başına iktidarı kurabilecek çoğunluğa sahip değildi. Hükümeti kurma görevinin verildiği DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in DYP-SHP koalisyon hükümetini 20 Kasım 1991 de kurması ile SHP Genel Başkanı Erdal İnönü Başbakan Yardımcılığı görevini aldı.

1995 Genel Seçimi

1995 genel seçimleri öncesi TBMM’nin kararı ile milletvekili sayısı 450’den 550’ye çıkarılırken, yapılan kanun değişikliği ile seçmen yaşı 20’den 18’e çekilmişti.

1995 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Aynı zamanda ceza ve tutukevinde bulunanlar da ilk defa oy kullanabilecekti. Refah Partisi’nin yüzde 21,3 ile birinci çıktığı seçimlerde ANAP ve DYP yüzde 19’ar oy alırken CHP barajı kıl payı geçebilmişti. DSP’nin oyu ise yüzde 14,6’ydı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini Necmettin Erbakan’a vermiş fakat Refah Partisi’nin Meclis’te güvenoyu almak için yeterli milletvekiline sahip olmaması ve diğer partilerin destek vermemesi üzerine hükumet kurulamadı. Demirel’in görevlendirdiği Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller ile anlaşıp 53. Hükümet kurabilmişti. Fakat güvenoyu Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilen Anayol-DYP Hükümeti düşünce görev tekrardan Erbakan’a verilmişti.

1999 Genel Seçimi

Terör örgütü PKK yöneticisi Abdullah Öcalan Kenya’da yakalanarak Türkiye getirilmişti. Başbakan Ecevit’ti, dengeler değişecekti.

Terör örgütü PKK’nın yöneticisi Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi oldu. Öcalan’ın yakalanma süreci, 16 Eylül 1998’de Hatay Reyhanlı’ya giden dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş’in, “Sabrımızı taşırmasınlar” sözleriyle başladı. Fitili ateşleyen bu sözleri, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 1 Ekim 1998‘de, TBMM’nin açılışında yaptığı “Suriye’ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu, sabrımızın taşmak

1999 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

üzere olduğunu bir kere daha tüm dünyaya ilan ediyorum” açıklaması izledi. Suriye, Türkiye’nin birliklerini güneye kaydırmasıyla Öcalan’ın varlığının büyük soruna dönüştüğünü kavradı. 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmak zorunda kalan Öcalan, önce Yunanistan’a ardından Rusya, İtalya’ya gitmek zorunda kaldı. Son olarak sığındığı Kenya’da Yunanistan Büyükelçiliği rezidansına götürülen Öcalan, buradan ayrılması yönündeki baskılara karşı, elçiliği terk etmemek için 15 Şubat’a kadar direndi. Bu tarihte Hollanda’ya gidebileceği söylenen Öcalan, bu ülkeye gideceğini sanırken, yakalandı. 14 Şubat akşamı Kenya’nın başkenti Nairobi’de özel operasyon ekibi Öcalan’ı teslim aldı.

DSP yüzde 22 ile birinci, uzun zamandır Meclis dışında olan MHP ise yüzde 18 ile ikinci parti olmuştu. Kapatılan Refah Partisi’nin yerine kurulan Fazilet Partisi yüzde 15,5 ile üçüncü, Anavatan Partisi yüzde 13 ile dördüncü parti olmuştu. DYP ise yüzde 12 oy almıştı. Seçimlerin ardından ortaya çıkan tabloda hükümetin kurulması konusunda kısa bir belirsizlik yaşansa da DSP, ANAP ve MHP’nin bir araya gelmesiyle 57. Hükümet kurulmuştu.

2002 Genel Seçimi

2002 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

Adalet ve Kalkınma Partisi 1950’den 2002’ye kadar olan süreçte Meclis’te en yüksek temsil gücünü elde eden partiydi. Oyların yüzde 34’ünü alan AK Parti 363 vekil ile Meclis’teydi, Deniz Baykal başkanlığındaki CHP ise yüzde 19 oy oranıyla 178 sandalye kazanmıştı.

AK Parti tek başına iktidardı ama Erdoğan vekil adayı olamadığı için Başbakan olamadı. Sezer’den görevi alan Abdullah Gül Başkanlığı’nda kurulan 58. Hükümet Erdoğan’ın yenilenen Siirt seçimleri neticesinde milletvekili seçilmesiyle yerini 59. Hükümet’e bıraktı. Başbakan artık Recep Tayyip Erdoğan’dı.

2007 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

2007 Genel Seçimi

AK Parti yüzde 46.58 ile 341 milletvekili, CHP yüzde 20.88 ile 112 milletvekili, MHP ise yüzde 14.27 ile 71 milletvekili çıkartmıştı.

Seçimlerin ardından Meclis 4 Ağustos’ta ilk toplantısını yaptı. İlk olarak Meclis Başkanı seçimi gerçekleşti. AK Parti’nin adayı Zonguldak milletvekili Köksal Toptan, muhalefetin de desteğiyle ilk turda 450 oy alarak başkan seçildi. 20 Ağustos’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı seçildi. Gül Meclis tarafından seçilen son Cumhurbaşkanı oldu.

2011 Genel Seçimi

Yüksek Seçim Kurulu 5 Mart 2011 tarihli kararına göre, 27 siyasi parti seçime katılmaya hak kazandı. Bu partilerden 3’ü oy pıusulası sıralaması için yapılan kura öncesinde seçime katılmama kararı aldı ve oy pusulası sıralamasına 24 parti girdi. BDP’den Selahattin Demirtaş, Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı ve son olarak Doğu Perinçek’te İzmir 2. Bölgeden aday olmuştur. Bu 24 partiden Alternatif Parti, Bağımsız Türkiye Partisi, Eşitlik ve Demokrasi Partisi, Genç Parti, Halkın Yükselişi Partisi, Türkiye Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, liste verme aşaması öncesinde seçime katılmama kararı alarak veya liste vermeyerek seçimden çekildi.

2011 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

12 Haziran 2011 seçimlerinde esas olarak yüzde 10’luk Türkiye seçim barajına takılmamanın bir yolu olarak ve bazı kısmi ittifakları da içermiş şekilde, bazı partiler seçimlere ‘bağımsız aday bloku’ olarak katılmayı tercih etti. 2007 Türkiye genel seçimlerinde Barış ve Demokrasi Partisi tarafından uygulanan bu yöntem partiye TBMM’de grup kurma olanağı vermişti. Bu seçimde BDP ve İP ilk kez, bu yöntemi izledi. Bunun yanı sıra herhangi bir partiyle bağlantısı olmayan ya da milletvekili adaylığı için başvurduğu partiden adaylıkları kabul edilmeyen kişilerden bağımsız milletvekili adayı olarak seçimlere girenler oldu. 17 partinin katıldığı 2011 seçimlerinde 50 milyondan fazla seçmen oy kullandı. 12 Haziran 2011 günü yapılan seçimlerde yüzde 50 oy alan AK Parti, ülkedeki iki yurttaştan birinin tercihiydi. AK Parti 1965 yılından bu yana yüzde 50’ye ulaşan tek parti oldu. 46 yıl önce yüzde 52.87 oy oranıyla Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi 1965 yılı genel seçimlerinde yüzde 50’leri gören son parti olmuştu. Kemal Kılıçdaroğlu ile seçime giren CHP yüzde 25 oy ile yine ikinci parti oldu. Devlet Bahçeli ise partisinin oylarını yüzde 13’e düşürmüştü. Yüzde 10’luk seçim barajını aşıp aşamayacağı tartışılan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), beklenenin üstünde oy alarak toplam seçmenin yüzde 13’ünün oyunu aldı.
2007 genel seçimlerinde 331 sandalyesi olan AK Parti, bu seçimlerde beş sandalye kaybederken CHP 102 olan sandalye sayısını 33 arttırarak 135 sandalyeye ulaştı. MHP ise 18 sandalye kaybederek meclise 54 milletvekili sokabildi.

7 Haziran 2015 Genel Seçimi

7 Haziran 2015 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

7 Haziran’da gerçekleşen seçimlerde AK Parti ilk defa oy kaybetti ve milletvekili sayısında düşüş yaşadı. AK Parti yüzde 40,98 oy oranı ile birinci parti çıkıp 258 milletvekili çıkarmasına rağmen iktidar olamadı.

CHP yüzde 25,0 oy alırken, MHP oy oranını yüzde 16,3’e yükseltti. HDP ise ilk defa parti olarak girdiği seçimlerden yüzde 13,1 oy aldı. AK Parti, 13 yıllık iktidarın ardından 7 Haziran seçimlerinde en fazla oyu alsa da iktidar olamadı. Bu dönemden sonra Türkiye’de koalisyon tartışması başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümeti kurmakla görevlendirdiği Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni hükümeti kurmak için CHP ve MHP ile görüştü. Görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin yenilenmesine karar verdi.

Kasım 2015 Genel Seçimi

Türkiye Büyük Millet Meclisi 25. Dönemi’nin 550 yeni üyesinin belirlendiği genel seçimlere katılım yüzde 83,92 olarak gerçekleşti. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçim sonuçlarını 18 Haziran’da açıkladı.

Kasım 2015 Genel Seçimi
Türkiye Seçim Tarihi

YSK’nın açıkladığı kesin sonuçlara göre yüzde 10’luk seçim barajını geçen AK Parti yüzde 40,87, CHP yüzde 24,96, MHP %16,29, HDP ise yüzde 13,2 oranında oy aldı. Bu oy oranlarına göre AK Parti 258, CHP 132, HDP 80, MHP 80 milletvekili çıkardı. Bağımsız hiçbir aday seçilemedi.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu