Kimdir

Lev Troçki Kimdir? Sovyetlerin Diktatör Ruhlu Sosyalisti

Çarı ve Duma’yı deviren Rus Sovyetleri, 1918’de ilk genel demokratik seçimlere gittiklerinde, muhtemelen bu seçimlerin altından “eşitlik” yerine “baskı” rejiminin çıkacağını bilemezlerdi. “Ekmek, eşitlik ve sosyalizm” çığlıkları arasında 4 asırlık Çar rejimini yerle bir etmiş, savaş yanlısı Duma meclisini lağvetmiş Lenin ve arkadaşları, 1918 seçimlerinde Sovyetlerin geleceğinin nasıl şekilleneceğini de bir bakıma tescil etmişlerdi…

İktidarda yerlerini sağlam gören Lenin ve devrimin organizatörü Troçki, seçim gecesi açıklanan sonuçlarla şok oluyorlardı. Bolşevikler; savaş yanlısı Menşevikler ve Çar yanlıları karşısında büyük bir mağlubiyet almıştı! Aldıkları oy oranı, Menşeviklerin oy oranının yarısına zor ulaşıyordu. Troçki için bu kabul edilemezdi; kızıl bayraklarla yeni seçilmiş demokratik parlamentoyu basan Troçki komutasındaki “Askeri Devrim Komitesi (ileride “kızıl ordu” ismini alacak askeri oluşum)”, bu çiçeği burnunda parlamentoyu kurulmadan yok ediyordu. Onlara göre “devrimin kurtuluşu” için bu gerekliydi. Artık “demokratik yollarla oluşturulmuş hükümet” sistemi, Sovyetlerin gündeminden düşecek; onun yerine “komiserlik” denen kısmi diktatörlüğe geçilecekti. Halkçı söylemlerle tüm Dünya’da yankı uyandıran Bolşevikler, şimdi de tüm Dünya’ya büyük bir fiyasko olduklarını gösteriyorlardı.

İşte bu yeni rejimin fikir babası, kuşkusuz ki Lev Troçki idi. Kızıl Ordu ve Çeka (KGB) gibi tüm Dünya’yı yıllarca korkuya sevketmiş bu iki askeri organ, kaderin ne büyük cilvesidir ki Troçki’nin ölümüne de sebeb olmuştu. İsterseniz bu garip kişiliğin, Troçki’nin hayatına ufak bir yolculuk yapalım…

Troçki’nin Hayatı

Troçki, Çarlık Rusyası’nın Balkanlarda Osmanlı ile boğaz boğaza olduğu yıllarda; 1879’da doğmuştu. Ufak bir çiftçi köyü olan Kerson’da ilk hayat tecrübesini tadan Troçki, parlak bir akademik hayat geçirecekti. İlk öğreniminin ardından Odessa’ya giderek Matematik ve Hukuk alanlarında yüksek öğrenim yaptı.  Fransızca ve İngilizce gibi küresel dilleri öğrenen Troçki, o sıralarda Almanya’dan çıkan bir akıma kendisini kaptırmakta gecikmeyecekti; Marksizm…

Marksist Troçki

Troçki 20. yüzyıla, Çarlık Rusyası’ndaki bir hapishanede tutuklu olarak giriyordu. Suçu, Komünist ayaklanmacılara Güney Rusya’da yardım etmekti. 1901 yılında, ülkeden sürgün edildi ve Sibirya’ya yollandı. Burada ise bir yıl geçiren Troçki, bir gece gardiyanların boş anından yararlanarak firar etti ve, o sıralarda Lenin ve arkadaşlarının da mesken tuttuğu Viyana’ya gitti. Sovyet Rusya’nın iki büyük tabusu; Lenin ve Troçki ilk kez Viyana’da karşılaşıyorlardı. Ancak Rusya’nın Avusturya’ya kadar kolları uzanıyordu; Viyana’da durmanın tehlikeli olduğunu anlayan Rus devrimciler Londra’ya doğru yola koyuldular.

Londra’da örgütlenme yolunda önemli adımlar atan sosyalistler, Iskra adında bir dergi ve Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi adında bir siyasi partiyi kurdular. Ancak İşçi Partisi Kongresi’nde Lenin’in ortaya koyduğu “savaşları bitirme ve işgal edilen toprakları çiftçilere geri verme” ülküsü, büyük tartışmalara yol açacak ve parti, Lenin komutasındaki “Bolşevikler” ile savaş yanlısı “Menşevikler” şeklinde ikiye ayrılacaktı. Troçki, ilk tartışmalarda Menşevik cephesinde olduğunu söylese de, bir yıl içerisinde Lenin saflarına katılmakta gecikmeyecekti.

1905’te patlak veren devrim isyanının Çar tarafından bastırılması, Troçki için bir kez daha sürgün yolunun gözükmesi anlamına geliyordu. 5 yıl önce firar ettiği Sibirya’ya tekrar yollandı; ancak Sibirya hapishanelerini avucunun içi kadar iyi bilen Troçki için tekrar firar etmek hiç de zor olmayacaktı. Yine bir gece gardiyanlardan kaçmayı başaran Troçki, tam 12 yıl boyunca kalacağı Almanya’ya gitti.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Sibil Çetinkaya Kimdir? Ailesi ve Bilinmeyenleri

Troçki Almanya’dayken, Çarlık Rusyası’nda olanlar belki de devrim için en uygun zemini yaratmaya yeterliydi. Zaten askeri harcamalar ve Çar’ın kişisel kompleksleri çerçevesinde ağırlaşan ekonomik yük, 1. Dünya Savaşı ile içinden çıkılmaz bir ekonomik kriz ortamı yaratmıştı. Ülkenin en büyük ekonomik gücü olan işçiler ağır vergiler altında eziliyor; yüzbinlerce genç, ne için savaştığını bile bilmeden Kafkaslarda Osmanlı ile savaşırken ölüyordu. Tüm bunların üstüne, en büyük işçi yoğunluğuna sahip Rus şehri Petrograd’da (St. Petersburg) toplanan 150 bin kişilik komünist eylemcilere Çar’ın özel güvenlik görevlileri tarafından ateş açılması ve 4 bin eylemcinin hayatını kaybetmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Çar kendi ayağına kurşun sıkmıştı! Gizlice ülkeye giren Lenin ve arkadaşları, 1917 yılı içerisinde devrimi yapmaya kararlıydılar. Troçki’nin Almanya’daki evine gelen bir mektup ise, Troçki’nin Lenin tarafından Rusya’ya çağrıldığını haberliyordu.

Rusya’ya gelen Troçki, filizlenen devrim hareketinin organizatörü olmaktan çekinmeyecekti. Devrimin askeri organını kurdu, devrimin altyapısını hazırladı ve yönetimde aktif bir rol üstlendi. Hatta ülkenin en büyük işçi konseyi olan Petrograd Sovyeti’nin başkanlığına seçildi.

1917 yılının sonbaharında patlak veren en büyük komünist isyanında, polis güçlerinin eylemcilerin kanadında yer alması, Çar’ın sonunun geldiğini tescilliyordu. Tarihe “Ekim Devrimi” olarak geçen Bolşevik Devrimi,  Troçki için de zirve noktası oluyordu. Ancak henüz herşey bitmemişti.

1918’de gerçekleşen ilk demokratik seçimlerde beklenmedik bir mağlubiyet alan Bolşevikler, Troçki yönetimindeki Askeri Devrim Komitesi ile geniş çaplı bir “temizleme” hareketine başladı. Menşeviklerin de eline silah almasıyla ilk Rus iç savaşı patlak veriyordu!

Üç yıl süren savaş, Troçki için kendini gösterme arenası olmuştu. Kızıl bayraklarla bezenmiş Bolşevik ordusu, milyonlarca Menşevik ve Çar yanlısını bu üç yıl içerisinde öldürdü veya sürgüne yolladı. İç savaşın galibi Troçki için bu da yetmiyordu; KGB’nin atası sayılabilecek ÇEKA‘yı kuran Troçki, sağ kalan tüm Menşevikleri esrarengiz şekilde ortadan kaldırdı. Onun için muhalif sesler ülkeye zarardan başka birşey getiremezdi; kafasını kaldıran herkesin başı ezildi!

Bu arada Lenin bir suikaste uğramış, omuriliğine sıkışan kurşundan dolayı felç geçirmişti. 1924’te ölen Lenin’in ardından koltuk savaşı kısa sürede başlayacaktı. Ortada iki aday vardı; devrimin organizatörü Troçki ile teşkilatın önemli siması Stalin. İktidar mücadelesine girişen bu ikiliden Troçki, giderek güç kaybedecek ve nihayet 1927’de seçimi kaybederek sürgüne yollanacaktı. Kurucularından olduğu bir ülkeden bu şekilde ayrılmak; ne yazık…

Troçki’nin sürgün güzergahları arasında İstanbul Büyükada da vardı. Çeşitli noktalarda konaklayan Troçki, son olarak Meksika’ya kaçtı. Meksika’da basın görevlisi kılığına girmiş Stalinist bir KGB ajanı tarafından öldürüldüğünde, takvimler 1940’ı gösteriyordu.  Ölümünün ardından akıllara, şu mânâlı söz kazınacaktı; “Devrim çocuklarını yer…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu