Gelişim Dönemi Özellikleri
Yenidoğan
Bebekler doğumla beraber aldıkları ilk nefesin akciğerlerini yakmasının verdiği acıyla ağlayıp hayata merhaba derler. Kan dolaşımının istenilen düzeyde ve düzenlilikte olmayışı nedeniyle el ve ayakları soğuk olabilir. Yenidoğan bebeğin nefes alışı düzensiz ve hızlıdır. Cildi kırmızı ve hassastır.
Yenidoğan henüz yaşama dair bilgi ve tecrübeye sahip değildir. Buna rağmen doğuştan getirdiği refleks ve içgüdüleri vasıtasıyla çevresiyle şaşırılacak derecede uyum gösterir; bu onun bilişsel öğrenme adına attığı ilk adımlarıdır. Çünkü doğumla birlikte yenidoğan çevresindeki uyarıcıları duyumsar. Bu dönemde kafası bedeninden daha büyüktür. Kafasında bıngıldak denilen yumuşak bir kısım bulunur.
Bebeklik
Bebeğin gelişim sürecinde büyümeyle beraber bıngıldak yumuşaklığını kaybeder ve sertleşir. Bebeklerde gözyaşı yaklaşık doğumdan iki ay sonra başlar. Her bebek kendi gelişim sürecine uygun olarak farklı nesnelerle ilgilenir. Bu dönemde ses çıkaran ve renkli olan her şey onlar için ilgi çekicidir. Bebeğin dört aylık dönemi içerisinde bedensel gelişimi hızlıdır.
Doğumla birlikte getirdiği saçları dökülüp yenileri çıkar. Göz rengi değişebilir, altı aydan sonra ise kalıcı olur. Zaman içerisinde bebeğin gelişimi güçlenir ve altı aydan sonra emekleme denemeleri başlar. Doğumla birlikte basit olarak başlayan öğrenme gittikçe artan hız ve derinlikte sürer. Bu onun çevresiyle kurduğu ilişkide; görsel işitsel uyaranlara karşı verdiği tepkilerde gözlenebilir.
Dört aydan dokuz ayın bitimine kadar olan dönemde duygusal gelişimde de mesafe kat edilir. İstek ve duygularını kendi dilince dışa vurmayı öğrenir. Anne ve babasını tanır, yabancılara karşı korku geliştirir ve tepki vermeye başlar. Bu dönemde anne ve babasına karşı bağlılık bağımlılık ilişkisine dönüşür.
Çünkü onların yokluğu bebekte üzüntü ve depresyona sebep olarak şiddetli tepki vermesine neden olur. İki yıl olarak kabul edilen bebeklik döneminde somut olarak fiziksel gelişime paralel olarak yürüme, katı yiyecekleri yeme, tuvalet eğitimi becerileri öğrenilir.
Çocukluk
Yaklaşık olarak 2-6 yaş aralığı ilk çocukluk olarak kabul edilir. Bu dönemde kazanılan temel beceriler arasında yürüme ve konuşmayı öğrenme, el ve göz koordinasyonu ile nesneleri tanıma ve kavrama becerileri kazanılır. Ayrıca bebeklikte başlayan tuvalet eğitimi bu dönemde tamamlanır.
Öz bakım ve temizlik becerileriyle beraber, sosyal ilişki geliştirme ve diğer bireylere karşı duygularını fark etmeye başlar. Okumaya hazır hâle gelir, toplumsal kuralları öğrenmeye başlar, mahremiyet ve utanma duygusu gelişir. Son çocukluk dönemi ise 7-12 yaş aralığı olarak kabul edilir. Bu dönemin sonu aynı zamanda ergenliğe geçişin ilk dönemidir.
Son çocukluk döneminde tutum geliştirmeyi öğrenir ve yaşıtlarıyla birlikte oynadığı oyunlarda bunu sıkça gösterir. Vicdan ve ahlak gelişimi ile birlikte değerler sistemini benimser. Bebeklik ve çocukluk dönemi temel görevleri arasında kabul edilen anne babaya bağlılık ve bağımlılık ilişkisi çocukluk döneminde yakınındaki diğer insanlara karşı da görülür.
Ergenlik
Ergenlik döneminde fiziksel gelişime paralel olarak duygusal, ahlaki, sosyal gelişimde de farklılıklar görülür. Bu dönemde kişilik gelişimi değişkenlik gösteren psikolojik süreçlerin etkisi altındadır. Ergenlik dönemi çalkantılı, sorunlu bir dönemdir.
Evrensel olarak 12-18 yaşları arasında, kız ve erkeklerde değişkenlik gösteren biçimde tanımlanan ergenlik dönemi mesleki tercihlerin de belirginleştiği dönem olarak kabul edilir. (Bu dönemlerin yaş aralıkları Prof. Dr. Nuray Senemoğluna göredir.)
Yetişkinlik
Ergenlik dönemi değişkenliğinin yerini daha sakin ve sorumlu bir hayata bıraktığı dönemi ifade eder. Birey içinde bulunduğu toplumdaki statüsüne uygun davranışları benimser, geleceği ile ilgili planlar yapar, kararlar alır.
Evlilik, sosyal bir gruba dâhil olma, vatandaşlık bilinci kazanma, çocuk yetiştirme ve aile hayatı gibi toplumsal hayatın vazgeçilmez unsurlarının ona yüklediği görevleri üstlenir ve yerine getirmeye başlar. Yetişkinliğin ilk yılları, hayatın ergenlikten kalma fiziksel güç ve canlılığının yetkin bir hâle dönüştüğü zamanlardır.
Bu dönem, bilişsel yetenekler ve fiziksel gücün canlılığı gibi kıvrak ve hızlıdır. Yine bu dönemde, ahlaki kararların tavır ve davranışlara yansıdığı görülür. Kısaca işinin ve sosyal hayatının gerektirdiği bilişsel aktivitelere ve öğrenme kapasitesine sahiptir. Ayrıca ahlaki değerler sisteminin benimsendiği dönemdir.
Yaşlılık
Genel olarak 65 yaş ve üstü yaşlılık dönemi olarak bilinir. Bu dönemde vücut fonksiyonlarında ve kas gücünde azalma görülür. Kemik erimesi, hücre yenilemesinin olmayışından dolayı olağan kabul edilir.
Bilişsel fonksiyonlarda, duyum ve algıda artan derecede zayıflamalar; özellikle görme ve işitme kaybı sık rastlanılan durumlardır. Yaşlı gün geçtikçe kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz, işlerini göremez hâle gelir.
Yatalak olmasa bile yaşamını sürdürebilmek için bir başkasının yardımına ihtiyaç duyar. Fiziksel ve bilişsel çöküntü ve gerilemeye karşın ahlaki yönden belirli hastalık durumları dışında önemli bir sorunla karşılaşılmaz.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
Bireyin zihinsel fonksiyonlarının anlama, algılama, anlamlandırma vb. kavramlarla açıklanan yönüne bilişsel gelişim denir. Piaget’nin kuramında bilişsel gelişim, kalıtım-biyolojik ve çevre faktörleriyle açıklanır. Ona göre birey bilgiyi edinirken aktif alıcı konumundadır.
Bireylerin anlama algılama düzeylerinin farklılığı bakış açılarına yansıdığından bu durumun açıklanması gerekmektedir.
Piaget kuramında bilişsel gelişimi şu kavramlarla açıklar:
- Olgunlaşma,
- yaşantı, uyum,
- örgütleme,
- dengeleme.
Piaget’ye göre bilişsel gelişim dönemleri; duyusal motor, işlem öncesi, somut işlemler ve soyut işlemler olmak üzere dörde ayrılır.
- Duyusal motor dönem: 0-2 yaş dönemini kapsayan ve dış dünyanın duyular yoluyla algılandığı süreklilik algısının oluştuğu yani nesnelerin görünmeseler bile var olduğunun farkına varılmaya başlandığı, refleksif hareketlerden amaçlı hareketlere geçildiği dönemdir.
- İşlem öncesi dönem: 2-6 yaş arası dönemdir. Kendi dışındaki insanların düşüncelerinin önemsenmediği, tek yönlü mantıksal düşünüşün hâkim olduğu, buna rağmen dil kullanımı ve sembollerin gelişmeye başladığı dönemdir.
- Somut işlemler dönemi: 6-11 yaş dönemini kapsar. Kuralların çocuklar tarafından anlaşıldığı, problemlere mantıklı çözümlerin bulunduğu, fakat genelde somut nesneler üzerinde düşünmelerin olduğu bir dönemdir. Soyut işlemler dönemi: 11-18 yaşları arasındaki süreçtir. Sosyal konularda fikirlerin, soyut düşünme becerilerinin geliştiği, karmaşık problemlerin mantıklı çözümlerinin bulunduğu dönemdir.
Kohlberg’in Ahlaki Gelişim Kuramı
Kohlberg’e göre bireyin ahlak gelişimi birbirleriyle ilişkili altı basamaktan oluşur. Ahlaki gelişim, çocuklukların yüzeysel ve somut ahlak anlayışından yetişkinlerin soyut ve ilkesel ahlak anlayışına doğru ilerleyen süreci kapsar.
Bu süreç, her bireyin çevresine göre farklılık gösterse de evrenseldir. İnsanların çoğunluğu dördüncü aşamada gelişimini tamamlarken genel kabul gören görüşe göre; beşinci ve altıncı aşamalar dördüncü aşamanın devamı değil birbirlerinin alternatifidirler. Altı aşamalı bu süreç her biri iki evreden oluşan üç düzeyi kapsar.
a. Gelenek öncesi düzey: İyi-kötü, doğru-yanlış gibi değerler çıkara ve güce; ödül ve ceza gibi somut sonuçlara dayanır.
- Birinci evre: Ceza ve itaat eğilimi hâkimdir. Otoriteye bağlılık gerektirir, uymama davranışının yaptırımı cezadır.
- İkinci evre: Bireysel davranışlar çıkara dayalı karşılıklı bir etkileşim gösterir. Buna göre insan ihtiyaçları doğrultusunda davranmalıdır.
b. Geleneksel düzey: Bireyselliğin aşıldığı bu düzeyde toplumsal uyum ve bağlılık temel değerdir.
- Birinci evre: Doğru ve iyi; diğer insanların beklentilerine uygun davranmak, kurallara uymaktır. İyi niyet, saygı, güven ve sadakat iyi insan olmanın vazgeçilmez unsurlarıdır.
- İkinci evre: Bireysel çıkarlarla çelişmeyen toplumsal kurallar ve yasalara uyum düzenin korunmasını sağlayan davranışlardır. Doğru olan diğer insanlara ve sisteme katkı sağlamaktır. Bu evre birçok yetişkin için son aşamadır.
c. Gelenek ötesi düzey: Birinci düzeyde otoriteye itaat, ikinci düzeyde otoritenin içselleştirilmesi ve uyum, üçüncü düzeyde ise bireyin kendisinin otorite olduğu görülür.
- Birinci evre: Birey toplumsal sözleşmeyle belirlenen ilkeleri kabul eder ancak zamanla bu ilkelerin değişebileceğinin farkındadır.
- İkinci evre: Temel insan haklarına, eşitlik ve adalet anlayışına dayalı; bireyin kendi seçtiği ahlaki ilkeler geçerlidir
Kaynak:12.Sınıf Psikoloji Ders Kitabı (PDF)