Türkiye Tarihi

28 Şubat Darbesi – Postmodern Darbe

28 Şubat 1997’de seçilmiş hükûmete karşı diğer askerî darbelerden daha farklı bir darbe gerçekleştirildi.

Refah Partisi (RP) lideri Necmettin Erbakan ve Doğru Yol Partisi (DYP) lideri Tansu Çiller hükûmeti, silahlı kuvvetler tarafından istifaya zorlandı.

Tansu Çiller - Necmettin Erbakan
Tansu Çiller – Necmettin Erbakan

27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinin aksine askerler 28 Şubat’ta yönetime bizzat el koymadılar. Bunun yerine medya üzerinden hükûmete karşı bir savaş verildi. Silahlı kuvvetlerin hükûmeti görevden zorla almaması nedeniyle 28 Şubat’ı ta gerçekleştirilen darbe, “post-modern” darbe olarak adlandırılmıştır.

4 Aralık 1995’te gerçekleştirilen seçimlerde Refah Partisinin birinci parti çıkmasına rağmen hükûmeti kurma görevi, Anavatan Partisi (ANAP) ve Doğru Yol Partisi koalisyonuna verildi ve yeni hükûmet kuruldu. Fakat kurulan hükûmetinin kısa bir sürede başarısız olmasının ardından Doğru Yol Partisi ile Refah Partisi arasında yeni bir koalisyon kuruldu.

Koalisyon sonucu RP lideri Necmettin Erbakan, başbakan oldu ancak yeni hükûmete ordunun üst düzey komutanlarının tepkisi de artmaya başladı. Ordu, medya ve iş çevrelerinin birlikte hareket ederek yeni kurulan hükûmeti daha ilk aylarından itibaren demokratik olmayan bir tutumla devirmeye çalışması, millî iradeyi yok saymakla eş değerdi. TSK, 1996’nın ikinci yarısında Refah Partisi iktidarına karşı büyük bir psikolojik savaş başlattı. Batı Çalışma Grubu (BÇG) adı altında bir oluşumla, Refah Partisinin tüm faaliyetleri izlemeye alındı. Askerî ve sivil bürokraside fişlemeler başladı. TSK, medyayı brifinglerle ve doğrudan temaslarla yönlendiriyor ve iktidarı laiklik karşıtı olarak gösteriyordu.

28 Şubat Darbesi’ne giden süreçte hükûmete karşı yapılan müdahalenin gerekçeleri olarak şunlar ortaya kondu:

28 Şubat Darbesi’nin Gerekçeleri

  • Başbakan Necmettin Erbakan’ın, İslam ülkeleri ile yakınlaşması ve tepkilere rağmen İslam dünyası ile iş birliği projelerini gündemde tutmayı sürdürmesi. İslam ortak pazarı için G-7’ye karşı, D-8’ler grubunu kurma projesi için harekete geçmesi.
  • Başbakan Necmettin Erbakan’ın, Başbakanlık Resmî Konutu’nda, kamuoyunda tartışılan bir iftar yemeği vermesi.
  • Refah Partili Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın, Filistin ile dayanışma gecesi düzenlemesi; geceye İran Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri’nin çağrılması. Gecede yapılan konuşmaların ve sergilenen tiyatro oyununun içeriğinden rahatsız olunması.

Bu olayların ardından Ankara’nın Sincan ilçesinde 20 tank ve 15 zırhlı araç şehir merkezinden geçiş yaptı.

Genelkurmay Başkanlığı ve DYP’li dönemin Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan, tankların eğitim amacıyla geçtiğini açıkladılar. Ancak bu olay askerî müdahale tartışmalarını başlattı. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, daha sonra yaptığı bir açıklamada tankların geçişi için “Demokrasiye balans ayarı yaptık.” ifadesini kullanmıştır. Hükûmet ile asker arasındaki gerilim tırmanırken Millî Güvenlik Kurulu (MGK), 28 Şubat 1997’de ‘irtica’ gündemiyle toplandı. MGK’da yer alan askerî kanat, 18 maddelik bir karar listesi ortaya koydu. Bu listedeki istekler MGK toplantısında dile getirildi.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  2. Dünya Savaşı Sonrasında Türkiye'de Sosyal ve Kültürel Hayat
Necmettin Erbakan
Necmettin Erbakan

28 Şubat Kararları

  1. 8 yıllık kesintisiz eğitim tüm yurtta uygulanmalıdır.
  2. Kur’an kursları MEB’in sorumluluğu ve kontrolünde olmalıdır.
  3. Tarikatların faaliyetlerine son verilmelidir. 677 sayılı kanunla Tekke ve Zaviyelerin açılması yasaklanmıştır. Bu kanunun uygulanması için ilgililer uyarılmalıdır.
  4. Aşırı dinci kesimlerin kamu kurum ve kuruluşları, özellikle üniversite, eğitim kurumları, bürokrasi ve yargı kuruluşlarına sızması önlenmelidir.
  5. Kıyafet Kanunu’na aykırı uygulamalar önlenmelidir.
  6. Kurban derileri kanunda belirtilen kuruluşlarca toplanmalıdır.

29 Nisan 1997’de gazetecilere verilen brifingde ordunun yeni savunma anlayışı açıklandı. Buna göre dış tehdit azalmış, içerde ise irtica ve bölücülük iki esas tehdit olarak algılanır hâle gelmişti.

Başbakan Necmettin Erbakan, MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç’tan kararların yumuşatılmasını istedi aksi hâlde bildiriyi imzalamayacağını söyledi. Fakat ordu, medya ve iş çevreleri ile birtakım işçi ve işveren sendikaları konfederasyonları, bir araya gelip MGK kararlarına tam destek verdiklerini açıkladılar. MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç, başbakan ile görüşmesinden sonra, MGK kararlarıyla ilgili imzaların tamamlandığını açıkladı.

RP-DYP koalisyon antlaşması gereği başbakanlık görevi sırayla yapılacaktı. RP lideri Başbakan Necmettin Erbakan, görevi koalisyonun ortağı DYP lideri Tansu Çiller’e devretmek için başbakanlıktan istifa etti.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, koalisyon protokolünü tanımadığını söyleyerek hükûmet kurma görevini ANAP lideri Mesut Yılmaz’a verdi. RP, DYP ve Büyük Birlik Partisi (BBP) duruma tepki gösterdiler. Fakat ANAP lideri Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokratik Türkiye Partisi (DTP) ile anlaşarak yeni bir hükûmet kurdu. Böylece 28 Şubat Rejimi denilen süreç başladı.

28 Şubat rejimi bilançosu
28 Şubat rejimi bilançosu

Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, iktidardaki Refah Partisi hakkında, “Laik cumhuriyet ilkesine aykırı eylemlerin odağı olduğu” iddiasıyla kapatma davası açtı. Dava 16 Ocak 1998’de sonuçlandı ve Refah Partisi kapatıldı. Necmettin Erbakan ve parti yöneticilerine 5 yıl siyaset yasağı getirildi. Refah Partisinin kapatılma gerekçesi olarak parti görevlilerinin laiklik karşıtı eylemlerde bulunduğu gösterildi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu