Eskiden insanlar, bizim yaşadığımız gibi duvarlarla çevrili binalar yerine dağ oyuklarında oluşan çukurlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışırlardı. Çoğu kişi oluşan oyuklarda yaşamını sürdürürken kimi kişiler ise buldukları mağaralarda hayatlarını sürdürmeye çalışırdı. Eski insanlar ilk olarak mağara ile karşılaştıkları zamanlarda oyuk gibi gün geçirmelik yer arayışlarını bir kenara bırakarak mağara arayışı içerisine girmişlerdi. Mağaralarda yaşarken yaşam onlar için oldukça zordu. Mağaraya giriş çıkışları emekleyerek, eğilerek yapıyorlardı ve sık sık mağara içerisinde tavan çökmesi gibi sorunlarla karşılaşıyorlardı. Bu yüzden hayatlarını yeni bir mağara yani yeni bir kalacak yer arayarak geçiriyorlardı.
Bunların yanı sıra zaman ilerledikçe eski insanlar mağaraları kendi evleri gibi benimseyerek sürekli mağara içerisinde hayatlarını sürdürmeye başladılar. Kendi mağaralarında kendi aileleri ile birlikte yaşamlarını sürdürdüler. Mağara içerisinde ufak çocukların yerde yatmalarını engellemek için değişik malzemeler ile ufak çocuklar için yataklar hazırladılar. Elde ettikleri mızrakları kullanarak mağaralarını güzelleştirmeye çalıştılar.
Mağara içerisinde yaşamlarını sürdürürken sık sık çökme sorunları yaşadıkları için kendi evlerini yapmaya başladılar. Ev yapabilmek için tek aradıkları şey bir duvardı. Genel olarak bir çoğunluğu kayaların arasında oluşan oyukların içerisinde yaşamlarını sürdürüyorlardı ve oyukların içerisinde hayatlarını sürdürürken kendilerini korumak amaçlı çalılardan birer çatı yapıyorlardı.
Bu şekilde ev yapımı ilk olarak Fransa’da bulunmuştur ve çoğu insanlar bu yapıtları “Şeytan Ocağı” ismini vermiştir. Bu oyuklarda ısınmak oldukça zor olduğu için, buralarda sadece şeytanın ısınabileceğini dile getirmişlerdir ve bu yüzden günümüzde şeytan ocağı ismi ile tabir edilmektedir.
Eskiden insanların ev yaşantıları bu şekilde ilerlemiştir ve şuan günümüzde betonlardan evler binalar inşa edilmeye başlanmıştır. Günümüzde hemen hemen her gün yeni icatlar, yeni buluşlar bulunmakta. Lakin günümüzde bulunan bütün icatlar genel kategoride incelendiğinde, buluşların sadece %1’lik bir oranının kullanıldığı çok dikkat çekmektedir. Oysaki eski insanların buldukları bütün her şey günümüzde geliştirilmiş bir şekilde kullanılmaktadır.
İnsanlar Buz Devri’nden Nasıl Kurtuldu?
En son buzul çağı 24.000 ila 21.000 yıl önce, Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa’yı kaplayan geniş buz tabakaları ve Afrika’nın Kilimanjaro Dağı ve Güney Amerika’nın And Dağları gibi dağ sıralarının buzullarla kaplı olduğu zaman zirve yaptı.
Bu noktada atalarımız, sıcak Afrika’nın kalbinden kuzey Avrupa ve Avrasya enlemlerine, batan sıcaklıklardan ciddi şekilde etkilenerek göç etmişti. Büyük, üretken beyinler ve sofistike araçlarla donanmış olsa da, bu erken modern insanlar sadece hayatta kalmakla kalmadı, aynı zamanda zorlu çevrelerinde başarılı oldular.
Ayrıca atalarımız müzik, dans ve sanat yoluyla mevsimler, yenilebilir bitkiler, hayvan göçleri, hava durumu düzenleri ve daha fazlası hakkında büyük miktarda bilgi topladı ve aktardı. Fransa’daki Lascaux ve Chauvet gibi yerlerdeki ayrıntılı mağara resimleri, geç buzul çağındaki insanların doğal dünya, özellikle de hayatta kalmak için bağımlı oldukları av hayvanları hakkında sahip oldukları samimi anlayışı gösteriyor.
Uzmanlar, “Yaban hayatı biyologları bu ren geyiği ve bizon resimlerine baktıklarında, hayvanların post ve derilerinin görünümünden yılın hangi zamanında boyandığını size söyleyebilirler” diyor. “Bu insanların çevrelerini tanıma biçimleri bizim standartlarımıza göre kesinlikle inanılmazdı.“
Buz Devri İnsanları Tarafından Kullanılan Araçlar
Son buzul çağı, insanların özellikle diğer aletleri yapmak için kullanılan ilk aletler de dahil olmak üzere alet yapımında ve silahlarda büyük atılımlar yaptığı Üst Paleolitik döneme (40.000 ila 10.000 yıl önce) karşılık gelir.
Bu kemikten ve boynuzdan yapılan karmaşık mızrak uçları ve zıpkın uçları, avcılar tarafından uzun mesafelerde yaya olarak taşınabilecek kadar küçük ve hafifti ve aynı zamanda sökülebilir ve değiştirilebilirdi ve ilk bileşik araçları bunlardı.
Uzmanlar, “İsviçre çakısı düşünün – aynı şey” diyor. “Yaptıkları silahlar, çoğu yivli boynuz ve kemikten yapılmış olağanüstü bir özel aletler yelpazesini kapsıyordu.“
