Duygularımız
Duygu, insanların genelde içsel dünyasıyla dış dünya arasındaki etkileşimle oluşan; her insan tekinde farklı görünümlere sahip ve değişik hâllerde kendini dışa vuran; yaratılışla getirilen ve henüz ilgili bilim insanlarınca işleyişi hakkında kesin bilgi sahibi olunamayan korku, kaygı, heyecan, sevinç, sevgi vb. durumların ifadesidir.
Bütün bu duygu-durumlar organizmanın genel uyarılmışlık hâliyle yakından ilgilidir. Duygular organizmanın ihtiyaçları doğrultusunda güdülenmesine ve davranışta bulunmasına neden olur. Organizma davranışının aslında tepkisel bir görünümü vardır.
Bu durum duygular ve genel uyarılmışlık hâli arasındaki ilişkiyi açığa çıkarır. Yani en alt düzeyde organizmanın ihtiyaçları doğrultusunda oluşan duygulanımı fizyolojik temelli ihtiyaçların giderilmesini gerekli kılar ki bu da organizmanın davranışta bulunurken genel uyarılmışlık hâlinde olduğunu kanıtlar.
Genel uyarılmışlık hâli ise insan bilincinin dış ve iç uyarıcıların farkında olması, seçme yapıp odaklanabilmesi ve enerjisini bu doğrultuda yoğunlaştırıp yönlendirebilmesi demektir. Organizmanın davranışı dikkatinin yoğunlaştığı işe yönelme biçiminde oluşur.
İnsanın korku duyduğu, heyecanlandığı, sevinç yaşadığı vb. duygularında genel uyarılmışlık hâli ve bu tabloya eşlik eden etkin dikkat durumu bulunur. Bunun dışında bazı psikologlar “derin uykunun da en alt seviyede bir genel uyarılmışlık hâli” olduğunu ifade etmektedirler.
Örneğin önemli bir iş toplantısında bir araya gelen çalışanların genel uyarılmışlık hâli üst seviyededir. Çünkü ilgi ve enerjileri bütünüyle yapacakları işe etkin bir dikkatle odaklanmış olmalarını gerekli kılar.
Ölçülebilir Duygular
a. Haz
Bireyin farklı gelişim dönemlerine ve içinde bulunduğu koşullara göre farklılık göstermesine rağmen organizmanın güdü, dürtü ya da ihtiyaçlarının giderilmesi sonucu ulaşılan duygu durumuna denir. Tarihsel süreçte hazzın hem bedensel hem de ruhsal nitelik taşıdığı savunulmuştur. Haz sevinç duyma, keyif alma, neşelenme, sevme vb. duygulanımlar arasında bireyde oluşan mutluluk hâlini ifade eder.
b. Korku
Korku organizmanın yaşadığı olumsuz duygulardan biridir. Aynı zamanda korku duygusu insanın yaratılışla doğuştan getirdiği ve organizmanın yaşamını sürdürmesi için gerekli olan bir duygudur.
Örneğin organizma içinde bulunduğu şartlara göre tehlikeyi sezer ve korku duygusunun verdiği güdülenme ile kaçıp kurtulma ya da farklı önlemler alarak korkuyu giderme davranışı gösterir. Dolayısıyla korku duygusu organizmaya gelebilecek zararları giderme biçiminde bir işlevi gerçekleştirir.
c. Kaygı
Organizmanın korku duygusu kadar nesnel olmayan uyarıcılara karşı hissettiği olumsuz bir duygulanımdır. Genelde kaygı duygusu temelinde güvensizlik ve tedirgin edici durumların çok belirgin olmadığı, bireyin çevre algılamasıyla oluşan duygu durumdur.
Nedensiz kaygıların insanı huzursuz etmesi ve sürekli olması bir hastalık durumudur. Ancak olumsuz bu yönünün dışında organizmanın güdülenmesinde olumlu etkisi bulunur. Örneğin sınav için kaygılanan bir öğrenci yeteri şekilde ders çalışarak bu kaygısını giderecektir.
ç. Öfke
Organizmanın içinde bulunduğu olumsuz koşullardan etkilenmesi sonucu oluşan tepki durumudur. Öfke bireyin yaşamının her döneminde farklı şekillerde oluşabilir. Fakat her durumun temelinde bir davranışın engellenmesi, isteğin yerine getirilmemesi bulunur. Bu tabloya kimi zaman bireye yapılan haksızlıklar vb. durumlarda eşlik eder. Öfke duygusu kontrol altına alınmalıdır. Aksi takdirde bireye ya da çevresine zarar verdirebilir.
d. Saldırganlık
Organizmanın öfkede olduğu gibi isteklerinin karşılanmaması vb. durumların sonucu öfkelenerek kendisi ya da başkalarına zarar verme isteği ve davranışıdır. Fiziksel bir zarar vermenin dışında sözel saldırganlık çeşitleri de bulunur.
Kimi psikologlar saldırganlığın doğuştan getirilen bir dürtü olduğunu söylerken kimi psikologlar bunun duygu olmadığı ancak duyguların bir sonucu olduğu iddiasındadırlar. Saldırganlığın sebeplerinin başında alkol ve uyuşturucu kullanımı gelmektedir. Çatışma da saldırganlığa neden olabilir.
Çatışma, istenen ya da istenmeyen durumların gerçekleşmemesi ya da engellenmesi hâlinde ortaya çıkar. Yaklaşma- yaklaşma, yaklaşma-kaçınma ve kaçınma- kaçınma biçiminde üç tür çatışma vardır. Yaklaşma-yaklaşma çatışmasında istenen iki durumdan birini seçememe söz konusudur. Her iki isteğin-durumun da gerçekleşmesini ister fakat yalnızca birini yapabileceği için istekleri arasında çatışma çıkar.
Örneğin bir öğrencinin üniversite sınavında çok istediği iki bölümden hangisini seçeceğine karar verememesinden dolayı çatışma yaşaması. Yaklaşma-kaçınma çatışması, istenen duruma ulaşılması hâlinde istenmeyen bir durumun oluşması hâlidir. Örneğin tatlı yemeyi seven ancak kilo almak istemeyen insanın yaşadığı çatışma durumu.
Kaçınma-kaçınma çatışması ise kaçınılmaz olarak istenmeyen iki durumdan birini seçmek zorunda kalan bireyin yaşadığı çatışmadır. Örneğin hem dişçiden korkan hem de diş ağrısından kurtulmak isteyen insanın bunlardan birini seçmekte zorlanması.
Ölçülemeyen Duygular
Psikolojide haz, korku, kaygı, öfke, saldırganlık gibi duygular ölçülebilir duygulardır. Ancak sevgi, merhamet, utanma gibi duygular üzerinde ölçülebilir olmadıkları gerekçesiyle henüz çalışılmamıştır.
Duygular, dürtü ve güdülenme ile yakından ilişkilidir. Örneğin fizyolojik dürtü ve güdüler bütün bunlarla ilgili açlık, susuzluk gibi duyguları oluşturmaya neden olurlar. İkincil güdüler de organizmanın duygularının oluşmasında birinciler kadar etkilidirler.
Örneğin sosyal onay almak insanda olumlu; almamak ise olumsuz duygulara neden olur.
Kaynak:12.Sınıf Psikoloji Ders Kitabı (PDF)