Girişimcilik

Girişimcilik Türleri Nelerdir?

Girişimcilik türleri makalemiz, girişimcilerin yol haritası niteliğindedir. Girişimcilik çeşitleri iş yapısına göre farklı özelliklere sahiptirler. Başlıca girişimcilik türlerini aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür:

1- İç Girişimcilik-Dış Girişimcilik

İşletme içinde girişimciliğe ortam sağlayan yapı, iç girişimciliktir. Bunun dışında kalan girişimcilik ise dış girişimcilik olarak adlandırılmaktadır. İç girişimciler; yeni yatırımları, buluşları, fikirleri ve davranış biçimlerini geliştirip bu yenilikleri işletmenin her biriminde kullanabilen kişilerdir.

İç girişimci, kurulmuş işletmelerin yönetiminde, satışta ya da üretimde yeni ve değişik yöntemleri geliştirmektedir. Bu durum kurulu düzende var olan organizasyonların vizyonunu değiştirmek ya da yeni ve değişik kollara yayılmak şeklinde olabilmektedir.

Günümüzde birçok işletme iç girişimciliğin artan önemini fark etmektedir. İç girişimciliğe yönelen bu ilgi, sayısı hızla artan rakipler, geleneksel işletme yönetimi yöntemlerinin yetersiz kalması, yetenekli çalışanların işletmelerden ayrılarak küçük ölçekli girişimciler hâline gelmesi, artan uluslararası rekabet, verimlilik ve etkinliğin arttırılmak istenmesi benzeri nedenlerle giderek yükselmektedir. İç girişimcilik, var olan bir işletmede girişim yaratmaktır.

İç girişim süreci; yalnızca yeni riskli girişimlerle değil, ayrıca öteki yaratıcı faaliyetlerle yeni ürünler, hizmetler, yönetsel teknikler, stratejiler ve rekabetçi davranışların geliştirilmesi benzeri konularla da ilgilenir. İç girişimcilik özdeş zamanda, işletme çevresinde ve içinde yeni riskli girişimlerin yaratılmasıdır.

İç girişimciliğin başlıca konuları

  • Riskli girişimleri dikkate almak (yeni özerk ya da yarı özerk birimlerin yaratılması)
  • Ürün ve hizmetlerde yenilik yapmak (yeni ürünlerin ve hizmetlerin yaratılması)
  • Üretim sürecinde yenilikler yapmak (üretim prosedür ve tekniklerinde yenilikler yapılması)
  • Kendini yenileme (yeniden yapılanma, stratejinin yeniden formüle edilmesi, örgütsel değişim)

Girişimci ve iç girişimcinin özellikleri her ne kadar birbirinin aynısı benzeri gözükse de aldıkları sorumluluklar ve karar verebilme sınırları birbirinden farklıdır. Her ikisinin de aldıkları risk sonucunda katlanmaları gereken kayıp ya da kazandıkları ödülün boyutları farklıdır.

Bu farklılık, aldıkları sorumluluk ve yetkiden kaynaklanır. İç girişimciyi kısıtlayan işletme çemberiyken dış girişimcinin oyun alanı daha geniştir. İç girişimci var olan kurulu düzende yenilikçi girişimler yapabilen ve bunları yapabilmek için belli başlı riskleri göze alabilen, ayrıca bunları yönetebilen kişidir.

Diğer bir anlatımla iç girişimciler, mevcut bir işletmedeki kurulu dinamiklerle çalışmak durumundadırlar. İşletmenin yapısı, süreçler, prosedürler ve kültür benzeri değişkenlerden etkilenirler. Çalıştıkları işletmedeki entegrasyon ve koordinasyona girişimcilere göre daha fazla önem verme durumundadırlar.

Son yıllarda kurumlarda iç girişimcilik örneklerine daha çok rastlanırken işletmeler sınırlarını iç girişimciler için genişletmek durumunda kalmışlardır. Çünkü iç girişimci ancak kendisine verilen yetki ve sorumluluk dahilinde hareket edebilir. Bunun farkında olan kurumlar çalıştırdıkları personele bu yönde yetki verirken bazen kurumun kalıplaşmış kuralları ya da prosedürleri iç girişimci için ciddi bir engel olabilir.

İç girişimcilik işletme içinde farklılık yaratmaktır.
İç girişimcilik işletme içinde farklılık yaratmaktır.

2- Kadın Girişimciliği

Kâr amacı güderek ekonomik mal veya hizmet üretmek ya da sadece pazarlamak için; üretim faktörlerini sistemli bir şekilde bir araya getiren, girişimlerinin sonucunda doğabilecek risklere katlanan ve ayrıca bu riskleri yönetebilen kadınlara kadın girişimci adı verilir.

Piyasa ekonomisi içinde;

  • Hesaplanmış riskleri göze alarak doğrudan pazara yönelik nakde dönüşebilen ürünler satan,
  • Kendi işinin sahibi olup alakalı meslek örgütüne ve sosyal güvenlik kurumuna üye olan,
  • Yanında başka kişileri istihdam eden kadınlar, kadın girişimci olarak nitelendirilmektedir.

Kadın girişimcileri ayrıca;

  • Ev dışı bir mekânda, kendi adına kurduğu bir veya birkaç iş yeri olan,
  • Bu iş yerinde tek başına veya istihdam ettiği öteki kişilerle çalışan ve işin sahibi olması sıfatıyla ortaklık kuran,
  • Herhangi bir mal veya servisin üretilmesiyle alakalı faaliyetleri yürüten, bu mal veya servisin dağıtım, pazarlama ve satışını yapan ya da yaptıran,
  • İşi ile alakalı iletişim kurması gereken kişi, örgüt, kurum ve kuruluşlarla kendi adına iletişim kuran,
  • İş sürecinin örgütlenmesi, mal ve hizmet üretiminin planlanması, iş yerinin işletilmesi, kapatılması veya işin geliştirilmesi konusunda kendisi karar veren,
  • İşinden elde ettiği kazancın yatırım ve kullanım alanları üzerinde söz sahibi olan kadındır.

Her ne kadar kadınlar iş gücüne değişik şekillerde katılabilseler de gerek Türkiye’de gerekse tüm dünyada kadınların iş yaşamına katılımı belli mesleklerde yoğunlaşmıştır. Türkiye’deki kadınların daha çok tarım sektöründe, ikinci olarak da sanayi ve hizmet sektörlerinde yoğunlaştıkları gözlenmektedir. Kadınların erkek mesleği olarak kabul edilen alanlarda yaygın görülmemesinin en önemli nedeni, bazı mesleklere girişin kadınlara açık olmamasıdır.

Bunun yanı sıra, kadınların bazı mesleklere girişi erkeklere oranla oldukça yenidir. Örneğin yöneticilik mesleği, kadınların son yıllarda yer almaya başladığı bir alandır. Kadınların bazı mesleklerde sınırlı sayıda temsil edilmesinin bir öteki nedeni de Türkiye benzeri ülkelerde sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerin, çocuk okutma tercihlerini erkek çocuklardan yana kullanma eğilimi ya da mecburiyetidir.

Her ne kadar bu eğilim son yıllarda kısmen değişmekte olsa da kadınlar yeterli eğitime sahip olmadıklarından bazı saygın mesleklerde yüksek oranda temsil edilememektedir.

Kadın girişimci sayısını arttırmak için örnek kadın girişimciler ön plana çıkarılmalıdır.
Kadın girişimci sayısını arttırmak için örnek kadın girişimciler ön plana çıkarılmalıdır.

Kadınların girişimciliğe ilgi duymasının nedenleri aslında erkek girişimcilerin tercih nedenlerinden hiç de farklı değildir. Günümüzde çok sayıda kadın kendi işinin patronu olma, bağımsız çalışma, risk almaya yatkınlık, yenilik ve değişiklik arzusunu tatmin etme vb. şekilde ifade edilebilecek nedenlerden dolayı girişimcilik mesleğini bir anlamda öteki mesleklere tercih eder duruma gelmişlerdir. Kadınlara ait girişimlerin giderek çoğalmasını çeşitli nedenlere bağlamak mümkündür. Bu nedenler;

  • a. Sosyo-kültürel altyapıdaki değişim sonucu günümüzde çok sayıda kadının çalışma hayatına girmesi ve öğretim düzeylerinin yükselmesi,
  • b. Yönetimin orta kadrolarında ki kadınların, çalıştıkları şirketlerde personel azaltma politikası izlenmesi endişesi ile bir gün işlerini kaybedebilecekleri düşüncesi ve dolayısıyla kendi kendilerinin patronu olmayı arzulamaları,
  • c. Başarılı kadın girişimcilerin sayısının artması ile örnek alabilecekleri kişilerin çoğalması,
  • ç. Avrupa Birliği (AB) ve kamu fonlarından kadınlara sağlanan teşviklerin artması olarak açıklanabilir.
Sosyo-kültürel altyapıdaki değişiklikler kadınların da çalışma hayatına girmesini sağlamaktadır.
Sosyo-kültürel altyapıdaki değişiklikler kadınların da çalışma hayatına girmesini sağlamaktadır.

Türkiye’de Kadın Girişimciliği

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun 2017 Nisan verilerine göre kadınların iş gücüne katılma oranı % 37,4 iken Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)’na üye ülkelerin ortalaması % 57,2’dir. Kırsal kesimdeki kadın için yeni işlerin kurulmasında, genç kadınların örnek alabileceği çok az sayıda model veya kadın girişimci bulunmaktadır.

İş yeri sahibi olmayı düşünen kadınlar, sermaye yetersizliği vb. etmenlerden etkilenmektedirler. Buna rağmen henüz yeterince olmasa da başarılı kadın girişimcilerimiz de vardır ve sayıları her geçen gün artmaktadır. Son yıllarda girişimci kadın sayısını artırmak, sorunlarının çözümünde yardımcı olmak ve kadın girişimciliğini desteklemek için bazı dernekler kurulmuştur.

Bu derneklerin genel hedefi;

  • Ekonomik değer yaratan kadın girişimci sayısını arttırmak,
  • Dünya ile bütünleşmelerini sağlayarak var olan kadın girişimcileri güçlendirmek,
  • Türkiye’nin sosyal ve ekonomik gelişmesine katkıda bulunmaktır.

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinin yaşandığı günümüzde, girişimcilik büyük bir önem kazanmıştır. Tüm toplumlar insanlarını ve özellikle gençlerini girişimci olarak yetiştirme ve onları girişimci olarak ön plana çıkarma uğraşı içindedir.

Zira girişimcinin bilgi toplumunda, ekonomik gelişmenin başta gelen unsuru olarak ortaya çıkacağı belli olmuştur. Hatta bu sürecin günümüzde fiilen başladığını söyleyebiliriz. Bu nedenle günümüzde iyi yetişmiş, girişimcilik nitelikleri kazandırılmış, dinamik, zeki, atılgan ve hırslı genç bir nüfus yapısına sahip olan ülkeler geleceklerine daha iyimser olarak bakabilmektedir.

Günümüzde toplumların en değerli ekonomik varlığı olarak iyi eğitilmiş, üstün mesleki niteliklere sahip, gelişmeleri iyi izleyen, dinamik, atılgan, yaratıcı bir nüfus yapısı olarak kabul edilmektedir. Türkiye de genç ve dinamik nüfus yapısıyla bu konuda büyük bir potansiyele sahiptir. Yeter ki gençlerimizi en iyi şekilde eğitebilelim, onları mesleki ve girişimcilik nitelikleriyle donatabilelim, kendilerine gereksinim duydukları sermayeyi sağlayabilelim.

3- Sosyal Girişimcilik

Sosyal girişimcilik; işletmelerin toplumsal ve çevresel konuları operasyonlarıyla ve paydaşlarıyla olan etkileşimleriyle bütünleştirmeleridir. Bir başka tanıma göre ise herhangi bir organizasyonun hem iç hem de dış çevresindeki tüm paydaşlara karşı etik ve sorumlu davranması, bu yönde kararlar alması ve uygulamasıdır.

Kavramsal olarak sosyal girişimcilik ilk kez 1953’te yayımlanan Howard Bowen (Havırd Bovın)’ın “İş adamlarının Sosyal Sorumlulukları” adlı kitabında yer almıştır. Bowen iş adamlarının, toplumun değer ve amaçlarıyla örtüşen sosyal sorumluluk faaliyetlerle ilgilenmelerini savunmuştur.

Öte yandan insanlık tarihi boyunca daima sosyal girişimci özelliklerine sahip kişiler de yaşamıştır. Örneğin Florence Nightingale (Florans Naytıngeyl), 1800’lerde sağlık alanında bir devrim yaparak çağdaş hemşirelik sistemini kurmuştur.

Ülkemizden bir örnek vermek gerekirse iş adamı Hayrettin Karaca başarılı iş hayatının ardından kendini doğaya adamış, çevre alanında ülkenin en etkin ve yaygın sosyal girişimcilik örneklerinden biri olan TEMA Vakfını (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) kurmuştur. TEMA Vakfı etkin savunuculuk faaliyetlerini başarılı doğa koruma ve kalkınma modelleri ve yaygın çocuk, genç ve yetişkin eğitimleri ile birleştirerek ülke düzeyinde bir gönüllü ağı haline gelmiştir.

Sosyal girişimciliğin temelinde; sanayileşmenin kendi sorunlarını doğurmaya başladığı ilk yıllardan günümüze kadar hızla artan çevresel, sosyal, ekonomik, kültürel hatta siyasal sorunlar karşısında, resmi örgüt ve devletlerin yanı sıra elinde bu sorunlarla baş edebilecek beşeri ve ekonomik kaynakları barındıran işletmelerin paylaşımları yatmaktadır.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Mustafa Kemal’in Girişimcilikle İlgili Düşünceleri

Devlet ve özel sektörün yanında sivil toplum kuruluşları da bu rolü devletle paylaşmaktadır. İşletmeler bu nedenle önceki dönemlerdeki sınırlı sorumluluklarını; öncelikle tüm toplumu, daha sonra da tüm dünyayı kapsayacak toplumsal ve küresel gelişmeyi göz önünde bulunduracak şekilde genişletmek zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla bu dönemin en temel özelliği, işletmelerin sorumluluklarının boyutlarının değişmesi ve genişlemesidir.

Küreselleşmenin yol açtığı sosyal sorunlara duyarlılığın artması üstüne Birleşmiş Milletler 2000 yılında; işletmeleri, sivil toplum kuruluşlarını ve ajansları kapsayan ve on ilkeden oluşan “Küresel İlkeler Sözleşmesi”ni kabul etmiştir.

Bu ilkeler şunlardır:

  • İş dünyası, ilan edilmiş insan haklarını desteklemeli ve bu haklara saygı duymalıdır.
  • İş dünyası, insan hakları ihlallerinin suç ortağı olmamalıdır.
  • İş dünyası, çalışanların sendikalaşma ve toplu müzakere özgürlüğünü desteklemelidir.
  • Her türlü zorla ve zorunlu çalıştırmaya son verilmelidir.
  • Her türlü çocuk işçiliğine son verilmelidir.
  • İşe alma ve çalışma süreçlerinde ayrımcılığa son verilmelidir.
  • İş dünyası, çevre sorunlarına karşı olumlu yaklaşımları desteklemelidir.
  • İş dünyası çevreye yönelik sorumluluğu arttıracak her türlü faaliyete ve oluşuma destek vermelidir.
  • Çevre dostu teknolojilerin gelişmesi ve yaygınlaştırılması özendirilmelidir.
  • İş dünyası, rüşvet ve haraç dahil her türlü yolsuzlukla mücadele etmelidir.

Günümüzde sosyal girişimcilik uygulamalarının işletmelere sağladığı faydalar incelendiğinde; sosyal kimlik oluşturma, rekabet üstünlüğü elde etme, şirket bağlılığı yaratma, itibar sağlama ve markalaşma konularının başta geldiği görülmektedir.

Özetle sosyal girişimcilik;

  • İşletmelerin gücünü sorumlulukla dengeler,
  • Satışlarda, pazar payında ve kârlılıkta sürekli artış sağlar,
  • İşletmenin toplumsal imajını yükseltir,
  • Nitelikli çalışanları çekme ve elde tutma imkânı sağlar,
  • İşletmeye yatırımcılar ve mali analiz uzmanlarının sempatisini ve ilgisini artırır.

4- Kamu ve Özel Sektör Girişimciliği

Girişimciler kamu girişimcileri ve piyasa ekonomisi içinde yer alan girişimciler olarak da ayrılabilir. Kamu girişimcileri, genellikle katı bütçe kısıtlamalarıyla ve siyasî otoritenin kararlarına bağlı olarak çalışır. Kimi zaman ekonomik kısıtlamaların ağırlık kazandığı alanlarda; genellikle dışarıdan gelen dürtülerle karar veren, kendi yarattığı kaynakları değil, hazır ya da kamunun ürettiği kaynakları kullanan kişidir.

Özel girişimci ise ekonomi alanında girişimlerde bulunan kişi ya da kuruluşlara verilen addır. Girişimcilikte dinamizm boyutunun, ekonomik kalkınmada çok büyük önemi vardır. Girişimci dinamizminin sonucu olarak girişimci, sadece ürünler ve süreçler üzerindeki yeniliklerle yetinmemekte, ayrıca yeni pazarlar, yeni örgütlenme biçimleri, yeni ham madde kaynakları aramaktadır.

Bu tür girişimciler olanla yetinmeyip devamlı yenilik oluşturan, yeni sistemler ortaya koyarak yeni uygulamalar getiren kişilerdir. Dinamik girişimciler; yeni pazarlar, yeni tedarik ve finans kaynakları kullanarak yeni üretim teknikleri ve organizasyon şekilleri geliştirerek ekonomik gelişmenin öncülüğünü üstlenirler.

Gelişen ekonomilerde, kamu girişimciliği gittikçe kısıtlanır bir görünüm almaktadır. Diğer bir girişimci türü olan ve piyasa ekonomisi içinde yer alan girişimci türü ise dinamik girişimci ve olağan girişimci olarak ikiye ayrılabilir. Girişimcilikte dinamizm boyutunun ekonomik kalkınmada çok büyük önemi vardır.

Girişimci; dinamizminin sonucu olarak sadece ürünler ve süreçler üzerindeki yeniliklerle yetinmemekte, ayrıca yeni pazarlar, yeni örgütlenme biçimleri, yeni ham madde kaynakları aramaktadır.

Bu tür girişimciler olanla yetinmeyip devamlı yenilik meydana getiren, yeni sistemler ortaya koyarak yeni uygulamalar yapan kişilerdir. Dinamik girişimciler; yeni pazarlar, yeni tedarik ve finans kaynakları kullanarak yeni üretim teknikleri ve organizasyon şekilleri geliştirerek ekonomik gelişmenin öncülüğünü üstlenirler.

Girişimci kavramının öteki bir türü olan olağan girişimcilik ise dinamik girişimciliğin tersine, yeni bir şeyler ortaya koymak yerine olanla yetinen ve dinamik girişimcinin açtığı yolda ilerlemeyi tercih eden girişimcilerdir. Bu tür girişimciler, yeni fikirler ortaya koyup ekonomiyi geliştirmek yerine dinamik girişimcilerin faaliyetleri sonucunda gelişen ekonomiye sadece bir boyut kazandırabilirler.

5- Fırsat Girişimciliği ve Yaratıcı Girişimcilik

Girişimciliği piyasaya giriş özelliği yönünden de incelemek mümkündür. Bunlar sırasıyla;

  • a. Fırsat girişimciliği: Pazardaki fırsatları görerek ya da potansiyel fırsatları sezinleyerek var olan bir mal veya hizmetin pazara yeterince ya da istenilen kalitede sunulamaması veya pazarda hiç olmaması nedeniyle ortaya çıkan girişimciliktir. Bu tür girişimcilik, pazardaki fırsatları değerlendirebilecek görüş açısına sahip olma, kâr edecek biçimde kaynakları örgütleme ve yönlendirme yeteneğini gerektirir. Daha yaygın olan girişimcilik, fırsat girişimciliğidir.
  • b. Yaratıcı girişimcilik: Yeni bir düşüncenin, buluşun ya da var olan bir mal veya hizmetin; tasarım, fiyat, kalite benzeri yönlerden iyileştirilerek kâr elde edilecek biçimde pazara sunulmasını sağlayan girişimciliktir. Yaratıcı girişimcilikte mevcut ürünlerde tasarım veya kullanım itibari ile bazı değişiklikler yapmak, hatta tüketici beklentilerinin de ötesinde mevcut olmayan ürünleri üreterek piyasaya sunmak önemlidir. Yaratıcı girişimcilik günümüzde çok sayıda kurum ve kuruluş tarafından desteklenmektedir.

Gerek fırsat girişimciliği gerekse yaratıcı girişimcilik; toplumun gereksinim duyduğu mal ve hizmetleri karşılamayı amaçlar, kâr amacı güder, irade gücünü, cesareti ve riskleri üstlenmeyi gerektirir. Bu yönüyle her iki tür girişimcilik arasında fazla bir fark yoktur.

Yukarıda anlatılan girişimcilik türlerinden başka şunlar da sıralanabilir:

Yatırımcı girişimcilik (Bireysel / kişisel girişimcilik)

Sanayileşme sürecinin başlangıcında görülen bir girişimcilik tipidir. Bu girişimcilik türünde karar yetkisi tek kişinin elindedir. Bu kişi işletmenin hem sahibi hem de yöneticisi durumundadır. İşletme için uzmanlaşma ve iş bölümü henüz gelişmemiştir. Günümüzde fazlaca rastlanmayan bir girişimcilik türüdür. Çünkü günümüz girişimciliği; işinde uzmanlaşmayı, profesyonelliği ve görev paylaşımını gerektirir.

Paylaşımcı/katılımcı girişimcilik

Sanayileşmenin gelişmesi ile birlikte işletme içinde iş bölümü ve uzmanlaşma artmıştır. Finansman, üretim, pazarlama, araştırma vb. yeni görevler ve işlevler doğmuştur. Bu durumda girişimci söz konusu alt dallara ilişkin her biri ayrı uzmanlık gerektiren görev ve yetkilerin büyük bir kısmını daha alt yüzeydeki yöneticilere bırakırken kendisi uzun dönemli stratejik kararların özellikle yatırım kararlarını alınması görevini üstlenir.

Yönetici tipi girişimcilik

Yatırıma dayalı girişimcilik tipinde deneyime dayalı yöneticilik bilgisi yeterli olurken, zamanla işletme yönetim ve sorunlarının bilimin konusu olmasıyla, eğitilmiş yöneticiler yetişmeye başlamıştır. Böylece girişimcilik bilgisi olmayan sermayedar, uzman bilgiye gereksinim duyulan işletmesinde, profesyonel yöneticilerle çalışmak zorunda kalmıştır. Sonuçta işletmenin yönetimini bir kişi değil, bir grup üstlenmiştir.

Bilişimci girişimcilik

Bilgi toplumunda bilişim teknolojisinin bilgi üretimini hızlandırması sonucu bilginin hem hacmi hem de önemi artırmıştır. Bu bilgiler, girişimcinin kararlarını belirleyecektir. Girişimci riskini en aza indirmek ve en yüksek kârı elde edebilmek için kendini belli bir bilgi yüküyle donatarak karar ve tercihlerinde akılcı olmak zorundadır. Ayrıca girişimci ekonomik ve toplumsal alanlarda köklü yeniliklerin ve girişimlerin kaynağı durumundadır. Çünkü bu buluşları üretim sürecine ve ticari ilişkilere aktararak yenilik şekline dönüştüren girişimcilerdir.

Sanal girişimcilik

Sanal girişimcilik, 1995 yılından sonra İnternet kullanımının artmasıyla ortaya çıkan, ticaretin elektronik ortamda yapılması kavramıdır. Diğer bir ifadeyle sanal girişimcilik mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılmasıdır. Sanal girişimcilik, ticari işlemlerden biri veya tamamının elektronik ortamda gerçekleştirilmesi yoluyla reklam ve pazar araştırması, sipariş ve ödeme, teslimat olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır.

Sanal girişimcilik, tüm dünyada ticaretin serbestleştirilmesi eğilimi ile birlikte, bilgi iletişimini kolaylaştıran teknolojik gelişmelerin bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. Geleneksel pazarlama yöntemlerine, İnternet olanaklarını da ekleyen kuruluşlar, sadece belirli bir kitleye satış yapabilmenin ötesine geçip, üretkenliği ve yaratıcılığı arttıran küresel sanal girişimcilik bağlantıları kurma şansını elde etmeye başlamıştır.

Eskiden birçok şirket televizyon, gazete, radyo benzeri araçları kullanarak potansiyel müşterilerine ulaşmaya uğraşırken bugün bunlara İnternet üzerinden reklamcılık da eklenmiştir.

Girişimcilik Türleri SSS

Sanal Girişimcilik Nedir?

Sanal girişimcilik, 1995 yılından sonra İnternet kullanımının artmasıyla ortaya çıkan, ticaretin elektronik ortamda yapılması kavramıdır. Diğer bir ifadeyle sanal girişimcilik mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılmasıdır.

Özel Girişimcilik Nedir?

Özel girişimci ise ekonomi alanında girişimlerde bulunan kişi ya da kuruluşlara verilen addır. Girişimcilikte dinamizm boyutunun, ekonomik kalkınmada çok büyük önemi vardır. Girişimci dinamizminin sonucu olarak girişimci, sadece ürünler ve süreçler üzerindeki yeniliklerle yetinmemekte, ayrıca yeni pazarlar, yeni örgütlenme biçimleri, yeni ham madde kaynakları aramaktadır.

Sosyal Girişimcilik Türleri

1- Kar amacı gütmeyen sosyal girişim: Bu girişimciliğin amacı devlet yada piyasanın sunmadığı hizmetleri karşılayabilmektir.
2- Kar amacı güden sosyal girişim: Bu girişimcilik türünde ki temel amaç maksimum kara ulaşmak değil işi büyütmek ve daha fazla insana ulaşarak marka bilinirliğini arttırmaktır.
3- Hibrit sosyal girişim: Ürün veya hizmet satılarak giderlerin karşılandığı sosyal girişimcilik türüdür.

Kamu Girişimciliği Nedir?

Kamu girişimcileri, genellikle katı bütçe kısıtlamalarıyla ve siyasî otoritenin kararlarına bağlı olarak çalışır. Kimi zaman ekonomik kısıtlamaların ağırlık kazandığı alanlarda; genellikle dışarıdan gelen dürtülerle karar veren, kendi yarattığı kaynakları değil, hazır ya da kamunun ürettiği kaynakları kullanan kişidir.

Girişimcilik Ders Notları

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu