Demokrasi ve İnsan Hakları

Demokrasinin Temel İlkeleri

Eski Yunanca, “demos” (halk) ve “kratein” (yönetmek) sözcüklerinin birleşmesinden oluşan ve halkın egemenliği anlamına gelen demokrasi sözcüğünü, MÖ 5. yüzyılda ilk kullanan Yunanlı Tarihçi Herodot’tur. Abraham Lincoln demokrasiyi “Halkın, halk tarafından, halk adına yönetilmesi” olarak tanımlar.

Uzun bir tarihsel geçmişe sahip olan demokrasinin ilk örneklerine Eski Yunan site devletlerinde rastlarız. İlk örneklerinden günümüze kadar gelişerek gelen demokrasi düşüncesi, günümüzde de gelişmeye devam etmektedir. Eski Yunan site devletlerinde, doğrudan demokrasi modeli uygulanmıştır.

Vatandaş olarak kabul edilen toprak sahibi, 26 yaşına gelmiş özgür erkekler “agora” denilen alanda toplanır, ülke meselelerini görüşür ve karara bağlarlardı. Söz konusu uygulamada, kadınlara ve kölelere vatandaş olma hakkı verilmiyordu. Orta Çağ’da demokrasinin gelişmesi açısından en önemli olay, İngiltere’de kralın yetkilerini halk adına sınırlayan “Magna Carta Libertatum“un (Büyük Özgürlük Fermanı) imzalanmasıdır.

Bu sözleşme doğrultusunda ilk seçimler 1265 yılında yapılmıştır. 18. yüzyılda demokrasi hızla yükselen bir değer hâline gelmiştir. Bu yüzyılda, “Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi” ve “Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi” yayımlanmıştır. 1788 yılında kabul edilen Amerikan anayasası, hükûmetlerin seçimlerle kurulmasını ve insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasını sağladı.

Bizde ilk demokrasi hareketlerinin “Senedi İttifak” (1808) ile başladığını söyleyebiliriz. Demokrasinin ana ilkelerinden biri olan insan hak ve özgürlüklerinin kabulü ile alakalı ilk hareket ise “Tanzimat Fermanı“nın (1839) ilânıyla başlamıştır. Bu fermanla tüm Osmanlı vatandaşları için can ve mal güvenliği getirilerek padişahın salt otoritesi sınırlandırılmıştır.

Islahat Fermanı” (1856), “I. Meşrutiyet” (1876) ve “II. Meşrutiyet” (1908) ile devam eden demokrasi deneyimleri cumhuriyetin ilanıyla sonuçlanmıştır. Bundan sonra da dünyada kabul gören demokrasinin temel ilkeleri hayata geçirilmeye devam etmiştir. Aşağıdaki görselde de ifade edildiği benzeri günümüz demokrasisi, tarihin derinliklerinden süzülerek gelen birtakım ilkelere dayanır.

Demokrasinin ilkeleri
Demokrasinin ilkeleri

Hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, siyasi partiler, çoğulculuk, insan haklarına dayalı olma, sivil toplum, seçim, laiklik bunlardan bazılarıdır.

1- Hukukun Üstünlüğü İlkesi

Demokrasilerde hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesi geçerlidir. Ülkeyi yönetenler, bütün eylem ve icraatlarında kanunlara uymakla yükümlüdür.

Aynı zamanda idareciler vatandaşlara karşı sorumludur. Söz konusu sorumluluk anayasa ile güvence altına alınmıştır. Buna göre idareciler keyfî davranamazlar. Kaynağı kanuna dayanmayan hiçbir yetkiyi kullanamazlar. Hukuk devletinde, idare etme yetkisi kanunlara dayanır.

Kanunlar da anayasaya ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olamaz. İcraatların yasalara ve anayasaya uygun olup olmadığı hukukun denetimine tabidir. Dolayısıyla herhangi bir uyuşmazlık durumunda hukukun hakemliğine başvurulur. Hukukun verdiği karar başta yürütme organı olmak üzere herkesi bağlar.

2- Güçler Ayrılığı İlkesi

Güçler ayrılığı ilkesi; yasama, yürütme ve yargı güçlerinin, devletin farklı kurumlarına verilmesidir. Bu ilke iktidarın tek elde toplanmasını engeller. Ayrıca aşağıdaki görselde verildiği benzeri bu üç kurumun birbirlerini denetleyebilmesi için gerekli koşulları da sağlar. Yasama gücünü meclis, yürütme gücünü hükûmet, yargı gücünü de bağımsız mahkemeler kullanır.

Yasama yürütme yargı

İktidarın üçe bölünmesi ve bunların ayrı organlara verilmesi gerektiği yolundaki yaklaşım, siyasal rejimlerin sınıflandırılmasında da temel alınmıştır. Buna göre yasama ve yürütme güçlerinin bir elde toplandığı rejimlere “güçler birliği”, bu yetkilerin birbirinden bağımsız ayrı organlara verildiği sistemlere ise “güçler ayrılığı” adı verilmektedir. Günümüz demokrasilerinde geçerli olan sistem güçler ayrılığı sistemidir.

3- Siyasi Partiler İlkesi

Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Partiler aracılığı ile farklı fikirler parlamentolarda temsil edilir. Demokratik ülkelerde siyasi partiler, bireylerin aktif siyaset yapacakları alanlardan biri ve en önemlisidir.

Çeşitli siyasi anlayışlar, partiler aracılığı ile propaganda yapar, seçimlere katılır ve çoğunluğu sağlayarak iktidar olur. Siyasi partiler bir anlamda siyasi görüşleri iktidara taşıyan araçlardır. Ülkemizde ve pek çok demokratik ülkede çok partili sistem uygulanır.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Kanayan Yara Bosna Hersek

4- Çoğulculuk İlkesi

Demokrasilerde çoğulculuk ilkesi geçerlidir. Bu ilke gereği genel seçimlerde en çok oyu alan dolayısıyla en fazla milletvekilliğini kazanan parti, yeterli milletvekili sayısına ulaşmış ise ülkeyi yönetme ve hükûmeti kurma hakkına sahip olur. Bu sistem çoğunluğun iktidar olma hakkını güvence altına almakla birlikte mutlak hâkimiyetini savunmaz.

Azınlıktakilerin de siyasal ve kültürel haklarının güvence altına alınması gerektiğini ve karar alırken onların görüşlerinin de alınması gerektiğini savunur. Ayrıca özgür bir ortamda farklı fikirlerin bir arada bulunmasını ve serbest bir biçimde kendilerini ifade etmeleri için gerekli koşulları sağlayarak muhalefetin iktidar olma olanağını güvence altına alır.

İnsan haklarına dayalı olma, demokrasi ile yönetilen ülkelerin temel özelliğidir. Bu ilke tüm insanların hak ve saygınlık açısından eşit ve özgür olarak doğduğu anlayışına dayanır. İnsan hakları bireye bağımsız seçim yapma ve yeteneklerini geliştirme özgürlüğü sağlar.

Klasik demokrasi tanımına benzerliğinden dolayı günümüzde insan hakları ve demokrasi sıklıkla beraber kullanılır. İnsan hakları ile demokrasi birbirini tamamlayan kavramlardır.

Eğer insan hakları bireyin eksiksiz gelişmesi için gerekli bir koşulsa demokratik toplum da bireyin gelişimi için gerekli ortamı oluşturması bakımından bu hakların kullanılması için gerekli bir koşuldur.

Ayrıca demokratik bir toplum; bireylerin, topluluğun yaşaması için gönüllü olarak verdiği desteğe dayandığından insan hakları böyle bir toplumun ön koşulu olarak görülür. Demokratik yönetimler, uluslararası sözleşmelerce güvence altına alınan insan haklarına dayalı yönetimlerdir.

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde her türlü karar insan haklarına dayalı olarak alınır.

5- Sivil Toplum İlkesi

Sivil toplum, modern manada anlamını demokrasi ile kazanırken demokrasi de katılım problemlerinin çözümünü sivil toplum ile sağlamıştır. Sivil toplum birbirleriyle ortak amaçlara sahip olan insanların oluşturdukları grupların, seslerini ve isteklerini daha fazla duyurabilmelerini sağlar.

Örneğin devletin ekonomideki katılımını azaltmaya çabalayan iş adamları dernekleri, devletin sosyal hizmetlerinde eşitliğin sağlanmasını amaçlayan kuruluşlar, yaşanılır ve temiz bir çevrenin oluşması için çalışan çevre dernekleri ve çalışanların yaşam kalitelerini arttırmaya çalışan sendikalar birer sivil toplum kuruluşlarıdır.

Bu kuruluşlar, demokrasi için önemli bir unsur olan katılımı güçlendirir. Aynı zamanda halkın, temsilcilerini denetleyebilmelerini ve kendi amaçlarına ulaşmak için kamuoyu oluşturabilmelerini sağlar.

6- Seçim İlkesi

Demokrasinin ilkelerinden bir diğeri de seçimdir. Ülkeyi yönetecek iktidar, ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan ve seçme yeterliliğine sahip vatandaşlar tarafından belirlenir.

Demokratik seçimlerin bazı ilkeleri vardır: oy kullanma hakkı, serbest seçim, bir birey bir oy, gizli oy açık sayım, seçmen tercihlerinin adaylar ve siyasi partiler arasında rekabet ortamında ortaya çıkması gibi. Siyaset bilimciler demokrasinin somut bir ölçeği olarak özgür, adil ve düzenli aralıklarla yapılmış olan seçimleri esas alırlar.

Bu ilkenin bir gereği olarak milleti idare etmeye talip olma yani seçilme hakkı 25 yaşını dolduran ve Anayasa’nın 76. maddesinde sıralanan en az ilkokul mezunu olma, kısıtlı olmama, askerliğini yapma benzeri seçilme şartlarını taşıyan herkese tanınmıştır.

Ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes seçme ve seçilme hakkını Anayasa’nın 67. maddesinde belirtilen; silah altında olan er ve erbaşlar, askeri öğrenciler, infaz kurumlarında ki hükümlüler dışında hiçbir kısıtlama olmadan kullanır. Laiklik de demokrasinin temel nitelikleri arasında sayılmaktadır.

Laiklik, din ve devlet işlerini birbirinden ayırması ve inanç özgürlüğünü güvenceye alması bakımından oldukça önemlidir. Laiklik anlayışının geçerli olduğu toplumlarda devlet, bütün inançlara eşit mesafededir ve her inancın toplumda yaşam bulması için gerekli ortamı sağlamıştır.

Devlet, belli bir inancı dayatmadığı benzeri kimsenin de dayatmasına müsaade etmez. Laiklik anlayışının yerleştiği toplumlarda insanlar, inancından dolayı kimseye küçük düşürücü söylem ve davranışlarda bulunmaz. Aksine her inanca karşı geniş bir tolerans anlayışı gelişmiştir. Demokrasi ancak böyle bir ortamda yaşanılabilir bir yönetim biçimidir.

Demokrasi ve İnsan Hakları Ders Notları

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu