Dünya Tarihi

Bosna Savaşı ve Balkanlardaki Gelişmeler

Bosna Savaşı, 1 Mart 1992’den 14 Aralık 1995’e kadar sürmüş olan bir savaştır. Bosna Savaşı, 1945’te Balkanlarda kurulan Yugoslavya Cumhuriyeti’nin dağılmasının ardından çıkmıştır.

Yugoslavya Devleti; Sırbistan, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Kosova, Slovenya, Makedonya ve Karadağ Cumhuriyetlerinden oluşan federal bir cumhuriyetti.

Yugoslavya’nın dağılmasının ardından ortaya çıkan devletler
Yugoslavya’nın dağılmasının ardından ortaya çıkan devletler

1980’de Devlet Başkanı Mareşal Tito’nun ölümünden sonra Yugoslavya’yı oluşturan federal devletler arasındaki ilişkiler bozulmaya başladı. Oluşan siyasi gerginlik sonucu 1990’da Yugoslavya’yı oluşturan cumhuriyetlerden birisi olan Slovenya bağımsızlığını ilan etti. Böylece Yugoslavya parçalanma dönemine girdi.

Slovenya’nın ardından Hırvatistan ve Makedonya’nın da bağımsızlığını ilan etmesi üzerine ağırlıklı olarak Sırplardan oluşan Yugoslavya ordusunun bu devletlere saldırmasıyla Yugoslavya İç Savaşı başladı.

Yaşanan gelişmeler karşısında 27 Kasım 1991’de Bosna-Hersek kendi ülkesinin bütünlüğünü korumak için bağımsızlığını ilan etti. Bosna-Hersek nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Boşnaklar ve Hırvatlar bağımsız bir devlet olarak tanınmak isterken Bosna-Hersek’te yaşayan Sırplar, Batı Sırp Cumhuriyeti’ni ilan ettiler ve istedikleri bölgeleri ele geçirmek için Müslüman Boşnaklara karşı saldırılara başladılar.

1992’de Müslüman Boşnaklara karşı etnik temizlik yapmak amacıyla Sırp ağırlıklı federal ordunun, Sırp milislerin ve daha sonra da Hırvat milislerin saldırıları üzerine Bosna-Hersek harabeye döndü. Mostar şehri, Hırvat güçleri tarafından 9 ay boyunca kuşatma altına alındı ve şehir, yoğun bombardımana tutuldu. Şehrin sembolü olan Osmanlı mirası Mostar Köprüsü, Hırvat topçuları tarafından imha edildi.

Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mimar Hayreddin’in eseri Mostar Köprüsü
Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mimar Hayreddin’in eseri Mostar Köprüsü

Bosna Savaşı’nın başlarında, Sırp kuvvetleri, Sırp köylülerinin de desteği ile Bosna’nın doğusundaki Srebrenica (Srebrenitsa) çevresindeki Boşnak kasabalarına ve köylerine saldırdı. Sırplar, Boşnak yerleşim yerlerinde hâkimiyeti ele geçirdikten sonra tüm sivilleri topladılar. 1993’te, BM Güvenlik Konseyi Srebrenica’yı güvenli bölge olarak ilan etti ve bölgeye yönelik her türlü silahlı saldırıyı yasakladı. Ancak, bu karar hiçbir şekilde uygulanamadı ve bölgedeki Müslüman Boşnaklar, 1995 yılına kadar Sırplar tarafından abluka altında tutuldu.

1995’te Radko Miladiç komutasındaki Sırp güçleri, sabaha doğru Srebrenica kentini tank ve top ateşiyle bombardımana tutmaya başladılar. Srebrenica, BM komutasındaki 400 Hollandalı asker tarafından korunuyordu. Ancak bu askerler Sırpların gerçekleştirdikleri katliamı engellemek bir yana, katliama seyirci kaldılar. BM komutasındaki bazı Hollandalı askerler Sırplar tarafından esir alındılar.

NATO Askerleri Geri Çekildi

NATO tarafından takviye olarak gönderilen uçaklar da Sırpların katliamlarını durduramadı ve Sırpların tüm Hollandalı askerleri öldürme tehdidi karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar.

Şehrin düşmesinden sonra, yaklaşık 25.000 kişi büyük bir korku içinde Srebrenica yakınlarında bulunan Potoçari köyündeki BM’e bağlı Hollanda askerî kampına doğru kaçmaya başladılar. Bunlardan 6.000 kadarı kampa girmeyi başarırken geri kalanlar kampın çevresinde toplandılar veya dağlara kaçtılar. Sırp tehditleri sonucu kampta bulunan tüm Müslüman Boşnaklar, Hollandalı BM askerleri tarafından silah zoruyla dışarı çıkmaya zorlandılar. Bu insanlara hiçbir şey yapılmayacağını söyleyen Sırplar, 11 Temmuz 1995 ile 17 Temmuz 1995 tarihleri arasında 8 binden fazla genç ve yetişkin erkeği katlettiler. Bu hadise Srebrenica Soykırımı olarak tarihe geçti.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  I. Dünya Savaşı'ndan Sonra Dünya Ekonomik Bunalımı (Kara Perşembe)

Sırp milislerin Srebrenica ve Markale’de sivillere karşı giriştiği katliamlar uluslararası camiada tepkiyle karşılandı. 1995’te yapılan NATO toplantısında Bosna-Hersek’teki Sırp hareketine müdahale etme kararı çıktı. Bu doğrultuda NATO hava kuvvetleri, Sırpların ikinci Markale katliamından sonra 30 Ağustos tarihinde Sırp hedeflerine yönelik büyük bir saldırı başlattı ve Sırpların tüm askerî altyapısı imha edildi.

Bosna’daki Sırp askerî birliklerine yönelik düzenlenen NATO bombardımanına gerekçe olarak Markale’deki silahsız Boşnaklara karşı gerçekleştirilen saldırı ve Srebrenica katliamı gösterildi. 5 Eylül 1995’te ABD’nin girişimiyle savaşan taraflar Cenevre kentinde barış görüşmelerine başladılar. Cenevre’de varılan antlaşmadan sonra Bosna- Hersek’teki üç toplumun liderleri olan Aliya İzzetbegoviç, Slobodan Miloseviç ve Franjo Tudjman (Franko Tujman) ABD’nin Dayton (Deytın) kentinde barış masasına oturdular ve 21 Kasım 1995’te Dayton Barış Antlaşması’nı imzaladılar.

Aliya İzzetbegoviç
Aliya İzzetbegoviç

Dayton Barış Antlaşması Maddeleri

  1. Bosna-Hersek adı aynı olan ve daha önce tanınan uluslararası sınırlara uygun sınırları olan tek bir devlet olarak kalacaktır.
  2. Devlet iki birimden, Bosna-Hersek Federasyonu ve Bosna Sırp Cumhuriyeti’nden oluşacaktır.
  3. Tüm taraflar La Haye’deki (Lahey) savaş suçları mahkemesine yardımcı olacaktır.

Dayton’da imzalanan ön antlaşma, 14 Aralık 1995’te Paris’te tarafların imzasıyla kesinleşti. Böylece Bosna Savaşı resmen sona erdi. 1992 baharında başlayan ve 1995 yılının aralık ayında Dayton Barış Antlaşması imzalanıncaya kadar devam eden savaşın sonuçları şöyle oldu:

  1. Tahmini olarak 102.622 kişi hayatını yitirdi.
  2. Ölenlerin %83’i Boşnak, %10’u Sırp, %5’i Hırvat’tı.
  3. Nüfusun yarıdan fazlası yerinden edildi ve evsiz kaldı.
  4. Yaklaşık 1,2 milyon kişi mülteci konumuna düştü.
  5. Mültecilerin yarım milyonu komşu ülkelere, geri kalan 700.000 Bosnalı da Batı Avrupa ülkelerine sığındı.
  6. Çatışmaların yarattığı ortamda demografik yapı bozuldu. Ülkedeki hiçbir kent ve kasaba savaştan önce sahip olduğu etnik çeşitliliği koruyamadı.

Böylece, NATO Barış Uygulama Gücü’nün denetiminde, Dayton Antlaşması’nın aşama aşama uygulanmasıyla, Bosna-Hersek’te barışın oluşmasında ve bölgede yeni bir düzenin kurulmasında önemli gelişmeler sağlandı. 21. yüzyıla girerken Müslüman Boşnaklara yapılan zulüm de durmuş oldu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu