Osmanlı Ordusunda Değişim

Osmanlı Devleti’nde ordu XVI. yüzyıl sonlarına kadar eğitimli ve mükemmel bir yapıya sahipti. Ancak devşirme usulüne aykırı olarak Kapıkulu Ocakları’na eğitimsiz ve başıboş kimselerin girmesiyle askerî teşkilatta bozulmalar başlamıştır. Merkezdeki bu bozulmaların yanında taşrada eyalet kuvvetlerinin de bozulmasıyla ordu eski gücünü kaybetmiştir.
XVII. yüzyılda Yeniçeri Ocağı ve Tımarlı Sipahi Teşkilatı’nın ıslahı için çeşitli çalışmalar yapılmış fakat bu çalışmalarda başarılı olunamamıştır. Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmayı düşünen II. Osman ise bu düşüncesi yüzünden hayatını kaybetmiştir. XVIII. yüzyılda I. Mahmut Dönemi’nde askerî alanda önemli ıslahatlar yapılmıştır.
Fransız asıllı olan ve Osmanlı’da Humbaracı Ahmet Paşa adını alan Comte de Bonneval’ın (Kont Dö Bönivel) Osmanlı himayesine girmesi ile birlikte topçu ocağı ıslah edilmiş ve teknik subay okulu açılmıştır. I. Abdülhamid Dönemi’nde ise deniz mühendishanesi açılarak yenileşme çalışmaları devam ettirilmiştir.
Osmanlı Devleti’nde ordu sisteminindeki bozulmaya karşı gerçek anlamda ıslahat girişimi XVIII. yüzyılda III. Selim tarafından yapılmıştır. Bu dönemde Nizam-ı Cedid adıyla yeni bir ordu kurularak tımar sistemi yeniden düzenlenmeye çalışılmış, Kabakçı Mustafa İsyanı nedeniyle III. Selim ıslahatlarda istenilen sonuca ulaşamamıştır.
Yeniçeri Ocağı’nın askerî disiplinden uzaklaşması üzerine, II. Mahmut iktidara gelişinin ilk yıllarında Sekban-ı Cedit adıyla yeni bir askerî birlik kurmuş ancak Yeniçeri Ocağı bu askerî birliğin kuruluşuna karşı çıkınca Sekban-ı Cedit’i kaldırmak zorunda kalmıştır.
Sürekli isyan eden ve yeniliklere karşı çıkan Yeniçeri Ocağı’nın içinde; “Devlet ocak içindir.” anlayışı oluşunca, II. Mahmut ocağın bu yapısıyla devam etmesinin devlete ve millete zarar vereceği kanaatine varmış ve 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmıştır. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması tarihe Vakay-ı Hayriye (hayırlı olay) olarak geçmiştir.
II. Mahmut tarafından kaldırılan Yeniçeri Ocağı’nın yerine, Asâkir-i Mansure-yi Muhammediye (Muhammed’in zafer kazanmış ordusu) adıyla yeni bir ordu kurulmuştur. Asâkir-i Mansure-yi Muhammediye ordusu, merkezî ve düzenli bir ordu olduğu için kısa sürede taşrada aynı özellikte yeni birlikler oluşturulamamış, bu nedenle taşrada Redif adıyla yeni birlikler kurulmuştur. Osmanlı ordusunda teşkilatlanmayla başlayan yenileşme girişimlerinin yanında askerî eğitimde de değişiklikler yapılmıştır.
II. Mahmut Dönemi’nde Askerî Tıp Okulu açılmış ve devletin doktor ihtiyacı bu şekilde karşılanmıştır. Askerî tıp okuluyla birlikte muvazzaf asker yetiştirmek maksadıyla Harp Okulu, Harp Okulu’na öğrenci yetiştirmek amacıyla da bugünkü ortaokul (rüştiye) ve liselerin (idadî) yerini tutan askerî rüştiye ve idadîler açılmıştır.
Tanzimat Dönemi’nde askerî alanda da kalıcı ve köklü değişiklikler yapılmıştır. Tanzimat Fermanı’nda askerlik sorununa değinilmiş, askerlik görevinin vatan borcu olduğu anlayışından yola çıkılarak herkesin bu görevi belirli bir süre için yerine getirmekle yükümlü olduğu vurgulanmıştır.
Yapılan bu kalıcı düzenlemelerle, Osmanlı toprakları coğrafî durumu ve genişliği dikkate alınarak beş büyük ordu bölgesine ayrılmıştır. Bu ordularda görev yapacakların askerlik süresi beş yıl olarak belirlenmiş, askere alımlarda ise kura (ad çekme) yöntemi uygulanmıştır.
Yapılan bu köklü değişikliklerle birlikte Asâkir-i Mansure-yi Muhammediye’nin yerine Asâkir-i Nizamiye diye adlandırılan Osmanlı düzenli ordusu kurulmuştur. Askerlik alanında yapılan yenilikler öncelikle Müslüman halk üzerinde uygulanmış, gayrimüslimlerin ise bedel ödeyerek (bedeli nakdi) askerlikten muaf tutulmaları yönünde karar alınmıştır.
Tanzimat Dönemi’nde deniz kuvvetlerinde de önemli düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle Sultan Abdülaziz Dönemi’nde zırhlı gemilerden oluşan büyük bir filo kurulduğu gibi çağın gerektirdiği teknik personelin yetiştirilmesine büyük önem verilmiştir.
Osmanlı ordusu, 1877-1878 yılları arasında yapılan Osmanlı-Rus Savaşı’nda başarısız olunca 1879 yılında bir karar alınmış, alınan bu kararla Avrupa ordularında olan tümen (fırka) düzeninin Osmanlı ordusunda da uygulanmasına başlanmıştır.
II. Abdülhamit Dönemi’nde, Doğu Anadolu toprakları üzerinde bir Ermeni Devleti kurulmasını önlemek ve Rusya ile çıkacak bir savaş durumunda bölgede hazır silahlı güç bulundurmak amacıyla yerel halktan oluşan Hamidiye Alayları kurulmuştur. II. Abdülhamit Dönemi’nin sonlarına doğru Osmanlı ordusu ülke çapındaki teşkilatlanmasını tamamlamış, coğrafî konum ve nüfus göz önünde bulundurularak ülke sekiz ordu bölgesine ayrılmıştır.
Ayrıca bu dönemde Harp Akademisi (Erkan-ı Harbiye Mektebi) açılarak harp okullarından sınavla seçilen subaylara üst düzeyde askerî dersler verilmiştir. Yapılan bu değişikliklerle Osmanlı ordusu dış görünüşü ve yapılanmasıyla çağdaş bir görünüm kazanmış ancak hedeflenen başarılara XX. yüzyılda meydana gelen savaşlar (Trablusgarp, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı) yüzünden ulaşamamıştır.