Psikoloji Bilimi

Zekâyı Etkileyen Etkenler

Zekâ Nedir?

Zekânın farklı şekillerde tanımı yapılmıştır. Alan uzmanlarının bir kısmına göre zekâ, olaylar arasında ilişkileri görüp bağlantılar kurmaktır. Bazılarına göre de matematiksel işlemlerdeki başarıdır.

Zekâ kimine göre güzel konuşmayı, kimine göre de yeni ortamlara uyum sağlama becerisini ifade eder. Zekâ, insanın düşünebilme, öğrenme ve kavrama yetisi; karşılaştığı problemleri çözebilme gücü; olaylar arasında bağ kurabilme, akıl yürütme ve sonuca varma; yargılama ve tüm yetenekleri de içeren güçtür.

Zekâ Üzerinde Kalıtım ve Çevrenin Rolü

Yapılan bu ve benzeri tanımlamalar kendi bakış açılarından zekâ ile ilgili farklı olgusal gerçeklikleri ifade etmektedir. İnsanlar olaylar arasında var olan ilişkileri diğerlerinden farklı ve onların göremediği bağlantılarla görebilirler.

Bu bir algı sorunu olarak görülmesine rağmen aslında zekâ düzeyleri ile ilgili farklılıklardan kaynaklanır. İnsanın doğuştan getirmiş olduğu genetik şifrelerinde kodlanmış olan potansiyel zekânın gücü ve işleyişi ile ilgili bilgiler insanların farklı şekillerdeki algılamalarının nedeni olarak kabul edilir.

Bu görüşe göre, zekâ bütünüyle doğuştan kalıtım yoluyla getirilir. Ancak bunun dışında en az bu görüş kadar kabul görmüş diğer bir tez de zekânın çevresel etkilerle geliştiğine dair olan tezdir. Buna göre var edilmiş olan potansiyel zekâ ancak uygun çevresel koşullarda gelişebilir.

Bu tezi destekleyen ve ikizler üzerinde yapılan bir araştırmada ikizlerden biri diğerine göre ekonomik, sosyal, eğitim gibi alanlarda avantajlı ortamda büyütülmüş; diğeri ise tam tersine ekonomik, sosyal ve eğitim gibi alanlarda avantajlı olmayan ortamda yetiştirilmiştir.

İkizler belirli bir yaşa geldiklerinde her ikisinin de zekâ düzeylerinde 15 ile 25 puan kadar farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonuçları çevrenin zekâ üzerindeki etkilerini göstermesi bakımından anlamlı bir bulgu olarak kabul edilmektedir.

Zekânın Ölçülmesi

Zekâ, insanın boy ve kilosu gibi doğrudan ölçülemeyen; ancak çeşitli test ve ölçekler vasıtasıyla dolaylı olarak ölçülebilen bir yetidir. Ne var ki testlerin zekâyı yüzde yüz kesinlikte ölçtüğü iddia edilemez.

Buna rağmen insanlar zekâ ve yetenekle ilgili test ve ölçeklerden çeşitli alanlarda yararlanırlar. Çünkü insanlara fikir vermesi bakımından zekâ testleri veri tabanı oluştururlar.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Kişiliğin Ölçülmesi ve Kullanılan Testler Nelerdir?

Zekâ testleri birey ve grup testleri olarak ikiye ayrılır. Zekâ testleri, ilk olarak Alfred Binet tarafından pedagojik olarak çocukların aralarındaki farklılıkları ölçmek ve ayırt etmek için Simon ile birlikte geliştirilmiştir.

Binet-Simon ölçeği olarak bilinen bu zekâ testleri Amerika’da Stanford Üniversitesinde uyarlaması yapılarak Stanford-Binet adıyla anılır.

Stanford-Binet testi bireysel zekâ ölçme testidir. Bir başka zekâ testi olan Wechsler zekâ ölçekleri ise üç takımdır; 4 yaştan itibaren her yaşın kendi düzeyinde bireylerin zihin seviyeleri ölçülür. Bunun dışında grup testleri birçok insana birden ayrı zaman diliminde uygulanan testlerdir.

Fakat birey ya da grup testleri uygulama yapılan bireylerin özelliklerine göre yazılı, sözlü ve uygulamalı olmak üzere üç grupta yapılır. Kâğıt kalem testleri de denen yazılı testler okuma yazma bilen insanlara, sözlü testler ise çocuklar ve okuma yazma bilmeyen kişilere uygulanır.

Uygulamalı (perfonmans) testler, bir eylem ya da davranışla cevaplandırılan testlerdir. Uygulamalı testler arasında yer alan yap-boz, şekil tamamlama gibi testler genellikle özürlü ya da küçük çocuklara uygulanır. Bu tarihî bilgilerden de anlaşılacağı gibi test hazırlayıp geliştirmek kolay bir iş değildir.

Testlerin hazırlanması uzmanlar tarafından yapılabilir; aynı şekilde test ve ölçeklerin uygulamasının da uzmanlar tarafından yapılması gerekir. Testler uygulanırken uygun ortamlarda yapılması ve test uygulanacak bireylerin yaşam koşulları; sosyokültürel düzeyleri dikkate alınmalıdır.

Buna göre testler uyarlanıp uzmanlar tarafından uygulanıp değerlendirilmelidir. Ancak insanları farklı yönleriyle sınıflandırmak yani onları zekâ özürlü ya da üstün zekâlı diyerek ayırmak ahlaki bir tavır değildir. Ayrıca hukuki açıdan yani kişi hak ve özgürlüklerinin ihlali bakımından da sakıncalı olabilir.

Zekâ Bölümünün Nüfus İçindeki Dağılımı

İnsanların zekâ bölümlerinin dağılım eğrisinde iki uç arasında büyük farklar vardır. Buna rağmen skaladaki yoğunluk 90-110 arasındadır. Yani yeryüzündeki insanların zekâ bölümü dağılımı normal olasılık eğrisine uygundur. Grafikte yer alan zeka bölümleri dağılımına göre normal üstü ve normal altı zekâya sahip olanların oranı birbirine denktir.

zeka bölümünün dağılımı

Kaynak:12.Sınıf Psikoloji Ders Kitabı (PDF)

Psikoloji Bilimi Ders Notları

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu