Geçmişten Günümüze Bilgilerin Haritalara Aktarılması

1- Haritacılığın Tarihî Gelişimi
İnsanoğlu her zaman yaşadığı mekânı merak etmiştir. Yaşadıkları bölgede yer alan avlanma ve beslenme alanlarını kayalara oyarak ilk harita örneklerini ortaya koymuşlardır. Fakat bu harita örneklerinin çoğu korunma güçlükleri ve genellikle arazide kullanılmaları dolayısı ile günümüze ulaşamamıştır.
Bugün bilinen en eski harita benzeri kalıntı MÖ 6200’lü yıllara ait olan ve Konya’nın Çumra ilçesi yakınlarındaki Çatalhöyük’te bulunan şehir planıdır. Mısırlılara ait Nil Nehri’nin taşkın alanlarını gösteren çizimler ve Babillerden kalan Kerkük çevresinin gösterildiği çizimler diğer harita örnekleridir.
MÖ 484-424 yılları arasında yaşayan Heredot, yerin şeklini oval bir düzlem kabul ederek bir dünya haritası çizmiştir. Bugün coğrafi koordinat sisteminin elemanları olan enlem ve boylam kavramları Heredot’un bu haritasına dayanmaktadır.
İskenderiyeli Ptolemaios (Batlamyus) MS II. yüzyılın ilk yarısında Dünya’nın yuvarlaklığını hesaba katarak yaptığı haritada ilk kez konik projeksiyon (iz düşüm düzlemi) sistemini kullanmış, boylam ve enlem dairelerini çizmiştir.

MS 100 yıllarında yaşamış Marinus, haritacılık tarihinde önemli bir yere sahiptir. Marinus, haritanın konumları kesin matematik bağıntılara göre hesaplanan paralel ve meridyen daireleri içermesi gerektiğini söyleyen ilk kişidir. Bugün matematiksel kartografyada “meridyen boyları koruyan silindirik projeksiyon” bu nedenle onun adı ile anılmaktadır.
Eski Romalılardan günümüze kalan en önemli kartografik eser; orduların savaşa gidiş yollarını, ticaret merkezlerini ve şifalı su kaynaklarını gösteren haritalardır. Bu haritalarda İstanbul başta olmak üzere Marmara Denizi çevresindeki yeryüzü şekilleri gösterilmiştir.
Orta Çağ’da (476-1453), Hristiyanların İncil’de yazılanın dışında başka bir dünya düşüncesine sahip olmalarını engelleyen dinî baskı, tüm diğer bilim dallarında olduğu gibi Batı’da haritacılığın da gelişimini durdurmuştur. Batlamyus’un mirasını iyi değerlendiren İslam âlemi, bu dönemde haritacılığın gelişmesine önemli katkılar sunmuştur. Orta Çağ’da, Müslüman yer bilimciler tarafından insanlığa miras bırakılmış en değerli kartografik eser, İdrisi’nin “dünya haritası”dır.

Türkler tarafından yapıldığı bilinen en eski harita, Kaşgarlı Mahmut’un çizdiği dünya haritasıdır. Kaşgarlı Mahmut bu haritayı Türkçe’nin değişik şivelerle konuşulduğu Dünya’daki bölgeleri göstermek için çizmiş ve “Divanü Lügati’t-Türk” adlı kitabına eklemiştir.
Orta Çağ’ın sonlarına doğru dünyada denizcilik önem kazanmış, bunun sonucu olarak da deniz seyrinde önemli bir yeri olan portolan haritaları yapılmaya başlanmıştır. Portolan haritaları, denizcilikle ilgili bilgiler içerir ve limanları bütün ayrıntıları ile gösterir.
15 ve 16. yüzyıllar arasında İbrahim Kâtibi, Piri Reis ve Ali Macar Reis başta olmak üzere birçok Türk denizci tarafından portolan türü haritalar çizilmiştir. Bunların içindeki en ünlü eser Piri Reis’in 1513’te çizdiği dünya haritasıdır. Küçük bir bölümü günümüze ulaşan bu haritada;
Atlas Okyanusu’nun iki yakasında bulunan Güney Amerika ve Batı Afrika kıyıları, Asor, Kanarya ve Yeşilburun takımadaları, Orta Amerika’nın bir bölümü, Florida ve Antiller yer almaktadır. Parşömen üzerine renkli çizilen haritada gösterilen bölgelerle ilgili; yaşayan hayvanlar, yetişen bitkiler, dağlar, nehirler, denizlerin kayalık ve sığ yerleri gibi ayrıntılı bilgiler verilmiştir.

Yeni Çağ’ın başlamasıyla bilim ve teknikteki gelişmeler haritacılığı da etkilemiştir. Bu dönemde pusulanın yaygın olarak kullanılması sonucu yeni ulaşılan yerlerin haritaları çizilmiştir. 15. yüzyıl sonlarına doğru haritaların matbaalarda çoğaltılmaya başlanması haritacılıktaki gelişimi hızlandırmıştır.
Hollandalı harita bilimci Mercator, kendi adıyla anılan projeksiyon yöntemini uygulayarak bir dünya haritası çizmiştir. XVII ve XVIII. yüzyıllarda devletler arasında yaşanan egemenlik mücadelesi, bu dönemde haritacılığın gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
XIX. yüzyılda gelişen teknik ve araçlar haritacılıktaki ilerlemeleri de hızlandırmıştır. XX. yüzyılın ilk yarısında geliştirilen fotogrametrik yöntem haritacılıkta önemli bir dönüm noktasıdır. XX. yüzyılın ikinci yarısında gelişen bilgisayar teknolojisi, uydu görüntüleri ve uzaktan algılama yöntemleriyle birlikte oldukça yüksek doğruluk oranına sahip haritalar yapılmaktadır.
2- Coğrafi Bilgi Sistemleri, Cbs (Geographıc Informatıon System, Gıs)
Günümüzde coğrafi bilgi sistemlerinin (CBS) kullanılmaya başlanmasıyla coğrafi olaylara ait veriler, daha kolay ve hızlı bir şekilde haritalanabilmektedir. Çeşitli coğrafi verilerin (ekonomik, sosyal, çevresel vb.) toplanması, depolanması, işlenmesi, yönetimi, analizi ve sunulması fonksiyonlarını yerine getiren donanım, yazılım, personel, coğrafi veri ve yöntem bütününe coğrafi bilgi sistemleri (CBS) denir.
Coğrafi bilgi sistemleri, coğrafya, haritacılık ve bilgisayar bilimleri ile ilgili bir teknoloji olup coğrafi veri alt yapısı bileşenlerinden bilgi teknolojileri kapsamında yer alır. CBS teknolojisi coğrafya ve haritacılık dışında arkeoloji, kentsel planlama, madencilik, tarım, askerî uygulamalar, ulaşım (kara, deniz ve hava trafiği izleme), meteoroloji gibi birçok alanda kullanılabilmektedir.

CBS ile toplanan verilerin sürekli güncellenmesi, veriler üzerinde analizler yapılabilmesi, farklı verilerin aynı veri tabanında birleştirilebilmesi ve kullanıcıya kolaylıkla görsel çıktılar sunulabilmesi CBS’nin en önemli avantajlarıdır. Ayrıca CBS, doğal afetlerde acil müdahaleleri kolaylaştırmak için hesaplamalar yapmaya olanak tanımakta, yeni sulak alanların bulunmasında ve korunmasında da kullanılabilmektedir. Kısaca CBS, analizler yapma imkânı sunan ve bu analiz sonuçlarına göre karar vermeyi kolaylaştıran bir sistemdir.
3- Küresel Konumlama Sistemi (global Posıtıonıng System, Gps)
Bu sistem Dünya çevresinde farklı yörüngelerde sürekli dönen uydulardan oluşmaktadır. Günde iki defa Dünya’nın çevresinde dönen GPS uyduları, bu dönüş sırasında yeryüzüne, kullanıcının bulunduğu noktanın tam koordinatını bildirir. Belirlediği koordinatı ise elektronik ekran üzerinde bulunan haritada gösterir.
Askerî amaçlı kurulan yön bulma, askerî çıkartma ve roket atışlarında kullanılmak üzere tasarlanan GPS, 1980’li yıllarda sivil kullanıma da açılmıştır. Günümüzde akıllı cep telefonları, araç takip sistemi, belediyecilik, haberleşme, lojistik, kargo, eğitim vb. alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Mevcut yerimizi, gitmek istediğimiz yerin rotasını ve ne kadar zamanda gidebileceğimizi öğrenmek vb. nedenlerle GPS verilerini temel alan navigasyon sistemini günlük hayatımızda sıklıkla kullanıyoruz.


4- Coğrafi Verilerin Haritalara Aktarılma Yöntemleri
Coğrafi mekâna ait çeşitli verilerin her birini ayrı ayrı haritaya aktarmak çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Bu nedenle coğrafi verilerin haritaya aktarılmasında birtakım semboller kullanılmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

- a. Nokta Yöntemi: Yerleşim alanlarının merkezi, hava alanı, tek dağ gibi unsurların gösterilmesinde kullanılır.
- b. Çizgi Yöntemi: Akarsular, yollar, boru hatları, levha sınırları, fay hatları gibi belirli bir doğrultuyu izleyen unsurların haritalara aktarılmasında kullanılır.
- c. Alan Yöntemi: Göl, deniz, okyanus, ova, orman ve plato gibi unsurların haritaya aktarılmasında kullanılır. Aşağıdaki haritada bazı yerleşim merkezleri noktasal, akarsular çizgisel, platolar ise alansal olarak gösterilmiştir.

Kaynak:9.Sınıf Coğrafya Ders Kitabı (PDF)