Tarih Bilimi

İlk Çağ’ın Tüccar Kavimleri

1- Asurlular

Yukarı Mezopotamya’da kuzeyi ve doğusu dağlarla çevrili bir bölgede yaşayan Asurlular, Anadolu ile yaptıkları ticaretle önce adlarından söz ettirmişlerdir. İlk Çağ’da tunç yapımında kullanılan ve Anadolu’da az bulunan kalay ihtiyacını Asurlu tüccarlar karşılamışlardır.

Kara yoluyla yapılan bu ticarette nakliye aracı olarak genellikle eşek kervanları kullanılmıştır. Taşınan malların çeşitliliği giderek artmış ve Asurlu tüccarlar Anadolu şehirlerinin hemen dışında karum adı verilen pazar yerleri kurarak getirdiklerini buralarda satmışlardır.

İlk Çağ'ın belli başlı tüccar kavimleri
İlk Çağ’ın belli başlı tüccar kavimleri haritası

Asurluların Anadolu’da kurdukları karumların en büyüğü Kültepe’deki (Kayseri) Kaniş’tir. Hattuşaş (Çorum), Karahöyük (Konya) ve Alişar (Yozgat) gibi diğer Asur karumları buraya bağlıdır. Karumlarda yapılan kazılarda Asurlu tüccarların yazdıkları çok sayıda ticaret mektubuna rastlanmıştır. Anadolu’da MÖ 1950-1750 yılları arasında geçen döneme Asur Ticaret Kolonileri Devri denilmiştir.

2- Fenikeliler

Denizci bir kavim olan Fenikeliler, MÖ 3000 yılında Doğu Akdeniz kıyılarına yerleşerek şehir devletleri hâlinde yaşadılar. Lübnan Dağlarındaki sedir ağaçlarından elde edilen keresteyi kullanarak uzun mesafelere dayanıklı sağlam gemiler inşa ettiler. Deniz ticaretinde gelişen Fenikeliler kervanlarla doğudan Suriye şehirlerine gelen malları Akdeniz’in batısına doğru taşıdılar.

Akdeniz havzasındaki ticareti uzun süre ellerinde tutan Fenikeliler bu sayede zenginleştiler. Fenikeli tüccarlar en fazla keten kumaş, işlenmiş deri, boya, koku maddeleri ve çeşitli metal eşyalar sattılar. Bronz eşyaları, fil dişini, seramiği, camı ve boyanmış kumaşları Batı ülkelerine tanıttılar.

Yunan denizcilerinin en büyük rakipleri olan Fenikeliler denizaşırı ülkelerde ticaret kolonileri kurdular. Kıbrıs, Girit, Sardinya, Sicilya gibi büyük adalarda ticaret üsleri oluşturdular. Hatta Cebelitarık Boğazı’nı aşarak Atlas Okyanusu kıyılarına ulaştılar. İleride güçlenerek Roma İmparatorluğu’nun rakibi hâline gelecek olan Tunus’taki Kartaca şehrini kurdular.

3- Lidyalılar

Ege Göçleri sırasında Anadolu’ya gelen Lidyalılar, Gediz ile Küçük Menderes Irmakları arasındaki bölgeye yerleşerek MÖ VII. yüzyıl başlarında burada bir devlet kurdular. Lidya ekonomisi tarıma ve özellikle kara ticaretine dayanıyordu. Lidyalılar, Kral Yolu üzerinde kendileri gibi tüccar kavimler olan doğudaki Asurlular ve Batı Anadolu kıyılarındaki İyonlar arasında transit ticaret yaparak zenginleştiler.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir  Devletler Doğuyor

Ayrıca başkentleri Sardes’ten akan Paktalos Irmağı’nın alüvyonlarındaki elektrum denilen altın-gümüş karışımını kullanarak tarihin bilinen ilk madenî parasını (sikke) icat ettiler. Böylece takas yöntemi yerine taşınması kolay bir değişim aracı olan parayı kullanarak ticaretin hızlanmasını ve yayılmasını sağladılar.

Lidya paraları
Lidya paraları

Halka açık pazarlar kurarak alışverişi günlük hayatın bir parçası hâline getirdiler. Lidya kralları, tüccarları en yakınlarında bulundurarak devlet ile ticareti bütünleştirdiler. Sahip oldukları zenginliğe güvenerek ücretli askerlerden meydana gelen bir ordu kurdular.

Büyük ihtimalle madenî parayı da bu askerlerin maaşlarını ödemek amacıyla bastırdılar. Lidyalılar tarımın ve ticaretin yanı sıra maden işçiliği, dokumacılık, çömlekçilik ve dericilik gibi el sanatlarında da ilerlediler.

4- Soğdlar

Seyhun ve Ceyhun Nehirleri arasında kalan bölge tarihte Soğdiana adıyla anılmıştır. Burada en büyüğü Semerkant olmak üzere şehir devletleri hâlinde yaşayan Soğdlar V. yüzyıldan itibaren Akhunların, bu devletin yıkılışından sonra da Kök Türklerin egemenliği altına girdiler.

Tüccar bir topluluk olan Soğdlar, Orta Asya, Çin ve Bizans topraklarına yayıldılar ve gittikleri yerlerde koloniler kurarak geniş bir ticaret ağı meydana getirdiler. Böylece Fenikelilerin Akdeniz’de, Asurluların Anadolu’da yaptıkları koloniciliğin bir benzerini Orta Asya’da başlattılar ve Çin’den Avrupa’ya kadar uzanan İpek Yolu üzerinde söz sahibi oldular.

Soğdları gösteren bir minyatür
Soğdları gösteren bir minyatür

Soğdlar önce Kök Türklerin daha sonra Uygurların bu yol üzerinde sağladığı huzur ve güven ortamından yararlanarak ticaret yaptılar ve zenginleştiler. Böylece Maveraünnehir bölgesini bir ticaret ve kültür merkezi hâline getirdiler. Türkler ile Soğdlar arasındaki ilişkiler ticaretin yanı sıra siyasi ve kültürel alanlarda da devam etti.

Sasanilere karşı Bizans ile ittifak kurmak isteyen Kök Türk Devleti bu amaçla İstanbul’a göndereceği elçilik heyetini Soğdlu tüccarlar arasından seçti. Kök Türk diplomasisini temsil eden Soğdlar da Türk-Bizans ittifakının kurulmasında etkin bir rol oynadı. Bunun yanı sıra Türklerin ilk yazılı metinlerinden olan Bugut Yazıtı Soğd alfabesi ile yazıldı. Aynı şekilde Uygur alfabesinin oluşumunda da bu alfabeden yararlanıldı.

Tarih Bilimi Ders Notları

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu