İlk Yerleşmeler ve Yerleşmelerin Farklılaşması
İnsanların meskenleri ile birlikte yaşadığı ve yararlandığı alanların bütününe yerleşme denir. Tarih öncesi çağların başlarında besinlerini avcılık ve toplayıcılıkla elde eden, mağara ve ağaç kovuklarını barınak olarak kullanan insanlar, mevsimlere uygun yaşam alanı bulmak için göçebe bir yaşam tarzı sürdürmek zorunda kalmıştır.
Yerleşme olgusu ise insanların barınma, beslenme ve korunma ihtiyaçları sonucunda ortaya çıkmıştır. İnsanoğlu bu temel ihtiyaçlarının peşinde sürekli yer değiştirmek yerine; su kaynaklarına yakın, tarım ve hayvancılık yapmaya uygun, olumsuz hava koşullarına ve saldırılara karşı korunaklı, ulaşımı kolay yerleri yaşam alanı olarak seçmiştir.
Buzul Çağı’nın sona ermesiyle günümüze yakın iklim koşullarının ortaya çıkması, ateşin bulunması, hayvanların evcilleştirilmesi ve tarımsal üretimin başlaması insanların yerleşik hayata geçmesini hızlandırmıştır. Böylece uygun iklim şartlarına sahip, tarıma elverişli ve tatlı su kaynakları yönünden zengin alanlarda ilk köy yerleşmeleri ortaya çıkmıştır.
Bu köy yerleşmelerinde zamanla nüfus artmaya başlamış ve köy yerleşmeleri zamanla büyüyerek ilk şehir yerleşmelerine dönüşmüştür. Fırat ve Dicle Nehirleri arasında kalan Mezopotamya, Mısır’daki Nil Vadisi, Hindistan’daki Ganj ve İndus Vadisi, Çin’deki Gökırmak ve Sarıırmak Vadileri ilk şehir yerleşmelerinin ortaya çıktığı alanlardır.
İlk kurulan şehir yerleşmelerinde bir arada yaşamanın sonucu olarak toplumsal düzeni sağlayan yazısız hukuk kuralları ve insanlar arasında iş bölümü oluşmuştur. Bu yerleşmelerde ekonomi tarım ve hayvancılığa dayalı olduğundan toprağı sürmek için saban, yetiştirilen tahılları öğütmek için değirmen gibi çeşitli araç ve gereçlere ihtiyaç duyulmuştur.
Bu tür ihtiyaçların karşılanması için şehirlerde çeşitli atölyeler kurulmuştur. Böylece şehirlerde tarım dışı faaliyetler yaygınlaşmaya başlamış ve yeni meslek dalları ortaya çıkmıştır. İhtiyaç fazlası üretimin ortaya çıkması ile ticaret gelişmiştir. Ticarette önceleri takas yöntemi kullanılırken zamanla değerli taşlar kullanılmaya başlanmıştır.
İhtiyaç fazlası ürünlerin tüccarlar aracılığı ile başka bölgelere ulaştırılmasıyla ticaretin yoğun olarak yapıldığı ticaret şehirleri ortaya çıkmıştır. Ticari faaliyetlerin gelişmesi ile zenginleşen tüccarların yeni bölgelere ulaşma isteklerinin sonucu olarak ulaşım yolları önem kazanmıştır. Bu durum, deniz kıyılarında yerleşme ve limanların kurulmasına neden olmuştur. Böylece liman şehirleri ortaya çıkmıştır.
Zamanla büyüyen şehirlerde yazısız kuralların yerini yazılı hukuk kuralları almaya başlamıştır. Buna bağlı olarak kuralları uygulayacak çeşitli kademede yöneticilerden oluşan bir sınıf ortaya çıkmıştır. Zamanla güçlenen yöneticiler, etki alanlarını genişletip başka topraklara da hükmetmeye başlayınca krallıklar oluşmuştur. Bu krallıkların yönetim merkezleri idari şehirlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Din, insanlıkla birlikte var olan bir olgudur. Dinsel açıdan kutsal sayılan yerler ve bu yerlerde bulunan mabetler geçmişten bu yana ilgi görmüştür. Böylece dinî özelliklerin etkisiyle büyüyüp gelişen dinî şehirler ortaya çıkmıştır.
İnsanların bilgi birikimi arttıkça ihtiyaç duydukları maddeler çoğalmış ve zamanla çeşitli madenler kullanılmaya başlanmıştır. Böylece bakır, kalay, kömür, demir, petrol gibi madenlerin çıkarıldığı alanlarda maden şehirleri oluşmuştur. Maden şehirleri içinde özellikle demir ve taş kömürü gibi sanayi faaliyetleri için önemli olan yer altı kaynaklarının çıkarıldığı şehirler, çeşitli sanayi tesislerinin kurulması ile sanayi şehirlerine dönüşmüştür.
Yıl boyunca çalışan insanlar; dinlenmek, eğlenmek için veya merak ve keşfetme duygusu ile yaşadıkları yerlerin dışında farklı yerlere gitme ihtiyacı hissetmektedir. İnsanların bu ve benzeri ihtiyaçlarını karşılayan şehirler zamanla büyük bir hızla gelişmiştir. Bunun sonucunda turistik faaliyetlerin ön plana çıktığı turizm şehirleri ortaya çıkmıştır.
Bilgi ve iletişim çağı olarak tanımlanan günümüzde bilim, teknoloji ve iletişim gibi alanlarda çok büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Son dönemlerde yalnızca bilimsel ve teknolojik çalışmalar için özel olarak kurulan şehirler vardır. Bu tür şehirlere teknoloji kenti veya teknokent denilmektedir.
İlk Yerleşmeler ve Yerleşmelerin Farklılaşması Soru ve Cevapları
Yerleşme Nedir?
İnsanların meskenleri ile birlikte yaşadığı ve yararlandığı alanların bütününe yerleşme denir.
Yerleşme Olgusu Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Yerleşme olgusu ise insanların barınma, beslenme ve korunma ihtiyaçları sonucunda ortaya çıkmıştır. İnsanoğlu bu temel ihtiyaçlarının peşinde sürekli yer değiştirmek yerine; su kaynaklarına yakın, tarım ve hayvancılık yapmaya uygun, olumsuz hava koşullarına ve saldırılara karşı korunaklı, ulaşımı kolay yerleri yaşam alanı olarak seçmiştir.
İlk Köy Yerleşmelerinin Ortaya Çıkışı
Buzul Çağı’nın sona ermesiyle günümüze yakın iklim koşullarının ortaya çıkması, ateşin bulunması, hayvanların evcilleştirilmesi ve tarımsal üretimin başlaması insanların yerleşik hayata geçmesini hızlandırmıştır. Böylece uygun iklim şartlarına sahip, tarıma elverişli ve tatlı su kaynakları yönünden zengin alanlarda ilk köy yerleşmeleri ortaya çıkmıştır.
Liman Şehirleri Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Ticari faaliyetlerin gelişmesi ile zenginleşen tüccarların yeni bölgelere ulaşma isteklerinin sonucu olarak ulaşım yolları önem kazanmıştır. Bu durum, deniz kıyılarında yerleşme ve limanların kurulmasına neden olmuştur. Böylece liman şehirleri ortaya çıkmıştır.
Dini Şehirler Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Din, insanlıkla birlikte var olan bir olgudur. Dinsel açıdan kutsal sayılan yerler ve bu yerlerde bulunan mabetler geçmişten bu yana ilgi görmüştür. Böylece dinî özelliklerin etkisiyle büyüyüp gelişen dinî şehirler ortaya çıkmıştır.
Kaynak:9.Sınıf Coğrafya Ders Kitabı (PDF)